Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Cuma hutbesinde, Huzurlu ve hakkaniyetli bir hayatın yol haritasını çizen İslam'ın, iş ve ticaret hayatında temel ilke ve esasları belirlediği aktarıldı.
İslam'ın her işte olduğu gibi ticarette de helal-haram duyarlılığıyla hareket etmeyi, doğruluğu, dürüstlüğü ve merhameti şiar edinmeyi emrettiği hatırlatılan hutbede, "Hırs ve tamahı, yalan ve hileyi, aldatma ve haksızlığı, gayrimeşru ve gayriahlaki her türlü muameleyi ise yasaklamıştır." denildi.
"İnsanların zor durumda olmaları istismar edilemez"
Müminin, ticarette sadece dünya kazancını değil, ahiret hesabını da gözetmesi gerektiği vurgulanan hutbede, "Haksız kazançtan, karaborsacılıktan, fırsatçılıktan, kul ve kamu hakkını ihlal etmekten uzak durur. Mümin bilir ki, inancımız ve geleneğimizde kazanç elde etmek için her yol mübah değildir. Daha çok kazanma hırsıyla insan onuru çiğnenemez. İnsanların zor durumda olmaları istismar edilemez. Bilgisizliği suistimal edilerek kişi zarara uğratılamaz, aldatılamaz." ifadelerine yer verildi.
"Merhametli bir ev sahibi, kiracısının da bir aile geçindirdiğini unutmaz"
Müminin, servet ve malının esiri olamayacağına dikkat çekilen hutbede, şunlar kaydedildi:
"Mümin rızkına kimsenin hakkını bulaştıramaz. Kendisinin ve ailesinin boğazından haram lokma geçiremez. Mümin, daha fazla kazanç elde etmek için temel ihtiyaç maddelerini stoklayamaz. Arz talep dengesini bozarak bir malı değerinden fazlaya satamaz. İnsanların zorunlu ihtiyacı olan ev ve işyerini boş bırakıp fiyatları yükseltemez. Merhametli bir ev sahibi, kiracısının da bir aile geçindirdiğini unutmaz. İnsaflı bir kiracı da kasıtlı olarak ev sahibini mağdur edemez. Sevgili Peygamberimiz'in hadis-i şerifine göre kimseye kasten zarar verilemez; zarara, zararla karşılık da verilemez. İslam’a göre bir kişinin canına, malına ve haysiyetine zarar vermek haramdır ve büyük günahlardandır."