Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu.
Toplantıda 3 ana başlıkta 4 sunum gerçekleştirildiğini aktaran Kalın, ilk olarak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül tarafından Yargı Reform Stratejisi çerçevesinde hazırlanan yeni strateji belgesine ilişkin sunum yapıldığını söyledi.
Bu konudaki toplumsal istişareler ve çalıştayların devam edeceğini dile getiren Kalın, yargı sisteminin reforme edilmesi, daha aktif hale getirilmesi, adaletin daha hızlı dağıtılması, yargı yükünün hafifletilmesi ve diğer başlıklar altında bu konuları geniş bir şekilde ele almaya devam edeceklerini vurguladı.
Kalın, çalışmalar tamamlandığında nihai şeklinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a arz edileceğini ve kamuoyuyla paylaşılacağını belirterek, konuyla ilgili toplantıda hem bir sunum hem de müzakere kısmı olduğunu aktardı.
İç ve dış tehditlerle ilgili İçişleri Bakanlığı ve MİT Başkanlığı tarafından 2 güvenlik sunumu yapıldığını belirten Kalın, iç ve dış güvenlikle ilgili farklı terör örgütlerinin tehditleriyle alakalı son gelinen noktanın değerlendirildiğini ifade etti.
"Türkiye bağımsız bir şekilde kararını verir ve bunları uygular"
Dışişleri Bakanlığının da bölgesel ve küresel gelişmelerle ilgili sunumu olduğunu kaydeden Kalın, "Bu sunumlar çerçevesinde, ABD'nin Suriye'den çekilme kararı sonrasında yaşanan gelişmeleri de kapsamlı bir şekilde takip ediyoruz. Kabine toplantısında da bu konuyu etraflı bir şekilde ele alma imkanımız oldu" dedi.
Kalın, "Cumhurbaşkanımız takdim konuşmalarında Türkiye'nin iç ve dış güvenlik tedbirleri konusunda hiçbir zaman en ufak bir tereddüde mahal bırakmadan gerekli çalışmaları kapsamlı bir şekilde yapmaya devam edeceğini ifade ettiler. Türkiye yumuşak ve sert gücün, siyasetin ve diplomasinin bütün imkanlarını kullanarak hem sahada hem de masada olmaya devam edecek. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde akıllı güç unsurları seferber edilmek suretiyle ülkemizin çıkarları, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği her satıhta, her vakitte teminat altına alınmaya devam edecek. İster Suriye'de, ister Irak'ta, ister başka bölgelerde olsun terörle mücadele, Türkiye'yi hedef alan terör örgütleriyle mücadele her satıhta devam edecek" ifadesini kullandı.
PKK, PYD, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C terör örgütlerine karşı, bütün imkanlar seferber edilmek suretiyle seçim dönemine girilen günlerde bu mücadelenin devam edeceğini vurgulayan Kalın, "Elbette Türkiye bölgesel konularda adım atarken komşularıyla müttefikleriyle ortaklarıyla belli konuları istişare eder, koordine eder ama adım atmak söz konusu olduğunda Türkiye'nin milli çıkarları çerçevesinde egemen bir ülke olarak bağımsız bir şekilde kararını verir ve bunları uygular" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerel seçimlere yönelik yoğun bir trafiği olduğuna işaret eden Kalın, "İl ziyaretleri devam edecek. Bu arada bir yurt dışı seyahatimiz de olacak. Önümüzdeki hafta 23 Ocak Çarşamba günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya'ya, Moskova'ya bir ziyareti olacak. Özellikle ABD'nin çekilme kararı sonrasında ortaya çıkan durumu, Ruslarla koordine etmek amacıyla günübirlik bir ziyaretimiz olacak. Burada hem Suriye konusunu hem de enerji, ekonomi, ticaret, ulaştırma gibi ikili konuları etraflı bir şekilde ele alma imkanımız olacak" bilgisini paylaştı.
Kalın, bu hafta Hırvatistan Cumhurbaşkanının, şubat başında ise Yunanistan Başbakanının Türkiye'yi ziyaret edeceğini bildirdi.
"İdlib'de böyle bir hareketliliğin başlaması manidar"
Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan, "İdlib, Suriye'nin en önemli terör üslerinden biri haline gelmiştir. Rusya, varlığına tehdit oluşturmaya başlayan bu konuda gerekli adımları atacaktır." açıklamasının hatırlatılması ve iddiaların doğru olup olmadığına yönelik bir soruya Kalın, şöyle cevap verdi:
"Bu konu ve Suriye'nin diğer alanlarında yaşanan gelişmeler etraflı bir şekilde Moskova'da yapılacak görüşmelerde ele alınacak. İdlib Mutabakatı ve ateşkesi çerçevesinde o bölgede yaklaşık 10 kilometrelik bir askeri güçlerden arındırılmış bir bölge oluşturuldu. Buranın güvenliği bizim tarafımızdan sağlanıyor. Bu çemberin dışında Ruslar, iç tarafında bizim askerlerimiz, 12 gözlem noktamız bulunuyor. Buradaki amacımız, bu bölgenin her tür askeri faaliyetten, terör eyleminden arındırılması, İdlib'de yaşayan sivillerin can ve mal güvenliğinin sağlanması.
Bu, iki önemli toplantıda hem Soçi hem de İstanbul'da Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında yapılan toplantılarda bir karara bağlandı. İstanbul'daki Dörtlü Zirve'de de ilan edildi. O günden bugüne Suriye'nin diğer bölgeleriyle kıyasladığınızda İdlib'de görece olarak istikrarlı bir ortamın bulunduğunu ifade edebiliriz. Bu, Sayın Cumhurbaşkanımızın diplomatik başarısı olarak kayda geçti zaten. Orada zaman zaman meydana gelen hareketlilikler çoğu zaman rejim tarafından suistimal edilmekte, oraya saldırı için bir bahane olarak kullanılmaktadır. İlginç bir durum da var. Bizim tam Münbiç yol haritasını tamamlayıp, ABD'nin çekilme kararı sonrasında Fırat'ın doğusuyla ilgili birtakım önemli kararları alma arifemizde İdlib'de böyle bir hareketliliğin başlaması, rejim tarafından ihlallerin, oraya dönük saldırıların yapılması manidar. Bu bir tesadüf değil."
"İdlib Mutabakatı ihlal edildiğinde bundan herkes zarar görecektir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuları Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile ele alacağını belirten Kalın, şöyle devam etti:
"İstihbarat başkanlığımız bu konuyu yakinen takip ediyor. Diplomatik kanallardan da ilgili arkadaşlarımız bunun görüşmelerini yapıyorlar. İdlib'deki amacımız başta neyse bugün de o. Amacımız o bölgedeki insanların can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Şu veya bu grubun veya rejimin bunları bahane ederek oraya dönük saldırıları, İdlib Mutabakatı'nın ihlali anlamına gelir. Burada Rus tarafının da rejimi bu konuda uyarması, belli bir kontrol altında tutması gerekmektedir. Aksi halde İdlib Mutabakatı ihlal edildiğinde bundan herkes zarar görecektir."
Kalın, Türkiye'nin İdlib'de herhangi bir çatışmanın olmasını arzu etmediğini vurgulayarak, "Bunun için de arkadaşlarımız, hem istihbari hem de askeri kanallarımız yoğun çalışma yürütüyor. Bizim 12 askeri gözlem noktasında bulunan askerlerimiz tam da bu güvenliği sağlamak amacıyla orada bulunuyorlar. Arkadaşlarımız konuyu yakından takip ediyorlar. Bu konuda ilgili bütün tarafların üzerine düşeni yerine getirmesi halinde İdlib'de tekrar istikrar ve barış ortamını sağlama imkanımız olacaktır" dedi.
S-400 alımı
Rusya'dan S-400 ve Patriot alımına ilişkin soru üzerine Kalın, "Bizim açımızdan S-400 alımı ile Patriot füzelerinin alınması arasında hiçbir illiyet ilişkisi, korelasyon, şartlı ilişki söz konusu değildir. Yani 'Bunu alırsanız, öbürünü alamazsınız, Patriotlar geldi, S-400'den vazgeçin' tarzı teklifleri, biz geçerli kabul etmediğimizi daha önce de ifade ettik. Bu pozisyonumuzda herhangi bir değişiklik söz konusu değil" ifadesini kullandı.
Kalın, Türkiye'nin kendi milli güvenlik çıkarları ve askeri planlamaları çerçevesinde istediği ülkeden istediği askeri teknolojiyi alabileceğine işaret etti.
Patriotlarla ilgili yapılan teklife değinen Kalın, bunun bir müzakere süreci olduğunu bildirdi. Teklifin geldiğini, Savunma Sanayii Başkanlığının bu konuda çalışmalarını sürdürdüğünü dile getiren Kalın, "ABD Dışişleri Bakanlığı da Kongreye, bu satışın yapılmasına dair olumlu bir görüşü belirtmişti" diye konuştu.
Kalın, gelen teklifin, "Türkiye'nin ihtiyaçlarını ve taleplerini ne kadar karşıladığına" ilişkin bir müzakerenin yapıldığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanımız da bunu birçok kere ifade etti. Bizim orada 3 temel kriterimiz var. Birincisi fiyat, ikincisi teslim tarihi, üçüncüsü de teknoloji transferi ve ortak üretim. Bu şartları yerine getirmesi halinde Patriot ile anlaşma yapılabilir, Patriot füzeleri de alınabilir. Bu şartları karşılamaması halinde müzakereler devam eder.
Ama bizim S-400 ile hem fiyat hem teslim tarihi hem de ortak üretim konusunda ulaştığımız bir nokta var. Bunun gerisine düşecek bir teklifin çok fazla yol alamayacağını da tahmin etmek zor olmasa gerektir. İlgili birimlerimiz müzakerelerini sürdürecekler ama bizim kriterlerimiz ve beklentilerimiz bellidir. Türkiye bu konuda da bütün verileri değerlendirip, müzakereleri tamamladıktan sonra Cumhurbaşkanımıza arz etmek suretiyle de nihai kararını verecektir."
"4'ünün birden paket halinde tamamlanması planlanıyor"
İkinci 100 günlük Eylem Planı'nda öğretmenlere 3600 ek göstergenin açıklandığı anımsatılarak, "Polislerin, sağlık çalışanlarının ve din görevlilerinin de bu alanda büyük bir beklentisinin olduğu biliniyor. 2019 yılı için bir düzenleme düşünülüyor mu?" şeklindeki soru üzerine Kalın, bu durumun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söz verdiği bir konu olduğunun altını çizdi.
Kalın, imamlar, öğretmenler, sağlık çalışanları ve polislerin 4 ana kategoride 3600 ek göstergeye çıkartılmasıyla ilgili çalışmanın devam ettiğini vurguladı.
"Bunların dördünün birden bir paket halinde tamamlanması şu anda planlanıyor" diyen Kalın, şunları söyledi:
"Bununla ilgili çalışmaları arkadaşlarımız yürütüyor. Farklı meslek sektörleri olmakla birlikte, bunların bir araya getirilerek tek bir paket halinde geçirilmesi planlanıyor. Dolayısıyla çalışma devam ediyor, herhangi bir 'gündemden çıkarma' ya da 'unutma' diye bir şey söz konusu değil. Bununla ilgili çalışma tamamlandığında Cumhurbaşkanımızın bu vaadi de yerine getirilmiş olacak. Henüz bir tarih veremiyorum çünkü birtakım idari ve mevzuatla ilgili düzenlemeler gerektiren bir konu. Ama konunun yakından takip edildiğini ifade edebilirim."
"Herkes kendi yerinde oyunu kullanmalı"
Kalın, "seçmen kaydırma" iddialarının Kabine Toplantısı'nda gündeme gelip gelmediği ve buna yönelik somut bir çalışmanın İçişleri Bakanlığınca yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine, "Bu konu kısa da olsa bugün Kabine Toplantısı'nda gündeme geldi. İçişleri Bakanımız da bilgi arz etti" dedi.
Erdoğan'ın da "seçmen kaydırmaya" olumlu bakmadığına işaret eden Kalın, şunları kaydetti:
"Herkes kendi yerinde oyunu kullanmalı. Fakat başka sebeplerle adres bildirim sistemine girmeyle ilgili çeşitli sorunların yaşandığını biliyoruz. YSK geçenlerde bununla ilgili listeleri de açıkladı, birtakım farklı rakamların ortaya çıktığı görüldü. Bununla ilgili YSK çalışmasını yürütüyor. Partideki, Genel Merkez'deki arkadaşlarımız da bu konuyu yakından takip ediyorlar.
İdeal olan, herkesin kaydını yaptırıp, yani seçmen kaydını biran önce yaptırıp, oyunu kullanacak şekilde hazırlığını yapmasıdır. Eksiklerin bir kısmı, adres bildirim sistemine girmemekten veya başka gerekçelerle insanların bildirim yapmamasından kaynaklanıyor. Bu konu yakın takip ediliyor. Yani bu kategoride olan vatandaşların sayısının en aza indirilmesiyle ilgili çalışma da İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülüyor. Tabii nihai olarak YSK'nin bu konuda birtakım tedbirleri ve tasarrufları da söz konusu olabilir."
Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuya olumlu bakmadığını yineleyerek, "Zaten bizim böyle bir faaliyetimiz ve çalışmamız söz konusu değil. Herkesin gerçek adresinin olduğu yerde oyunu kullanması esastır" dedi.
Kaynak: AA