Ankara'da, ikisi canlı bomba saldırısı yapma hazırlığındayken yakalandığı bildirilen 4 sanığın yargılandığı davada, 2 sanık "terör örgütü DAİŞ üyesi olmak" ve "patlayıcı madde bulundurmak" suçlarından 22'şer yıl, bir sanık ise "DAİŞ üyesi olmak" suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yakalanamayan sanık Mustafa Mol hakkındaki dosyanın ayrılmasına karar verildi.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanık Adnan Yıldırım, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden savunma yaptı.
Yıldırım, 2011 yılında, başında Kamil Nuhoğlu'nun olduğu "Ankara Cemaati" denen cemaatle dinini yaşamak için Suudi Arabistan gibi olduğunu düşündüğü Suriye'ye gittiğini anlatarak, "Belediye şoförüydüm, güzel bir işim vardı. Sanki büyülenmiş gibiydim, eşimi, çocuklarımı bıraktım. Bunlarla beraber kalktım, Suriye'ye gittim." dedi.
Bu grubun 100-150 kişiden oluştuğunu, Mustafa Mol'un da bu kişiler arasında yer aldığını aktaran Yıldırım, Suriye'de bulunduğu sürede onların cepheye gittiğini, kendisinin de aileleriyle ilgilendiğini söyledi.
Cemaatten izin almadan çocuklarını görmek için Türkiye'ye geldiğini anlatan Yıldırım, geri döndüğünde izin almadığı için Suriye'de cezaevinde yattığını, işkence gördüğünü belirtti. Yıldırım, Halep bölgesine bağlı El-Bab kasabasında yaşadığını, hiç çatışmaya girmediğini öne sürdü.
Kardeşi Harun Yıldırım'ın bir çatışmada hayatını kaybetmesinin ardından Türkiye'ye dönmek istediğini ancak izin verilmediğini anlatan Yıldırım, Mustafa Mol'un kendisine Türkiye'ye gitmek isteyip istemediğini sorduğunu ve bunun için bir öneride bulunduğunu söyledi.
Yıldırım, "Mol'un eşi ve çocukları da Türkiye'deydi. Mol, bana Türkiye'ye gittiğimde bir patlayıcı vereceğini söylemişti. Bunu kabul etmedim. O da bana bunun göstermelik olduğunu, bu gerekçeyle beni Türkiye'ye göndereceğini söyledi. Sonra bana yaklaşık 25 bin dolar para vereceğini belirterek, bununla hem kendi geçimimi hem ailesinin geçimini sağlamamı istedi." diye konuştu. Yıldırım ayrıca, Mustafa Mol'un infaz edilebileceği gerekçesiyle bunları bugüne kadar anlatmadığını söyledi.
Kendisine söz verilen para gelmediği için bunu beklediğini, bu nedenle şikayette bulunmadığını anlatan Yıldırım, daha sonra yakalandıklarını ve tutuklandıklarını ifade etti.
Yıldırım, işin içinde kendisi olduğu sürece bu patlamanın gerçekleşmeyeceğini öne sürerek, "Gar patlamasında yaşanan vahşeti gördük. Benim Ankara'da birçok tanıdığım var. Çocuklarım Ankara'da. O nedenle bu patlama olmazdı." dedi.
Son sözleri sorulan sanıklar, isteyerek, bilerek bir şey yapmadıklarını ileri sürerek, beraatlerini istedi.
Verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı Cafer Aşık, kararı okudu.
Buna göre sanıklardan Yıldırım ve Musa Canöz, "patlayıcı madde bulundurmak" suçundan 10'ar yıl hapis, 16 bin 640'ar lira adli para cezası ile "terör örgütü DAİŞ üyesi olmak" suçundan 12'şer yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Tutuksuz sanık Zafer Altan'a "terör örgütü DAİŞ üyesi olmak" suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası verilirken, yakalanamayan sanık Mustafa Mol hakkındaki dosyanın ayrılması kararlaştırıldı.