Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davanın duruşmalarına darbeci sanıkların, kanıtların yalanladığı beyanları damga vurdu.
Derlenen bilgilere göre, Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 sanığın yargılandığı davada savunmaları alınan örgüt yöneticisi sanıklar çelişkili beyanlarda bulunurken, çapraz sorgularında da şaşırtıcı ifadeler kullandı.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsünde görülen davanın ikinci hafta duruşmalarında, Yurtta Sulh Konseyi üyeleri Kubilay Selçuk, Ömer Faruk Harmancık, Mustafa Barış Avıalan, Murat Koçyiğit, Bilal Akyüz ve Mehmet Dişli savunmalarını yaptı.
Davanın ikinci haftasında yapılan ilk duruşmada, Yurtta Sulh Konseyi üyeleri arasında bulunan ve darbecilerin sözde atama listesinde Genelkurmay Harekat Başkanı olacağı belirtilen eski Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanı tümgeneral Kubilay Selçuk savunmasını verdi.
Sözde atama listesinde "Genelkurmay Harekat Başkanı" olarak yer aldığını 8 Ağustos'ta avukatından öğrendiğini öne süren Selçuk, bu listeye ilişkin bilgisinin bulunmadığını, kimsenin kendisine böyle bir görev vermediğini, bu görevi de kabul etmediğini öne sürdü.
Akıncı Üssü'nde darbe bildirisi okuma provası yapmıştı
Selçuk, Akıncı Üssü'nde darbe bildirisini okuma provası yaparken kaydedilen görüntülerine ilişkin, karargahın önünde araçtan indiği sırada sivil giyimli bir kişinin kendisine yaklaştığını, "Komutanım, bir sunumumuz var. Sunum yapmasını planladığımız kişiyi yetiştiremedik. En az sizin rütbenizdeki biri tarafından yapılması lazım. Bize yardımcı olur musunuz?" dediğini öne sürdü.
Metnin ilk paragrafını okuduğunu ancak ikinci paragraftan tek bir kelime bile okumadığını öne süren Selçuk, "O şahıs şeref salonunda hazırlıklarını yaparken ben de kendi işlerimle ilgilendim ve çantamı toparladım. Hazırlıklar bitmek üzereyken salona girdim. İlgisi olmayan kişilerin dışarı çıkmasını istedim. Kürsüye çıkıp metni sesli olarak okumaya başladım." diye konuştu.
Odada bulunması tesadüf, yaşadıkları da rastlantıymış
Daha önce darbe bildirisinin "ilk paragrafını" okuması, ardından da Akar'ın bulunduğu odaya getirilmesiyle "olayın ne olduğunu anladığını" iddia eden Selçuk, "Genelkurmay Başkanının getirilişiyle üs komutanının odasında bulunuşum tamamen tesadüf." dedi.
Selçuk, vurulacak hedefleri gösterdiği, Diyarbakır'daki uçaklara kalkış emri verdiği suçlamalarını reddederek, yaşadıklarını rastlantı olarak niteledi.
Astsubaya "Paşa" demesinin özel bir nedeni yokmuş
Müşteki avukatının, "Menfezde yakalanan, Cumhurbaşkanına suikast davası sanığı Zekeriya Kuzu, Muğla'daki beyanında sizin kendisine 'Paşa' dediğinizi söyledi. 'Paşa' lakabını siz mi verdiniz?" diye sordu. Selçuk, soruya "Evet, doğrudur. Pek çok personele yeri geldiğinde onore etmek adına 'Paşa' derim. En çok da ona söylemişimdir." karşılığını verdi.
Avukatın, "Bir astsubaya neden 'Paşa' lakabı verilir?" sorusu üzerine Selçuk, "Ben kişiye 'Paşa' lakabı vermedim, ara sıra 'Paşa' diye hitap ettim. Diğer personele de ara sıra yaptığım gibi. Bunun özel bir nedeni yoktur." diye konuştu.
Çocuğunu gönderdiği okulun sahibini tanımadı
Akıncı Üssü'nde yakalanan, "Yurtta Sulh Konseyi" üyeleri arasında bulunan ve darbecilerin sözde atama listesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı olacağı belirtilen eski Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı tuğamiral Ömer Faruk Harmancık da savunma yaptı.
HTS kayıtlarına göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişimi davası sanığı eski SAT yüzbaşı Özay Cödel ile 7 görüşme yaptığının belirlendiğine dikkat çekilen Harmancık, "Bildiğim biri değil. Beni arayanlarla ben konuştum. Beni Özay diye birisi aramadı. Telefonum ortadaydı. Kalabalıktakilerden bir başkası da konuşmuş olabilir." iddiasında bulundu.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, darbe girişiminin başarısız olmasının ardından Akıncı Üssü civarında yakalanan sivil sanık Hakan Çiçek'e ait Anafartalar Kolejine kızını gönderdiğini anımsatarak, Çiçek'i tanıyıp tanımadığını sordu.
Harmancık, oturduğu apartmandaki bütün amiral, general ve albayların çocuklarının bu okula gittiğini bildirerek, "Bana orayı tavsiye edenleri söyleyebilirim." dedi, Çiçek'i ise tanımadığını savundu.
Teröriste "terörist" diyemedi
Harmancık, Akıncı Üssü'ne, üs komutanına haber vermeden İstanbul'a gitmek için geldiği yönündeki beyanının hatırlatılması üzerine, "Yaptığımın bir yanlış olduğunu, hatta eşeklik olduğunu söyledim. Bunu beni utandırmak için tekrar tekrar söylemenize gerek yok." şeklinde savunma yaptı.
Sanık Harmancık, "Sizce bu darbenin arkasında terörist başı, cani Fetullah Gülen var mı?" sorusuna da "Ben o dediğiniz isimle birkaç dava dosyasında beraber yargılanıyorum. Ben o söylediğiniz ismin terörist başı olduğunu burada mahkeme huzurunda beyan edersem o bir numaralı sanık, ben 9 numaralı sanığım, kendi teröristliğimi de kabul etmiş olurum. O ismi ayırın, başka bir dava dosyasına koyun, ben cevabımı vereyim. Ama aynı dosyada biri terörist başı, ben de terörist oluyorum. Ben niye bunu kabul edeyim." yanıtını verdi.
İzin gününde karargaha kitap almaya gitmiş
Darbecilerin "Yurtta Sulh Konseyi" üyeleri arasında bulunan ve iddianamede 6-9 Temmuz 2016 tarihlerinde FETÖ/PDY'nin sözde "Hava Kuvvetleri imamı" Adil Öksüz tarafından Ankara Konutkent'teki villada darbe organizasyonuyla ilgili toplantılara katıldığı belirlenen eski Kurmay Albay Mustafa Barış Avıalan'ın da savunması alındı.
Sanık Avıalan, 14-15 Temmuz'da doktora yapmak istediği alan derslerine çalışmak için sağlık gerekçesiyle izin aldığını, Genelkurmay Karargahı'nda unuttuğu bir kitabı almak için de karargahın karşısında yer alan lojmanlardan iş yerine giderek ders kitabını aldığını, yaklaşık 2 saate yakın burada zaman geçirdiğini anlattı.
Akıncı Üssü'nde gördükleriyle ilgili amirlerine telefonla bilgi verdiği sırada sivil giysili bu kişinin yanına gelip telefonunu aldığını savunan Avıalan, telefonların şarj cihazlarının olduğu dolabın önündeki bir kutunun içinde toplandığını iddia etti. Telefonları toplayan kişinin kendisine bir telefon vermeyi önerdiğini belirten Avıalan, bu telefonu almayı reddettiğini savundu. Avıalan, HTS kayıtlarına yansıyan görüşmelerin kendisine ait olmadığını iddia etti.
Cep telefonu kendisindeyken amirleriyle görüştüğünü ancak iddianamede yer aldığı gibi Mehmet Partigöç ile 89 değil en fazla 5-6 kez görüştüğünü öne süren Avıalan, telefonuna ait HTS kayıtlarının kendisine gösterilmesini istedi ve telefonu elinden alındıktan sonra görüşmeler yapılmış olabileceğini savundu.
Arkadaşına sürpriz yapmış
Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davada suç tarihinde Jandarma İstihbarat Okul Komutanı olan ve darbecilerin "Yurtta Sulh Konseyi" üyeleri arasında yer alan eski Kurmay Albay Murat Koçyiğit de darbe teşebbüsünün yaşandığı 15 Temmuz günü, Akıncı Üssü'ne arkadaşı eski albay Ahmet Özçetin'e sürpriz ziyaret yapmak umuduyla gittiğini öne sürdü.
Jandarma Genel Komutanlığındaki darbe eylemlerini organize eden ve yöneten ekibin içinde yer almadığını savunan Koçyiğit, "Ben Akıncı Üssü'ne arkadaşım Albay Ahmet Özçetin'e nezaket ziyaretinde bulunmak için gittim. Yanlış bir günde, yanlış bir zamanda yapılmış bir ziyaretten dolayı buradayım. Darbe teşebbüsü olacağını bilsem, asla ve asla gitmezdim." dedi.
Telefonuna 2014'te ByLock yükleyerek Hakan Taştan ve Mehmet Çelen ile görüştüğü yönündeki tespit sorulan Koçyiğit, ByLock kullanmadığını, bu kişileri de tanımadığını iddia etti.
Bin 100 dolarlık kefen
Bir soruyu yanıtlarken kardeşinin İstanbul'da bir turizm organizasyon şirketi sahibi olduğunu söyleyen Koçyiğit, kardeşinin, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in doktoru olarak bilinen Tuncay Delibaşı ile 23 kez görüşmesine ilişkin, "Bu kişiyi ziyaretime geldiğinde kardeşime sordum. 'Bizim kongrelerimize konuşmacı olarak katılan şahıslardan birisi' dedi." ifadesini kullandı.
Koçyiğit, bir müşteki avukatının, yakalandığı sırada üzerinden çıkan bin 100 doları sorması üzerine bunun "kefen parası" olduğunu iddia etti.
Arabasında bulunan FETÖ elebaşının kitabını inkar etti
Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) Harekat Başkanlığı Teşkilat Şube Müdürlüğünde Kurmay Albay olan sanık Bilal Akyüz de FETÖ'nün "Kara Kuvvetleri imamı" olduğu iddialarını reddetti.
KKK temsilcisi olduğunu belirttikten sonra hakkında farklı suçlamaların da ortaya çıktığını savunan Akyüz, Akıncı Üssü'nde park edilmiş aracında ele geçirildiği belirtilen, el yazısıyla kaleme alınmış "İl-ilçe belediye başkanı... Hiç canlı olmayacak. Belki de Başbakan da..." şeklindeki notun da kendisine ait olmadığını iddia etti.
Sanık Akyüz, Akıncı Üssü'ndeki aracında bulunan FETÖ elebaşı Gülen'in kitabının da kendisine ait olmadığını savundu.
Şehit yakınlarını provoke etti
Mağdur avukatının, "Sanık, savunmasını kendi hazırladığını söylüyor, İmam-ı Azam'a atıf yapıyor ve bir gemi örneği veriyor. "Bir gemide bir masum, 9 cani bulunsa o gemi batırılmaz." örneği, Fetullah Gülen’in kitaplarında açıkça zikredilmekte. Fetullah Gülen de bunu Bediüzzaman'dan alıntı yaparak, kaynak göstermeden zikrediyor. Fetullah Gülen'in kitabını okumayan bir insanın bu örneği vermesi mümkün değildir. Sanık bunu nasıl açıklayacak?" sorusuna Akyüz "Sayın avukat, cevap veriyorum. 'Ha ha ha' diye gülüyorum. Böyle saçma soru mu olur?" diyerek cevap verdi.
FETÖ mağduruymuş
Davada, darbeciler tarafından düzenlenen sözde atama listesinde görevine devam edeceği belirtilen tutuklu sanık eski Genelkurmay Stratejik Dönüşüm Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli'nin de savunması alındı.
Dişli, "Değil FETÖ üyesi olmak, yıllardır bu yapının amansız bir hedefi oldum ve olmaya devam ettim. Ben FETÖ üyesi değilim, FETÖ'nün mağdurlarından biriyim." iddiasında bulundu.
İddianamede saat 21.00 sıralarında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar'ın makam odasına girerek, "Komutanım, operasyon başlıyor, herkesi alacağız, taburlar, tugaylar yola çıktı, biraz sonra göreceksiniz" dediği belirtilen Dişli, "saat 20.45'te evinden karargaha, silahlı kuvvetlerin yeniden yapılandırılmasına ilişkin Akar'a yapacağı bir sunum için gittiğini", "makam odasına girerken silah zoruyla rehin alındığını" öne sürdü.
Kendisine silah doğrultan iki kişinin söylediklerini not ettiğini belirten Dişli, Orgeneral Akar'ın odasına yalnız girdiğini ve not aldığı kartlardaki "silahlı kuvvetler duruma el koydu" şeklindeki yazıları okumaya başladığını söyledi. Dişli, Mahkeme Başkanının, "Nasıl olsa yanınızda kimse yok. 'Komutanım, dışarıda silahlı iki kişi bana bunları yazdırdı, tehdit ettiler, böyle bir şeyden bahsediyorlar' demediniz mi?" sorusu üzerine, "O şokun etkisindeyiz. Genelkurmay Başkanının makamına 2 metre mesafede başıma bu iş geldi. O an hangi sırayla ne söylediğimi hatırlamıyorum." dedi.
Kulakları iyi duymuyormuş
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın, Akın Öztürk'ün nerede olduğunu sorması üzerine, Kubilay Selçuk'un, "Akın Öztürk bu işte yok" mu yoksa "Akın Öztürk bu üste yok" mu dediğini bilmediğini savunan sanık Dişli, "Topçu olduğum için kulaklarım iyi duymuyor, yüzde 40 duyma kaybı oluyor." savunmasını yaptı.