Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, olay tarihinde Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler'in özel kalem müdürü olarak görev yapan eski kurmay yarbay Bünyamin Tuner, esasa ilişkin savunmasını yaptı.
İddia makamının mütalaasını kabul etmediğini bildiren Tuner, suçsuz olduğunu, darbe girişimiyle bir ilgisinin bulunmadığını öne sürdü.
Darbe girişiminin mağduru olduğunu, yanlışlıkla ve suçsuz yere tutuklandığını savunan Tuner, "Mesaim devam ederken Genelkurmay Başkanlığında bilgim ve dahlim dışında gelişen olayların içinde mahsur kaldım. Olaylardan sonra hayatıma normal şekilde devam etmeyi düşünürken kendimi burada buldum." dedi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın yaveri eski yarbay Levent Türkkan'ın, FETÖ mensubu olduğu yönündeki beyanını kabul etmeyen Bünyamin Tuner, Türkkan'ın söz konusu ifadeyi baskı ve yönlendirmeyle alındığı gerekçesiyle geri çektiğini söyledi.
FETÖ mensubu olduğuna ilişkin hiçbir somut delilin bulunmadığını, bu nedenle hakkında delil üretme yoluna gidildiğini öne süren Tuner, Türkkan'ın geri çektiği ifadesinin, aleyhinde delil üretme çabalarının bir parçası olduğunu savundu.
"İddia, zanna ve niyet okumaya dayalı"
Bünyamin Tuner, Orgeneral Yaşar Güler'in özel kalem müdürü olduğunu, Güler'in de TSK'de FETÖ ile mücadelenin merkezinde bulunduğunu belirterek, "Hakkımda ufacık bir şaibe olsa bir an bile o görevde kalamazdım." diye konuştu.
Tuner, 15 Temmuz akşamı saat 19.26'da, sanıklardan eski Genelkurmay Personel Plan Yönetim Daire Başkanı tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün odasına giderek komutanlar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan arasında yapılan görüşme hakkında bilgi verdiği iddiasını da kabul etmedi.
Görüşmeyi Partigöç'e bildirdiğine dair herhangi bir delil bulunmadığını, iddianın zanna ve niyet okumaya dayalı olduğunu savunan Tuner, Genelkurmay Personel Başkanlığı koridorlarında güvenlik kamerasına yansıyan görüntüsünden yola çıkılarak Partigöç'ün odasına gidip görüşme hakkında bilgi verdiği sonucuna varılamayacağını, bilgisayarlara bağlı yazıcının burada bulunması nedeniyle daha önce de sık sık söz konusu koridora gittiğini söyledi.
"Akkurt ile hareket etmedim"
Orgeneral Güler'in derdest edilmesiyle de bir ilgisinin bulunmadığın öne süren Tuner, şunları söyledi:
"Saat 21.26'da Mehmet Akkurt ve 6 darbeciyle Yaşar Güler'i elleri arkadan plastik kelepçeyle bağlı, gözleri bantla bağlanmış ve kafasında siyah başlık olduğu halde makam odasından çıkardığım iddia ediliyor. Buna ilişkin iddianameye konulan bir fotoğrafa bakarak bu sonuca varmak niyet okumaktan ibarettir. Emir komuta katında beklerken Güler'in emir astsubayı Mehmet Akkurt ve 5-6 kişilik özel kuvvet personeli geldi. Ne olduğunu sorduğumda 'Komutanın bilgisi var, tatbikat yapılıyor' yanıtını aldım. Neden benim haberim olmadığını sorduğunda ise 'Terör tehdidi var' denildi.
Güvenlik kamerası görüntülerinden alınıp iddianameye konulan bir fotoğraf delil gösterilerek, Yaşar Güler'i odadan çıkardığım iddia edilemez. Fotoğrafa bakılırsa elimde zarf olduğu görülüyor. Bu zarf, olaylardan haberim olmadığı ve Güler'e arza giderken hazırlıksız yakalandığımı gösteren bir delil. Olaylar bu sırada gelişti ve zarf elimde kaldı. Olan bitenden haberim olsa elimde bir zarfla ortalıkta dolaşmazdım. Olaylarla bir ilgim yok. Bilgi alma, olan biteni anlama gayretiyle 10 saniye kadar onları takip edip geri döndüm. Mehmet Akkurt ile birlikte hareket etmedim."
Sanık Tuner, Orgeneral Güler'in derdest edilmesinden kendisini sorumlu tutmadığını, şüpheli olarak Mehmet Akkurt'u gösterdiğini, tanıkların da kendisini doğruladığını savundu.
Tuner'in savunmasının ardından davanın görülmesine yarın devam edilecek.
Kaynak: AA