Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimiyle ilgili tutuklanan eski 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile bazı generaller, subay ve astsubaylarla erlerin de aralarında bulunduğu 76 şüpheli hakkındaki iddianamede, eski 7. Ana Jet Üs Komutanı Tuğgeneral Emin Ayık'ın cezaevi girişinde Huduti'ye "Olmadı işte komutanım, başaramadık" dediği belirtildi.
Malatya Cumhuriyet Başsavcı Ergül Yılmaz ve Başsavcı Vekili Mehmet Badem tarafından hazırlanan ve 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 165 sayfalık iddianamede, eski 2. Ordu Komutanı Orgeneral Huduti, bir numaralı şüpheli olarak yer alıyor.
Sıkıyönetim Mesaj Formunun gelmesini müteakip, darbe teşebbüsünde bulunan diğer şüpheliler Mustafa Serdar Sevgili, Zeki Karataş, Bahadır Erdemli ve Binbaşı Eyüp Kök'ün Adem Huduti'nin konutuna gittikleri, mesaj formuyla ilgili Adem Huduti ile görüştükleri, konuta sonradan gelen Sedat Kaya'nın da dahil olmasıyla saat 23.20 sıralarında 2. Ordu Karargahına geldikleri, 23.30 sıralarında karargahta bulunan makam odasına girdiği, daha sonra da saat 00.03 sıralarında Ordu Komutanlığına giriş yapan Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun'un komuta katı koridorunda Tuğgeneraller Mustafa Serdar Sevgili ve Zeki Karataş ile kısa bir süre görüştükten sonra Albay Bahadır Erdemli'nin de hazır olduğu Adem Huduti'nin odasına gittikleri kaydedildi.
İddianamede, "Sayın Cumhurbaşkanının telefonla canlı yayına katılarak, millete verdiği mesajlara rağmen, 2. Ordu Komutanı olan şüphelinin bu yönde bir açıklama yapmadığı, 16/07/2016 günü saat 02.00 sıralarında Malatya Valisinin 2. Ordu Komutanı ile irtibata geçebildiği, bu saate kadar 2. Ordu Komutanı olan şüphelinin il valisiyle irtibat kurmadığı, kurulan bu irtibat üzerine Malatya Valisinin kendisinden 2. Ordu'da herhangi bir sıkıntının olmadığı, bu kalkışmaya karşı olunduğu yönünde bir mesaj yayınlanmasının istendiği ancak bu talep üzerine saat 03.06 sıralarında '2. Ordu Bölgesindeki bütün birliklerin kışlalarında ve emir komuta zinciri dışında bir faaliyet içerisinde olmadığı milletimizin bilgisine sunarım...' şeklinde başlayan bir mesaj yazarak Malatya Valisine WhatsApp üzerinden mesajın fotoğraflanarak gönderildiği, valinin de bu mesajı Anadolu Ajansı aracılığı ile yayınlattığı, bu mesajın Kara Kuvvetleri Komutanlığına gönderildiği anlaşılmıştır." ifadelerine yer verildi.
Huduti'nin odasına uzun namlulu silahla girilmemiş
Alınan ifade ve kamera kayıtlarının incelendiği aktarılan iddianamede, şüpheli Huduti'nin makam odasına girişi ve çıkışı esnasında kendisine karşı herhangi bir zor kullanma olmadığı, makam odasında iken Albay Bahadır Erdemli, Tuğgeneral Zeki Karataş, Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili'nin Adem Huduti'nin emir subayı olan Sedat Kaya nezaretinde içeriye defalarca girip çıktıkları, giriş çıkışlarında askeri nizama uydukları, makam odasının iki kapısının olduğu, bu kapılardan birinde Koruma Astsubayı Fatih Gürcan, diğerinde ise Hacı Eyyip Özcan'ın bulunduğu, bu nedenle bu odaya hiçbir zaman uzun namlulu silah ile girilmediği, Albay Erdemli'nin sadece bir kere uzun namlulu silah ile içeriye girmeye çalıştığı ancak emir subayı Kaya tarafından uzun namlulu silahın alınarak içeriye silahsız girmesinin sağlandığı kaydedildi.
"Olmadı işte komutanım, başaramadık"
Şüphelilerden Kemal Keskin'in beyanında, Huduti ve Angun'un kendileri ile hareket ettiğini, kendilerine aksi bir bilginin ulaşmadığını ifade ettiği belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Şüpheli Adem Huduti'nin tutuklandıktan sonra, diğer şüpheliler Avni Angun ve Emin Ayık ile Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevki sırasında, Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu girişinde, mahkum kabul bölümünde ilk kez karşılaştıkları, şüphelilerin kişisel malzemelerinin bulunduğu yere gittikleri sırada Adem Huduti'nin daha önceden görüşmediği ve araçtan indirildiği yerde gördüğü şüpheliler Avni Angun ve Emin Ayık'a 'Ne yaptınız çocuklar, beni de yaktınız' şeklinde beyanda bulunduğu, 7. Ana Jet Üs Komutanı Tuğgeneral Emin Ayık'ın da 'Olmadı işte komutanım, başaramadık' şeklinde karşılık verdiği, Avni Angun'un da 'biz ve sizi' şeklinde söylemde bulunduğu, şüphelilerin sevkine refakat eden jandarma görevlileri İ.M, S.K. ve R.P'nin beyanları ile 23/07/2016 tarihli tutanaktan anlaşılmıştır."
2. Ordu İnönü Kışlası'ndan içeriden dışarıya doğru emniyet ve jandarma kuvvetlerine ateş açıldığı, darbecilerin etkisiz hale getirilmesi ve yakalanmaları amacıyla İnönü Kışlası'na müdahale kararı alındığı aktarılan iddianamede, içerideki darbecilere destek amaçlı Altay Kışlası'ndan zırhlı araçların yola çıktığı, bir tanesinin yolda arızalandığı, diğerinin ise kışlaya girebilmek adına duvarı yıkarak geçmek istediği ancak duvarda askıda kaldığı, daha sonra bu zırhlı araçtan kışla içerisine girmiş olan emniyet güçlerine ateş edildiği, bu sırada 2. Ordu Komutanı şüpheli Adem Huduti'nin valiyi telefonla arayarak, kışladaki darbecilere müdahale için giren jandarma veya emniyet kuvvetlerinin geri çekilmesini, darbecileri ikna etmeye çalıştığını, kan dökülmesini istemediğini söylediği ancak bu talebinin vali tarafından geceden itibaren müdahale edilmediğini, beklendiğini, bu saate kadar hiçbir gelişme olmadığını, aksine içeriden dışarıya güvenlik kuvvetlerine yönelik ateş açıldığını hatta zırhlı araçların darbecilere yardım için geldiğini, bu zırhlı araçtan güvenlik güçlerine ateş açıldığını, bu sebeple müdahalede bulunacağı hususunda kararlı olunduğunun söylendiği, bu görüşmenin valinin telefonunun hoparlörünün açık olması sebebiyle yanında bulunan İl Emniyet Müdürü ve Cumhuriyet Başsavcısı tarafından da duyulduğu aktarıldı.
Huduti, Başsavcıyı da aramış
İddianamede, daha sonra 2. Ordu Komutanı şüpheli Adem Huduti'nin Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz'ı cep telefonundan arayarak "Başsavcım, Vali bey heyecanlı davranıyor. Kendisine söyleyin, ben darbeci askerleri iknaya çalışıyorum, jandarma ve emniyet kuvvetlerini geri çeksin." dediği kaydedilen iddianamede, şunlar yer aldı:
"Ancak kendisine 'sabaha kadar aynı şeyleri söylediniz, bu saate kadar bir gelişme olmadı, içeriden sürekli ateş ediliyor, hatta dışarıdan darbecilere yardım için zırhlı araç geldi. Bu araçtan polis ve jandarmaya ateş edildi' şeklinde söylendiği, bunun üzerine şüpheli Adem Huduti'nin 'Başsavcım, bir listeden bahsediliyor, bu liste sizde var mı? Eğer varsa kimler var? Söylerseniz biz de dostu, düşmanı biliriz, ona göre tedbir alırız' şeklinde talepte bulunduğu ancak Cumhuriyet Başsavcısının söz konusu Harekat Yıldırım mesajı ve ekindeki görevlendirme listesi bulunmasına rağmen, bu hususun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bilindiğinin öğrenilmemesi ve başka türlü hareket etmelerinin engellenmesi amacıyla 'böyle bir liste bizde yok' şeklinde karşılık verdiği, bu konuşmaların da Cumhuriyet Başsavcısının telefonunun hoparlörü açık olduğu için orada bulunan vali ve emniyet müdürü tarafından duyulduğu, esasen, şüpheli alınan savunmasında, Yurtta Sulh Konseyi tarafından yayınlanan 'Harekat Yıldırım' emri ve ekindeki görevlendirme listesinin 15/07/2016 günü geceleyin konutuna getirildiğini hatta bu emri incelediğini, bu emrin kanunsuz olduğunu anladığını, sonrasında karargaha geçerek, orada da ayrıntılı incelediğini hatta söz konusu emrin üzerine bu emrin kanunsuz olduğunu ve uygulanamayacağını şerh düştüğünü ifade ettiği, dolayısı ile Cumhuriyet Başsavcısından sorduğu listenin esasen kendisi tarafından bilinmesine rağmen, bu hususun Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından bilinip bilinmediğini öğrenmeye matuf bir amaç taşıdığının açık olduğu anlaşılmıştır."
Angun, 6 kişilik keşif uçağı hazırlanması talimatı vermiş
İddianamede, eski 2. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun'un ise Yurtta Sulh Konseyi tarafından yayınlanan "Harekat Yıldırım" öncelik dereceli gizli mesaj formunda "Malatya Sıkıyönetim Komutanı" olarak görevlendirildiği kaydedildi.
Angun ile ilgili iddianamede şu ifadelere yer verildi:
"16/07/2016 tarihinde sabah saat 07.00 sıralarında Malatya Kara Havacılık Alay Komutanı Hakan Keleş'i arayarak Şemdinli Tekeli bölgesinde karakola saldırı olduğunu, durumun kötü olduğunu, 6 kişilik bir İKU (İnsanlı Keşif Uçağı) hazır etmesi talimatını verdiği ancak yapılan teyit çalışmalarında Şemdinli Tekeli bölgesinde herhangi bir saldırı olayının meydana gelmediğinin anlaşılması üzerine bu emrin yerine getirilmediği ayrıca darbeye teşebbüs olayının meydana geldiği ilk saatlerde karargahta bulunan kamera kayıtlarının incelenmesinde, şüpheli Avni Angun'un da içerisinde bulunduğu grubun hayatın olağan akışına uygun olmayan davranışlar sergilediği, darbeye teşebbüsün başarısız olduğunun anlaşılması anından itibaren farklı bir pozisyon çizerek darbe karşıtı şeklinde davranmaya çalıştığı, her ne kadar alınan savunmasında; kendisinin Bahadır Erdemli'nin talimatı ile şeref salonuna götürülerek ellerinin plastik kelepçe ile kelepçelendiğini ancak bileklerinin acıdığını söylemesi üzerine kelepçenin çözülerek daha gevşek bir şekilde yeniden kelepçelendiğini, diğer şahısların yanından ayrılmasından sonra elini kelepçeden kurtardığını, üzerinde bulunan tabancasının namlusuna mermi sürerek yeniden yerine taktığını, sonrasında ise elini tekrar plastik kelepçenin içerisine soktuğunu söylediği, bu beyanın hayatın olağan akışına uymadığı, darbe sürecinin başarısızlığa uğradığının anlaşılması üzerine, sanki kendisi darbe karşıtı imiş ve bu sebeple hürriyeti kısıtlanmış şeklinde görüntü vermeye yönelik bir kurgu olduğunun delili olduğu anlaşılmıştır."
Öte yandan, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı, Malatya 2. Ordu Komutanlığında görevli, darbeye teşebbüs suçlamasıyla gözaltına alınan 197 er hakkında takipsizlik kararı verdi. AA