Hemşire Severer, 6 Şubat'ta yaşanan depremlerden hemen sonra en büyük yıkımın yaşandığı illerden Hatay'a ulaşan sağlık ekipleri arasındaydı.
Deprem bölgesinde Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) olarak görev yapan genç hemşire, enkaz altındaki nice insanın kurtarılması ve ilk sağlık müdahalelerinin yapılmasında aktif rol üstlendi.
Bu süreçte ilk kez bir afet bölgesinde bulunan ve unutamadığı nice anıyı zihnine kazıyan Severer, 12 Mayıs Dünya Hemşireler Günü dolayısıyla yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
"Hatay'a ilk girdiğimizde çok kötü hissettim"
Bilkent Şehir Hastanesinde acil servis hemşiresi olan 25 yaşındaki Severer, depremin ilk günü hastaneden yola çıktıklarını ve ertesi gün sabaha karşı Hatay'ın Antakya ilçesine ulaştıklarını dile getirdi.
Sahra hastanesinin kurulmasının ardından da UMKE ekibi olarak enkazlarda görev aldığını anlatan Severer, "Depremin ilk 8 günü Hatay'da kaldım, sonrasında 15 gün süreyle tekrar gittim. İlk gidişimde şehre girdiğimizde çok kötü hissettim, her yer yıkılmıştı, insanların çok fazla yardıma ihtiyacı vardı." diye konuştu.
"Enkazda anne ve iki çocuğu vardı"
Hemşire Severer, enkaz başında yaşananları unutamadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Çoğu zaman enkazın içine girip yaralıların ilk tedavisini enkaz altında başlattık. Benim için en üzücü olay, enkaz altındaki bir anne ve evlatlarıydı. Anneye müdahale etmek için enkaz altına girdiğimde, yanında iki çocuğu da vardı. Bana 'Lütfen evlatlarımı benden önce kurtarın' dedi. Fakat ne yazık ki dizinin dibindeki iki çocuğu vefat etmişti. Bunu o an ona söyleyemedim, enkaz altında hareket etmeye çalışması çok riskliydi."
"İyi ki hemşireyim, iyi ki deprem bölgesine gittim"
Enkaz başlarında zaman zaman gözyaşlarını tutamadığını aktaran Severer, depremin meslek hayatında yaşadığı en kötü ve büyük olay olduğunu anlattı.
Hemşire Severer, şöyle devam etti:
"Deprem bölgesine 'bir taşı bile kaldırabilsem bir insan için faydalı' diye düşünerek gittim. Gerçekten de öyle oldu... Bir kişiye bile damar yolu açmak, birinin üzerini örtebilmek çok kıymetliydi. Depremde kriz koordinasyonu konusunda da tecrübe edindim.
Ben 5 yıldır hemşirelik yapıyorum, yaşanan depremde insanlara yardım ederken 'iyi ki hemşireyim, iyi ki deprem bölgesine gittim' dedim. Orada insanlara yardım edebildiğimi, onlara gerçek anlamda iyi geldiğimi, hayatlarına dokunabildiğimi gördüm. Bu çok özel bir duyguydu."