Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki depremlerden etkilenen iller, tarih boyunca birçok yıkıcı depreme sahne oldu.
Bu depremlere ilişkin detayların bulunduğu resmi yazışmalar, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığında muhafaza ediliyor.
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığından aldığı bilgiye göre, arşiv kayıtlarında Ağustos 1822'de Suriye'nin kuzeyi ile Hatay'da büyük yıkıma sebep olan depreme ilişkin belgeler de yer alıyor.
15 Ağustos 1822'de Halep Muhafazasına Memur Behram Paşa tarafından gönderilen belgede, gece saat üç sıralarında deprem meydana geldiği ve yarım saat içinde Halep gibi büyük bir beldenin yerle bir olduğu ve 20 binden fazla can kaybı yaşandığı, 5 bin kişinin yaralandığı, insanların şehrin dışına çıktığına dair bilgiler bulunuyor.
Gaziantep Kalesi 1822 depreminde de hasar gördü
Arşivlerdeki bir diğer belgede ise aynı depremde, tarihi Gaziantep Kalesi'nin hasar gördüğü belirtiliyor.
Antep Kalesi Dizdarı Mehmed Emin ve bölgedeki zabitlerin arzının yer aldığı 15 Ağustos 1822 tarihli belgede, "27 Zilkade (15 Ağustos)" gecesi Gaziantep'te meydana gelen şiddetli depremde, Gaziantep Kalesi'nde de büyük hasar oluştuğu, içindeki evlerin tamamen yıkıldığı, birçok ölü ve yaralı olduğu, kale burçlarının yıkılıp harabe haline geldiğine dair bilgiler aktarılıyor.
Tarihi Gaziantep Kalesi'nin Kahramanmaraş merkezli depremlerde de doğu, güney ve güneydoğu kısımlarındaki bazı burçları yıkılarak hasar görmüştü.
Antakya 1872'de de sarsıldı
Depremden en çok etkilenen ilçelerin başında gelen Antakya da 3 Nisan 1872'de yine büyük bir depremle sarsıldı. Merkez üssü Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı Halep Vilayeti sınırları içindeki Amik Ovası olan depremin ardından artçı depremler yaşandığına ilişkin bilgiler yazışmalarda yer aldı.
Buna göre, 7 Nisan 1872 tarihli Sadaret'e çekilen telgrafta, Antakya'da ara sıra hafif sarsıntıların olduğu ve hasarlı olan beş, on hanenin yıkıldığı ve başka zarar olmadığına dair bilgiler bulunuyor.
3 Haziran 1872'de Halep Valiliğine yazılan telgrafta ise deprem nedeniyle harap olan Antakya'daki depremzedeler için yapılan çalışmaların ne durumda olduğu aktarılıyor, ne şekilde ve ne miktar yardım yapılması gerektiğinin bildirilmesi isteniyor.
Malatya'da 3 Mart 1893'de meydana gelen "Büyük Zelzele" diye de bilinen depreme ilişkin 4 Mart 1893'te Dahiliye Nezareti'nden Mabeyn-i Hümayun Başkitabeti'ne yazılan tezkire yer alıyor.
Tezkirede, Mamuretülaziz vilayeti ve Malatya sancağı etrafında meydana gelen deprem dolayısıyla hasar ve bazı ölümlerin olduğu, depremzedelerin huzurlarını temin için tedbirler alındığı belirtilerek, Urfa, Maraş ve Halep'te de deprem olmasına rağmen yıkılan bazı harap duvarlar dışında can kaybı olmadığı bildiriliyor.
Mamuretülaziz Valiliği'nden Dahiliye Nezareti'ne gelen 13 Mart 1893 tarihli telgrafta ise büyük deprem sonrası yaşanan artçı sarsıntılara ilişkin bilgiler veriliyor. Belgede, Malatya'da arka arkaya üç defa meydana gelen deprem sonucunda önceden hasarlı olan binalardan birkaçının yıkıldığı belirtiliyor. Özellikle Hısn-ı Mansur (Adıyaman) kazasının köylerinde 200 hanenin yıkıldığı, 19 can kaybı ile 7 yaralı bulunduğu aktarılan belgede, kardan dolayı yolların kapalı olduğu ve sel nedeniyle köprülerin yıkıldığı, ulaşım sağlanamadığı için bazı köylere gönderilen tahkik memurlarının henüz dönmediği bilgisi de veriliyor.
Adana'dan Telgraf Nezareti ve Rasadhane-i Amire Müdüriyeti'ne gönderilen 13 Mart 1898 tarihli telgrafta da 1 Mart'ta Adana'nın Yumurtalık ilçesinde art arda 3 deprem yaşandığı, bunlardan ikisinin hafif, birinin şiddetli olduğu ve artçı sarsıntıların devam ettiği bilgisi iletiliyor.
Arşiv kayıtlarında Adıyaman Besni ve Malatya'da 4 kez şiddetli deprem olduğu ve herhangi bir hasar olmadığı bilgisi de yazışmalarda anlatılıyor.