Diyanet İşleri Başkanlığı'nca Mevlid-i Nebi Haftası dolayısıyla Osmanlı Arşivi Külliyesi Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Peygamberimiz ve Gençlik" konulu Uluslararası Mevlid-i Nebi Sempozyumu'na telekonferansla katılan Erbaş, sempozyumun hayırlı sonuçlara vesile olması temennisinde bulunarak, emeği geçenlere teşekkür etti.
Gençliğin insanın, kendisini, evreni ve yaratıcıyı anlamlandırma, eşya ve hadiseleri yorumlama sürecinde yaşadığı hareketli ve fırtınalı bir dönem olduğuna işaret eden Erbaş, çevreyle iletişim kurma sürecinden, kimlik inşasına ilk adımların atıldığı ve hayatın en dinamik dönemi olan gençlik devresinin aynı zamanda ömür sermayesinin en önemli ve verimli kazanımı olduğunu vurguladı.
"Gençler, insanlığın aydınlık geleceğinin öncü kadrosu olacaktır"
Prof. Dr. Erbaş, Hazreti Peygamber'in hesap gününde, arşın gölgesinde toplanacak yedi sınıf kimseden birinin, "neşe ve huzuru Rabbine ibadette arayan, O'na kulluk ederek tertemiz bir hayat içinde büyüyen genç", olduğunu haber vermesinin İslam'ın kulluğun zirve boyutta yaşandığı gençlik dönemine hangi perspektiften baktığına dair önemli bir referans olduğunu belirtti.
Yaşanılan dünyada gençliğe bakışa egemen olan düşüncede sorun merkezli bir yaklaşımın öne çıktığını ifade eden Erbaş, "Nitekim gençlik çağının en önemli vasfı olan heyecan ve aksiyon, eğer iyilik, adalet, hak-hakikat mecrasına yönlendirilirse coşkun bir rahmete dönüşecektir. Adeta gençlik çağı ile özdeş olarak algılanan itiraz duygusu, esasında kötülüğe, haksızlığa ve günaha karşı konumlandırılırsa gençler, insanlığın aydınlık geleceğinin öncü kadrosu olacaktır.
Dolayısıyla yapılması gereken öncelikle her insanın bir alem, her varlığın bir ayet olduğu bilinciyle hareket ederek onları anlamak ve değer vermektir. Nebevi bir metot ile yaklaşarak, yargılamadan, dikte etmeden, onlarla dost olmak, vakit geçirmek, hayatı paylaşmak, yetki ve sorumluluk vermek ve en önemlisi onlara ufuk açmak, asil bir duruşa ve aksiyona sahip olmayı genç olmanın alameti farikası olarak kabul eden bir anlayışı yerleştirmektir. Biliyoruz ki İslam'ın hakikatleri ile gençliğin heyecanı buluşursa dünya değişecektir." diye konuştu.
Erbaş, Hazreti Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de, putların anlamsızlığını mantıkla ortaya koyarak inkarcıları susturan, fani olanın peşinden gitmeyi zalime boyun eğmeyi reddeden ve tevhidi duruşun genç örneği Hazreti İbrahim'i, iffetini ve inancını hayatından üstün tutan bir genç olarak Hazreti Yusuf'u, adalet ve merhamet yolunda imkanlarını ve statülerini feda etme pahasına hak-hakikat mücadelesinden vazgeçmeyen Ashab-ı Kehf gençlerini kıyamete kadar yeryüzünün gençlerine örnek gösterdiğini aktardı.
"Gençliğin en büyük örneği Peygamber efendimizdir"
"Elbette kıyamete kadar gençliğin en büyük örneği Mekke'de herkesin takdir ettiği ve 'emin' sıfatıyla zikrettiği bir genç olan Peygamber Efendimizdir." diyen Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nitekim İslam'ı tebliğe başladığında ve Mekke'nin zor zamanlarında, O'nun çağrısına katılanların çoğu yine gençler olmuştur. Buna göre, enfüsi boyutta kendini arama, düşünce ve aksiyon planında bağlanma, aidiyet açısından demir atacağı limanı tayin etme gayretindeki genç için deniz feneri mesafesindeki en önemli merkez, Kur'an-ı Kerim'in; 'Andolsun, Allah'ın Resulü'nde sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır' şeklinde tebcil ettiği Resul-i Ekrem'dir.
Bu bağlamda, güzel ahlakın en büyük timsali Peygamber efendimiz, iyiyi, güzeli, hakkı, hakikati göstererek gençlere rehberlik etmiş, onların heyecanını iman ve güzel ahlakla insanlığa hizmete yöneltmiştir. O, gençlerle güven, sevgi, saygı ve samimiyete dayalı bir iletişimi esas almış ve onların kendilerini gerçekleştirmelerine vesile olmuştur.
Nitekim henüz 20 yaşında iken Hilfü'l-Fudul cemiyetine katılarak Mekke'nin emniyetinin sağlanmasına katkı sunup haksızlığa karşı olduğunu deklare eden Peygamberimiz, genç yaşta dünya ve ukba saadetinin biricik vesilesi İslam'la şereflenen birçok sahabiyle Mekke'den yeryüzünü kuşatan ideal bir hayat ve medeniyet inşa etmiştir. Gençlerle kol kola hareket ederek onların gönül ve zihin dünyalarına rehberlik eden Peygamber efendimiz, hayatın içinde onlara önemli sorumluluklar vermiştir."
Prof. Dr. Erbaş, "inanç, teslimiyet ve kahramanlığın sonraki nesillerin belleğindeki mümtaz hatırası Hazreti Ali", "anlam dünyasını aydınlatan vahyin katipleri arasında yer alan, Tebük Seferi'nin sancaktarı, Hazreti Ebu Bekir döneminde Kur'an-ı Kerim'i cem eden komisyonun başkanı Zeyd b. Sabit", "Hz. Peygamber tarafından Medine'ye öğretmen olarak gönderilen Mus'ab b. Umeyr", "Yemen'in dini hayatını şekillendiren ve olaylara yaklaşım tarzıyla içtihadın usulünü ortaya koyan Muaz b. Cebel, Habeşistan'a İslam'ın mührünü vuran Cafer b. Ebi Talib" ve "Hz. Peygamberin Suriye'ye sevk ettiği orduya komutan olarak tayin ettiği Üsame b. Zeyd"i zikre değer genç sahabiler olarak sıraladı.
"Terör örgütleri gençliğin saf duygularını istismar etmektedir"
Hz. Peygamber'in eğitimiyle yetişen Ashab-ı Suffa, Ebu Hureyre, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Mes'ud, Enes b. Malik, Zeyd b. Harise, Zübeyr b. Avvam, Sa'd b. Ebi Vakkas gibi gençlik çağını mutluluk asrına dönüştüren seçkin gençlerin İslam medeniyetinin iman, bilgi, hikmet, marifet ve ahlakla neşvünema bulmasında önemli görevler ifa ettiklerini belirten Erbaş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bugünkü gelinen noktada, toplumsal hayatı tüm veçheleriyle etkisi altına alan bireysellik, dünyevileşme, sanal yaşam, popüler kültür gençliği her taraftan kuşatmıştır. Ne yazık ki son iki asırdır, bir yanda tüketim ve gösteriş sektörü diğer tarafta tefrika ve anarşi üreten terör örgütleri, gençliğin saf duygularını istismar etmekte, derin hesapların, çıkar tutkularının ve kirli planların, masum kurbanları olarak gençleri seçmektedir. Bunun için, gencin ruhunun derinliklerinden gelen inanma ihtiyacı, sahih bilgi ve doğru bir yaklaşım ile karşılanmalıdır.
Aksi halde, farklı arayışlar, paradokslar, bunalımlar, batıl akımlar, sapkın yönelişler ya da gerçeklerden kaçış ve boş vermişlik gündeme gelecektir. Dolayısıyla güzel ahlak, ideal, sorumluluk ve aksiyon sahibi, haksızlığa razı olmayan, mazlumdan ve doğrudan yana tavır alan bir gençlik için Peygamber Efendimizin örnekliğini en güzel şekilde ortaya koymak ve yaşayarak göstermek zorundayız.
Kategorize etmeden, kırmadan, incitmeden, küçük düşürmeden onlara hayat kılavuzluğu yapan, anlam arayışlarına rehberlik eden ideal bir yaklaşımı benimsemek, nebevi miras olarak bizlerin omuzlarına yüklenmiş, ihmale gelmeyecek önemli bir sorumluluktur."
Kaynak: AA