Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan Diyarbakır annelerinin partinin il binası önündeki oturma eylemi 3 Eylül'de başladı.
Ne olumsuz hava koşulları ne de terör destekçilerinin algı operasyonları, onları yollarından geri çevirdi.
Hacire annenin mücadelesi örnek oldu
Oğlunu teröre kurban vermemek için başlattığı oturma eylemi sonuç veren anne Hacire Akar, kararlı mücadelesiyle 24 Ağustos'ta oğluna kavuştu. Hacire annenin oğlu için gösterdiği mücadele, benzer acıyı yaşayan, yüreği evladına duyduğu özlemle yanan diğer annelere de örnek oldu.
59 gündür eylemde olan aileler, çocuklarını almadan gitmemekte kararlı.
Akar'ın mücadelesini örnek alan Fevziye Çetinkaya, Remziye Akkoyun ve Ayşegül Biçer'in 3 Eylül'de başlattığı oturma eylemi birçok annenin katılımıyla büyüyor.
"Evlatlarımızın ölüsü ya da dirisini almadan oradan kalmayacağız"
Diyarbakır'da 17 yaşında dağa kaçırılan oğlu için oturma eylemine katılan Ayşegül Biçer, TRT Haber'e yaptığı açıklamada, 14 yaşında evlendiğini ve 15 yaşında anne olduğunu söyledi. Biçer, gücünün yettiği yere kadar oğlu için her türlü imkanı sağlamaya çalıştığını anlattı. Biçer, "19 Kasım 2018 gelen bir telefonda oğlumun YPG'li teröristlerle birlikte olduğu söylendi bana. Benden destek beklediklerini söylediler. Kendisine verilen bir kod isim olduğunu söylediler ben çok yalvardım, kim size fetva çıkardı, kardeş kardeşi vursun diye dağa çıkarıyorsunuz çocuklarımızı kim size zulmetti, neye karşı kime karşı savaşmaya gidiyorsunuz. Söyleyin haklı bir dava ise hepimiz gelelim sadece çocuklarımız değil ki hepimiz hangi yol olduğunu biliyoruz. Bir mücadele başlattım, bu mücadeleyi bırakmayacağım. Birçok kez tehdit edildim. Ama tehditlere boyun eğmeyeceğim. Evlatlarımızın ölüsü ya da dirisini almadan oradan kalmayacağız." ifadelerini kullandı.
Acılı anne sözlerini şöyle sürdürdü;
"2 kız çocugum da devletin koruması altındalar. Allah devleti başımızdan eksik etmesin. Oğlum, devletimiz o kadar güzel bir devlet ki gel dalgalanan sancağının altında yaşa, ihanet etme yanlış yoldasın. Kürtlük adını kullanarak bir dava başlattılar. Kesinlikle Mecliste bizi savunuyorlarmış. Devletim beni yeterince savunuyor, haklarımı veriyor. Bir zahmet istifa etsinler. Başka anaların yüreği yanmasın.
Ben her sabah kalkıp bir umutla HDP il binasının kapısına geliyorsam benim o umudum var. O umudu kırmalarına izin vermeyeceğim. Allah razı olsun, devletim kırsal alanlarda gereğini yapıyor ben de şehir içinde gerekeni yapacağım sonuna kadar. Çünkü içim yanıyor. Benim çocuğım onların binasından oraya gitti. Ben oğlumu asker edecektim, damat edecektim. Benim umudumu kıranların bir çok umudunu kırmaya geldim."
Toplumun her kesiminden destek geldi
Başta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk olmak üzere, şehit aileleri, siyasetçiler, sanatçılar, gazeteciler, yazarlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, toplumun her kesiminden vatandaşlar aileleri ziyaret ederek, acılarını paylaştı, desteklerini bildirdi.
Kaynak: TRT Haber