Teknolojinin hızla gelişmesi, sosyal medya mecraları için bir dönüm noktası oldu. Erişimi gittikçe kolaylaşan sosyal medya platformlarının kullanıcı sayıları her geçen gün artıyor.
Ortaya çıkan tablo ise bu gelişmelerin özellikle henüz çocuk olarak kabul edilen yaş aralığını olumsuz etkileyebildiğini gözler önüne seriyor. Facebook, Instagram ve Twitter başta olmak üzere sosyal medya platformlarında ‘Arkadaşlık’ grupları gibi kurulan sayfalar, ciddi tehlikeleri beraberinde getiriyor.
Psikiyatrist Prof. Dr. Bengi Semerci ve İletişim Uzmanı Nurhan Demirel, süreci, mevcut durumu ve yapılması gerekenleri TRT Haber’e değerlendirdi.
Belli bir yaşa kadar hiç olmamalı
Psikiyatrist Prof. Dr. Bengi Semerci, sosyal medya mecralarının da diğer internet platformları gibi çocuklar için çeşitli tehlikelerin mevcut olduğu bir alan olduğuna dikkat çekti.
Çocukların sosyal medya kullanımlarının belli yaşlarda hiç olmaması gerektiğini söyleyen Semerci, “Belli yaşlarda ise ancak ailenin denetimi ve tüm şifreleri bilmesi ile olmalıdır. Aileler çocuklarıyla hangi sosyal medyaları kullanabilecekleri, neleri paylaşabilecekleri ve kuralları mutlaka önceden konuşmalı. Ve bu koyulan kurallara uyup uymadıklarını da denetlemeli” şeklinde konuştu.
Neler paylaştıkları kadar, çocuklarla paylaşılanlar da önemli
Sosyal mecralarda, 11-16 yaş aralığını hedefleyen ve ‘arkadaşlık’ maskesinin ardına saklanarak kurulan gruplarla ilgili de görüşünü paylaşan Prof. Dr. Semerci, şöyle devam etti:
“Tek sorun bu gruplar değil. Gruplar olmasa da çocuğun sanal ortam paylaşımları risk taşır ve kontrol edilmelidir. Neler paylaştıkları kadar nelerle karşılaştıkları, yani onlarla paylaşılanlar da önemli. Bu tür gruplar olmadan da sanal ortamda çocuklar çeşitli şekilde kandırılabiliyor ve maalesef farklı kimliği olan kişiler tarafından çeşitli amaçlarla kullanılabiliyor.”
Çocuklar durumu aileleriyle paylaşmaktan kaçınıyor
Prof. Dr. Semerci, çocuklar için en büyük risklerden birinin ‘sanal ortamda zorbalık’ olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
“Çocuklar sanal zorbalık konusunda da bilgilendirilmeli. Çünkü hem sanal zorbalıkla hem de çocukların tehdit yolu ile çeşitli amaçlarla kullanılması gibi durumlar söz konusu oluyor. Bu tarz yaşanmışlıkların çocuk tarafından aile ile paylaşımı oldukça zor. Ancak ailesi ile iyi iletişimi olan, ailesinin onun yanında olacağını ve destekleyeceğini bilen çocuklar zorluklarla karşılaştığı zaman aileleri ile sıkıntılarını paylaşırlar.
Zaten kuralları belirlenmiş, yaş sınırına göre aile tarafından denetimli ve bilgilendirilmiş çocuklar bu tür paylaşımlarda bulunmaz. Ayrıca çocuk paylaşmasa bile aile eğer çocuğu ile iyi ilişki kurmuş, kuralları ve denetimi düzgün yapmışsa sorunlar oldukça azalır.”
Semerci ayrıca, sosyal medya platformlarındaki yaş sınırına dikkat çekerek, “Hesap açabilmek için o yaş sınırlarına uygun olmak gerekiyor. Bu sınırlara uygunluğu denetlemek de ailelerin görevi. Platformların kısıtlanması, yasaklanması, sansürlenmesi bu tür sorunları çözmez. Çözüm eğitim ve denetim olmalı” dedi.
Milyonlarca çocuk yeterince önlemin olmadığı bir ağın içinde
Sosyal Medya ve İletişim Uzmanı Nurhan Demirel ise sosyal ağlardaki temel problemi ‘Bu platformların çocuklar için uygun olmaması’ olarak niteledi.
Uygunsuz paylaşım içeriklerinin, ilişki ve arkadaşlık grupları aracılığıyla bu mecralarda kolay ulaşılabilen bir yapıya büründüğünü anlatan Demirel, “Sosyal ağlarda çocuk kullanıcı sayısı milyonlarla ifade ediliyor ve sosyal ağ siteleri bu konuda kayda değer önlemler almıyor. Böyle bir durumda iş ailelere düşüyor. Sosyal ağ sitelerinin özellikle Twitter, Instagram ve Facebook'un yaygın kullanıldığına aldanıp, çocuklarını bu platformlarda yalnız bırakmasınlar” dedi.
Şikayetler işleme konmuyor
Demirel, “Sosyal medya devlerinin bu konuda yeterince önlem aldığına inanıyor musunuz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Kesinlikle inanmıyorum. Özellikle Instagram konusunda çok fazla şikayet alıyoruz. Tehdit, şantaj, hakaret ve küçük düşürmek gibi siber zorbalık konuları giderek artıyor. Bunu siberzorbalik.org üzerinden tarafımıza ulaşan şikayet sayısının sürekli artmasından anlıyoruz.
Bize gelen şikayetleri hemen işleme koyuyor, ilgili mecra ile iletişime geçiyoruz. Ancak çoğu zaman gerekli eylemi gerçekleştirmediklerine şahit oluyoruz.”