Evinin önünde kaybolduktan sonra ölü bulunan Ecrin Kurnaz'ın üvey babaannesi Hacer Kurnaz'ın küçük çocuğun kaybolduğunu bilmesine rağmen ısrarlı ve kasıtlı bir biçimde kimseye haber vermeyip, kolluk kuvvetlerini de gerçek dışı beyanla yanlış yönlendirdiğine yer verilen iddianamede, Kurnaz hakkında 'ihmali davranışla olası kastla insan öldürme' suçundan 25 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
13 ayrı bilirkişi raporunun da yer aldığı iddianamede, küçük kızın herhangi bir hayvan ve insan müdahalesi olmadan doğal şekilde öldüğü, cesedinin ise yabani hayvanlar tarafından parçalandığına yer verildi.
Vezirköprü ilçe merkezine yaklaşık 32 kilometre uzaklıktaki Alancık Mahallesi'nde 7 Mayıs 2019'da evinin önünden kaybolan ve 20 gün sonra da evine yaklaşık 4 kilometre uzaklıkta bulunan 1,5 yaşındaki Ecrin Kurnaz ile ilgili savcılık soruşturması tamamlandı. 22 Haziran'da gözaltına alınan üvey babaanne Hacer Kurnaz 'ihmali davranışla kasten adam öldürme' suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Üvey baba Deniz Kurnaz ile Hasan Solcan ve Mesut Yiğit ise 'fuhşa teşvik etmek, yaptırmak, aracılık etmek veya yer temin etmek' suçundan tutuklandı. Ecrin Kurnaz’ın üvey amcası Ö.K. ile H.Ö. ise serbest bırakıldı.
Ecrin Kurnaz'ın ölümü ile ile soruşturma sırasında şüphelilerle ilgili delillerine ulaşılan 'fuhşa teşvik' suçu kapsamındaki dosyalar ayrıldı.
Üvey babaanne yargılanacak
Ecrin Kurnaz'ın ölümü olayı ile ilgili 'ihmali davranışla olası kastla insan öldürme' suçundan tutuklu bulunan üvey babaanne Hacer Kurnaz ile ilgili hazırlanan iddianame, Vezirköprü Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. Hacer Kurnaz ifadesinde evin önünde bulunan küçük çocuğu son olarak saat 15.00'te gördüğünü, içeri yemek yapmak için mutfağa gittiğinde yarım saat sonra Ecrin'e seslendiğini, ancak cevap alamaması üzerine evin dışında küçük çocuğu bir süre aradığını, telefonu olmaması nedeniyle de kimseye haber veremediğini söyledi.
Hazırlanan iddianamede Hacer Kurnaz'ın Ecrin'in orada olmadığını 15.30'da fark etmesine rağmen telefonu bulunmadığı için oğlu Özkan Kurnaz'ı arayamadığı halde bu konuda komşularından yardım istemediği, üvey dede Nuri Kurnaz'ın eve geldiği saat 18.00'e kadar kimseye haber vermediği, hatta Nuri Kurnaz'a yemek hazırladıktan sonra küçük çocuğu soran eşine, oğlu Özkan Kurnaz'ın yanında olabileceğini söylemesi nedeniyle etraflı aramaya saat 18.30'a kadar başlamadıkları ve 19.20'ye kadar da jandarmaya ihbarda bulunmadıkları belirtildi.
Yanıltıcı ve çelişkili beyanlar
Nuri Kurnaz'ın 19.23'te jandarmayı aradığı belirtilirken, Hacer Kurnaz'ın saat 15.00'ten itibaren yaklaşık 4 saat kendi başına hareket eden Ecrin Kurnaz'ın arama çalışmalarına başlanmasına engel olduğu ifade edildi. Ayrıca Hacer Kurnaz'ın kolluk kuvvetlerine aile bireylerinin tepkisinden çekindiği için çocuğun nerede olabileceğine dair yanıltıcı ve çelişkili beyanlarda bulunduğu belirtildi. Bu nedenle arama- kurtarma çalışmalarının ilk aşamada sınırlı alanda kaldığı küçük çocuğa hızlı bir şekilde ulaşılmasının mümkün olmadığına dikkat çekildi.
Kurnaz'ın, çocuğun 15.30'dan itibaren kaybolduğunu bilmesine rağmen kolluk birimlerine ilk aşamada Ecrin'in sabah annesi Sevcan ve üvey babası Deniz Kurnaz ile gittiğini ya da Özkan Kurnaz hayvanları aramaya gittiğinde peşinden gittiğini söylediği, öyle olmadığı halde kasıtlı olarak gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğu, eylemsiz kaldığı, kendini sorumluluktan kurtarmak amacıyla yanlış bilgi verip yönlendirdiği belirtildi.
25 yıla kadar hapis cezası isteniyor
İddianamede Hacer Kurnaz'ın yaban hayatının bulunduğu ve küçük bir köy olan olay yerinde Ecrin kaybolduktan sonra ısrarlı ve kasıtlı bir biçimde kimseye haber vermemesi ve kolluk kuvvetlerini yanlış yönlendirmesi nedeniyle 'ihmali davranışla olası kastla insan öldürme' suçundan 25 yıla kadar hapis cezası ile yargılanması talep edildi.
Küçük çocuğun ölümüyle ilgili hazırlanan iddianamede Ecrin Kurnaz'ın nasıl ve neden öldüğünün belirlenmesi için yapılan titiz çalışma da detaylı şekilde yer aldı. Her türlü ihtimalin düşünüldüğü soruşturmada 13 ayrı bilirkişi raporu hazırlandı. Yapılan incelemelerin ardından Ecrin Kurnaz'ın herhangi bir hayvan ve insan müdahalesi olmadan doğal şekilde öldüğü belirlendi.
İncelemede çocuğun ayakkabısının toprak yolun kenarında bulunduğu ve elbiseleri ile kafatası ve kemik parçalarının dere yatağına kadar yaklaşık 100 metrelik mesafeye dağıldığı belirlendi. Kemikler üzerinde yapılan incelemede kafatasında herhangi bir travmatik lezyon bulunmadı.
Kemiklerin mevcut haline belirlenen süre içinde gelmesinin olağandışı olup olmadığının belirlenmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi'nde görevli bir uzman antropolog inceleme yaptı. Küçük çocuğun kemik parçalarının bulunduğu noktaya çürüme hızının tespit edilmesi amacıyla koyun cesetleri bırakıldı. 3 gün arayla numuneler alındı, bir de fotokapan yerleştirildi. Numuneler ve fotoğraflara yapılan incelemede Ecrin'e ait cesedin küçük çocuğun yaşı, iklim ve arazi şartları, hayvan müdahalesi ve çevresel şartlar nedeniyle bulunduğu sürede mevcut çürüme seviyesine gelmesinin bilimsel olarak mümkün olduğu belirlendi.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi'nce hazırlanan raporda da Ecrin'e ait kemikler ve elbiselerde yapılan incelemede 3'üncü bir kişiye ait bir DNA örneği, sperm ve benzeri bir numune bulunmadı. Elbiseler üzerinde bölgesel bir kanama bulunmadığı, genel olarak çürümeye bağlı beden sıvısının bulunduğu, harici bir müdahale ile bölgesel bir kanamanın bulunmadığı, elbiselerde ise hayvan müdahalesi ile uyumlu yırtıklar bulunduğu tespit edildi. Yine uzmanlarca yapılan incelemede kemiklerde ilaç etken maddesine de rastlanmadı.
Fotokapanda çakal görüntüsü yakalandı
Yapılan incelemede küçük çocuğun kemiklerinde diş izleri bulunduğu, iki kemik parçasında ise kurt, çakal ya da köpek türüne ait hayvan DNA'sına rastlandığı belirlendi. Olay yerine yerleştirilen fotokapanlarda ise çakal görüntülerinin yakalandığı ifade edildi.
Giysileri incelendi
Küçük çocuğun cesedinin başka bir yerden, bulunduğu yere taşınıp taşınmadığının belirlenmesi amacıyla ise elbiselerinden polen ve toprak numuneleri alındı. Yapılan ilk değerlendirmede çocuğun giysilerinde bulunan bazı polenlerin olay yerindeki bitki türlerine ait olmadığı ortaya çıktı. Yine olay yerinde bulunan bitki türlerine ait polenlerde giysilerde bulunamadı. Bu durumun cesedin taşındığını gösterip göstermediğinin belirlenmesi için Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü'nden bilirkişi inceleme yaptı. Yapılan araştırmada polenlerin olgunlaşma sürelerindeki farklılık, polenlerin rüzgar, sular, kuşlar ve diğer hayvanlarla taşınması ve polenlerinin dağılımının böcekler vasıtasıyla gerçekleşmesi gibi faktörlerin neden olabileceği belirtilerek bu durumun cesedin olay yerinden taşındığı anlamına gelmeyeceği belirtildi.