TTKD Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü'nün, kimyasal ve sanayi atıklar ile aşırı su alımı, gölü besleyen kaynakların engellenmesi gibi nedenlerden dolayı hızla kirlendiğini ve su kaybı yaşadığını söyledi.
Özellikle elma bahçeleri başta olmak üzere tarım arazilerinde kullanılan kimyasal atıkların göle ulaşıp, ciddi kirlilik yaşanmasına neden olduğunu belirten Dr. Kesici, bu sebeple de son günlerde gölde köpürmeler görülmeye başlandığını aktardı.
Su seviyesi Ağustos'ta 6 metreye düştü
En son ağustos ayında gölün birçok noktasında ölçümler yapan Dr. Kesici, 520 kilometrekare olan göl yüzeyinin, geçen yılki ölçümlerde ortalama 84 kilometrekare kayıpla 436 kilometrekareye, su seviyesinin de ortalama 16 metreden 6 metreye düştüğünü belirledi.
Ağustos ayında yeni bir ölçüm daha yapan Dr. Kesici, göl yüzeyindeki kaybın 100 kilometrekareye yaklaştığını ifade etti.
Eylül ve ekim ayları için tarımsal sulama dönemi olması nedeniyle vahşi tarımsal sulamaya karşı uyarılarda bulunan Dr. Kesici, yoğun tarımsal sulama dönemi sonrasında kasım ayında yeni ölçümler gerçekleştirdi.
Dr. Kesici, bu ölçümlerde ise göl yüzeyindeki kaybın 110 kilometrekareye yükseldiğini ve göl yüzeyinin 410 kilometrekareye kadar düştüğünü açıkladı. Dr. Kesici, göldeki ortalama su seviyesinin ise 4 metrenin altına indiğini dile getirdi.
Hoyran kesimindeki azalma yüzde 60
Dr. Erol Kesici, bilhassa gölün kot açısından yüksek seviyede olan Senirkent, Yalvaç ve Gelendost kısımlarını içeren Hoyran olarak adlandırılan kesiminde, gölün jeolojik kotundan kaynaklanan azalma seviyesinin yüzde 60'a ulaştığına dikkat çekti.
Eğirdir Gölü'nün şekil olarak yer fıstığına benzediği ve iki boğumdan oluştuğunu söyleyen Dr. Kesici, göldeki kurumanın Hoyran olarak bilinen kuzey bölgelerinde özellikle gözle görülür biçimde kendini gösterdiğini açıkladı.
Kıyı genişliği 1,2 kilometreye geriledi
Su kaybı ve kurumanın en etkili gözlemlendiği yerlerden birinin de gölün en dar noktası olan Kemer Boğazı mevkii olduğunu aktaran Dr. Kesici, “Eğirdir Gölü'nün Hoyran çanağı ve Eğirdir çanağı arasındaki, gölün en dar kısmı olan Kemer Boğazı önceki yıllarda 1.8 kilometre genişliğinde iken, gölün en fazla koyu kuruması (göl yüzeyinin daralması) ve su seviyesi azalan kısmında karşıdan karşıya yüzmeden araçsız geçmek mümkün oldu. Ancak bataklık nedeniyle tehlikeli iki kıyı genişliği 1.2 kilometreye kadar geriledi" dedi.
“Kuruma devam ederse göl ikiye bölünebilir”
Gelendost- Yenice ile Senirkent- Akkeçili arasındaki Kemer Boğazı'nın kurumasıyla kamışlık, sazlık istilasına uğradığına da dikkat çeken Dr. Kesici, kuruma devam ederse gölün bu noktadan ikiye bölünme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı.
Kesici, “1.2 kilometreye düşen alanda doğudan batıya teknelerin geçmesi adeta imkansızlaştı. Buralarda su seviyesinin yer yer 1 metrenin altına düşmesi ve alanın aşırı sazlıkla kaplanması nedeniyle balçık ve bataklık alanlar giderek arttı. Önlem alınmadığı takdirde Eğirdir Gölü, Kemer Boğazı'ndan ikiye bölünecek ve iki ayrı göle dönüşecek " diye konuştu.