Kadın akademisyenler, sanatçılar ve iş kadınları, Emine Erdoğan'ın Tarabya'daki Huber Köşkü'nde verdiği iftar yemeğinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, iftar davetindeki konuşmasına, "Sonlarına yaklaştığımız Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyorum. Şairin deyimiyle, Ramazan bir ruh şölenidir. Tabiat üstü bir ziyafet, bir gök sofrasıdır." diyerek başladı.
Bu kutlu ayda, maddi hazlardan sıyrılarak manevi hazlara yönelindiğini belirten Emine Erdoğan, ruhların derinleşip arındığını, iyilik duygusunun kanatlandığını ifade etti.
Emine Erdoğan, ülkenin çok kıymetli akademisyenleri, iş kadınları, yazar ve sanatçılarıyla bir arada olmaktan büyük memnuniyet duyduğunun altını çizerek, "Sizler, Türkiye'nin fikir ve ruh mimarlarısınız. Bilime, ekonomiye, sanata kattıklarınız bu toprakların en kıymetli mahsulü." değerlendirmesinde bulundu.
Şair Erdem Bayazıt'ın, "Kadınlar bilirim ülkeme ait. Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak." sözlerini anımsatan Emine Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz de kadınlar biliyoruz zekaları, sezgileri, alın teri ve hisleriyle tüm toplumu aydınlatan, geleceğe ışık tutan. Anadolu'nun, Mezopotamya'nın, güzel İstanbul'un kadınlarını biliyoruz. Toplumların yeniden inşasında, ortak değerlerin yüceltilmesinde başrolün kadınlara düştüğüne inanıyorum. Bu nedenle kadınlarımızın karar mekanizmalarında etkin şekilde yer alması, son derece önemli.
Nüfusumuzun yarısını oluşturan kadın oranı, ne yazık ki yönetim mekanizmalarındaki kadın sayısıyla orantılı değil. Bu dengeyi sağlamak için hükümetimiz var gücüyle çalışıyor. Şunu samimiyetle ifade etmek isterim ki Ankara'da, kadınların toplumsal hayatta hak ettiği yeri alması konusunun her daim savunuculuğunu yapan bir siyasi irade var. Öyle sanıyorum ki Türkiye tarihinin en reformist iktidarıyla karşı karşıyayız."
"Kız çocuklarının okullaşma oranı, erkeklerle eşitlendi"
Emine Erdoğan, üstelik yerleşik kalıplarla mücadele etmenin hiç de kolay olmadığının herkesçe çok iyi bilindiğini vurguladı.
Toplumsal kabullerin, alışkanlıkların, cinsiyet adaletinin önünde engel teşkil ettiğinin altını çizen Emine Erdoğan, buna rağmen bugüne kadar devrim niteliğinde adımlar atıldığını söyledi.
Emine Erdoğan, "Haydi Kızlar Okula" projesini yaptıkları dönemde, aileleri tek tek ikna ettiklerine dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:
"Özellikle Güneydoğu'da kız çocuklarının eğitim alması adına yerleşik kalıpları yıkmak için çok mücadele ettik. Nihayetinde, temel eğitimde kız çocuklarının okullaşma oranı, erkeklerle eşitlendi çok şükür. Bundan sonra da önümüzde uzun bir yolculuk var. Yeni bir bakış açısı, yeni bir felsefeyle yolumuza devam edeceğiz inşallah.
Eğitimin kalitesini artırmak, değişen ihtiyaçları gözetmek durumundayız. Bilim, teknoloji, matematik, mühendislik gibi alanlarda kızlarımızın yer alması, gelecekte iş gücüne katılımlarının sağlanması adına son derece önemli. Tüm bunları yaparken, kadınların özel sorumluluklarını, toplumsal hayatta yer almanın önünde bir engel olmaktan çıkaracak ihtiyaçları belirlemeliyiz."
"Akademisyenlerimize, sanatçılarımıza büyük görevler düşüyor"
Doğum ve süt izni, yarı zamanlı çalışma hakkı düzenlemelerinin hükümetin bu alanda yaptığı önemli çalışmalar olduğuna işaret eden Emine Erdoğan, "Bir insanın yetişmesi için gerekli şartların tesisi, tüm ilerleme kriterlerinin üstünde bir konudur." dedi.
Emine Erdoğan, bazen gelişmişlik parametrelerinin çocuk, kadın, aile gibi hayatın ana unsurlarını gölgede bırakacak düzeyde itibar gördüğünü vurguladı.
Çocuğa, insana nitelikli bir yatırım yapılmayan bir dünyada, başka alanlarda ilerlemenin zaten mümkün olmadığını belirten Emine Erdoğan, "İşte bu nedenle babalara, çocukların yetişme sürecindeki rollerini yeniden hatırlatacak, kadınlarımızı ev-iş hayatı ikileminden kurtaracak bir düzeni tesis etmeliyiz. Tüm bunları hep birlikte başaracağız." değerlendirmesinde bulundu.
Emine Erdoğan, sivil toplumun, akademinin, iş dünyasının, sanatçının parçası olmadığı bir toplumsal hareketin bir yönüyle eksik olduğunun altını çizerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Edebiyattan, müzikten, sanatın inceliklerinden beslenmeyen bir gelecek, ruhsuzdur. Kuracağımız toplumsal düzen, sadece rakamlarla ifade edilen değil, toplumun ruh zenginliğini ortaya çıkaran bir yapı olmalıdır. Bu bağlamda akademisyenlerimize, sanatçılarımıza, bilim insanlarımıza büyük görevler düşüyor.
Mesleki donanımlarını, kadın olmanın getirdiği özgün bakışla birleştirince inanıyorum ki çok daha nitelikli bir toplum haline geleceğiz. Son 16 yıldır ülkemiz çok büyük engellere rağmen her açıdan büyüdü, gelişti. Şimdi Türkiye'nin yeniden inşa sürecinde, ince işçilik dönemine girildiğini düşünüyorum. 2023'e kadar bu gelişim sürecini daha rafine bir noktaya taşımak için ortak kararlılık şarttır."
"Türkiye'yi bir üst lige taşıyalım"
Bu toplumun ruh köklerini açığa çıkarmanın, coğrafi, ekonomik, beşeri potansiyelini değerlendirmenin herkesin çabasıyla mümkün olduğunu söyleyen Emine Erdoğan, salonda bulunan kadınlara "Bu noktada desteklerinizi esirgemeyeceğinizi biliyorum." şeklinde seslendi.
Emine Erdoğan, eğitimden sağlığa, çevreden sanata pek çok alanda yapmak istedikleri projelerin bulunduğunu kaydetti.
Aktif şekilde yürüttükleri "Sıfır Atık" projesi konusunda da destek beklediğini vurgulayan Emine Erdoğan, "Çevre hepimizin ortak yaşam alanıdır. Atıkların kaynağında ayrıştırılarak çevreye zararının minimize edilmesi ilkesiyle yürütülen proje, döngüsel ekonomiye de bir katkıdır. Evlerden, fabrikalardan başlayıp, belediyelere uzanan atık yönetimi meselesi, inşallah bu projeyle çözülecektir." dedi.
Emine Erdoğan, Türkiye'nin böylesine geniş çaplı ve köklü bir kalkınma ivmesini yakın zamanda bir daha kolay kolay yakalayamayacağını belirtti.
"Bu fırsatı birlikte değerlendirip, yol kazalarını birlikte tamir ederek Türkiye'yi bir üst lige taşıyalım." diyen Emine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Atıl, durağan bir devlet ve bürokrasi yapısı artık tarihe karıştı. Şu anda toplumdan gelecek her türlü sese kulak veren bir devlet aklı var. Sanattan akademiye, iş dünyasından eğitim camiasına üretilecek tüm projelerin karşılık bulacağı bir iklim var. Yapacağımız iş birliği hem kadın dayanışmasının hayata yansıması hem de ülkemize, insanlığa yapacağımız katkı adına umut olacaktır.
Bu topraklara atacağımız fikri, zihni tüm tohumlar filiz verip, varlığımız dev bir çınara dönüştüğünde, insanlığın onun altında gölgelendiğini bilmek, ne güzel bir duygu."
Katılımcılar
İftara davetine katılan isimler arasında medya ve sanat dünyasından Ajda Pekkan, Anjelika Akbar, Demet Şener, Hülya Koçyiğit, Melahat Gülses, Balçiçek İlter, Pelin Çift, Fatma Barbarosoğlu, Leyla İpekçi, Müge Anlı yer aldı.
Değişik üniversitelerden ve farklı akademik disiplinlere mensup akademisyenler arasında Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Prof. Dr. Sevil Atasoy, Prof. Dr. Huriye Martı, Prof. Dr. Gülper Refiğ, Prof. Dr. Hülya Tezcan, Prof. Dr. Ümit Meriç, Prof. Dr. Rümeysa Kazancıoğlu, Prof. Dr. Erinşah Arıcan, Prof. Dr. Neşe Kavak, Prof. Dr. Gülden Omurtag, Prof. Dr. Yeşim Erbil bulundu.
Ayrıca iş dünyasından Arzuhan Doğan Yalçındağ, Ebru Özdemir, Hediye Güral Gül, Kezban Hatemi, Leyla Alaton, Lale Cander, Nilüfer Bulut, Mutlu Alkan, Nurten Sancak, Pelin Akın, Özlem Nebati, Reyhan Kalyoncu, Semahat Arsel, Şehminur Aydın gibi isimler de iftar programında yer aldı.
Kaynak: AA