Müftüoğlu, sözcülük makamına gelmesinin ardından düzenlediği ilk basın toplantısına, İstanbul'da yaşanan terör saldırısında hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunarak başladı.
Halep'ten sivillerin tahliye edilmesi sürecinde nasıl bir yol haritası izleneceği şeklindeki soruya yanıt veren Müftüoğlu, tahliye başlar başlamaz ilk konvoyun silahlı saldırıya uğradığı haberlerinin geldiğine dikkati çekerek, "Bu, üzüntü verici, endişe verici bir gelişme." dedi.
Türkiye'nin, Halep'teki kırılgan durumu ilk yaptığı açıklamalarda da dile getirdiğini belirten Müftüoğlu, "Dün sabah gerçekleşmesi gereken tahliyeler maalesef sahadaki birtakım unsurların bunu engellemeleri sebebiyle gerçekleşmemişti." diye konuştu.
"Bizim bu konuda herhangi bir sıkıntımız yok, herhangi bir altyapı eksikliğimiz yok ama niyet, istek ve arzumuz bu insanların kendi ülkelerinde, kendi vatanlarında kalması yönündedir." dedi.
"El Bab, arkasından da Münbiç Türkiye'nin hedefidir"
Müftüoğlu, Suriye'de DEAŞ'tan temizlenen alanlarda siviller için kamp kurulup kurulmayacağına ilişkin soruya, Fırat Kalkanı Operasyonu'nun öncelikle DEAŞ'a karşı yürütüldüğünü hatırlatarak, bugüne kadar DEAŞ'tan temizlenen kısımda siviller için bir alan oluşturulup oluşturulmayacağı konusunda bilgisinin olmadığını kaydetti.
Halep'te ateşkes ve tahliye konularında İran'ın öne sürdüğü şartlara ilişkin haberleri de değerlendiren Müftüoğlu, "Koşullara bağlamamak gerekir, her durumu ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Bizim şu anda değerlendirdiğimiz, Halep'teki sivillerin sağ salim tahliyesidir." diye konuştu.
"YPG Münbiç'i boşaltana kadar takipteyiz"
Münbiç'e giden Türk ve Amerikalı uzmanlardan oluşan heyetin bir rapor hazırlayacağını belirten Müftüoğlu, "Biz kendi kaynaklarımızdan YPG'lilerin Münbiç'i boşalttıklarının kesin olarak teyidini almadığımız müddetçe bu konuyu takip etmeyi sürdüreceğiz." diye konuştu.
Müftüoğlu, Türkiye'nin PYD'nin uzantısı SDG'yi kabul etmediğinin hatırlatılması ve "Eğer tekrar SDG unsurları denilirse Türkiye'nin bu konuda tutumunun ne olacağının" sorulması üzerine PYD, YPG ya da hangi isim altında olursa olsun bunun kabul edilemeyeceğini söyledi. ABD'nin de bu tutumu çok iyi bildiğini belirten Müftüoğlu, bu noktada herhangi bir tereddüt olacağını düşünmediklerini vurguladı.
"Türkiye kurtarıcı şeklinde görülüyor"
Sözcü Müftüoğlu, Halep'te ateşkesin yoğun diplomasi trafiğine rağmen başarıya ulaşamamasının, ortamın çok kırılgan olmasından ve birçok aktörün bulunduğu bir ortamda değişik faktörlerin her gelişmeyi etkilemesinden kaynaklandığını söyledi.
Bakan Mevlüt Çavuşoğlu'nun İranlı mevkidaşıyla son 2 günde 4 kez görüşmesi ve bunun yanı sıra İran komutasındaki Şii milislerin saldırı iddialarının hatırlatılması üzerine Müftüoğlu, İranlı milislerin saldırısı iddialarının teyide muhtaç bilgiler olduğunu ve saldırının sorumlusuna ilişkin bir şey söylemenin mümkün olmadığını söyledi. Müftüoğlu, olayların çok hızlı geliştiğine ve bir belirsizliğin söz konusu olduğuna işaret ederek, "İran önemli bir aktör tabii ki her zaman için. Yalnız dün geceki tahliye anlaşmasının Erdoğan-Putin görüşmesinin ardından yeniden gündeme geldiği gerçeğini göz ardı etmememiz gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"Telafer’de süreci takip ediyoruz"
Müftüoğlu, Bakan Çavuşoğlu'nun dün Telafer'de yaşanan tehditlere yönelik açıklamalarının hatırlatılması üzerine, Türkiye'nin "bu kentin Şii ve Sünni Türkmenlerin ortak şehri olduğu ve bu nedenle şehri ortak bir kuvvetin kurtarması" yönündeki telkinlerinin, Irak hükümeti ve koalisyon güçleri tarafından dikkate alındığını ifade etti. Süreci takip ettiklerini dile getiren Müftüoğlu, bu anlayış dışında herhangi bir gelişmeye sıcak bakmayacaklarını ve buna müsaade etmeyeceklerini belirtti.
Sözcü Müftüoğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Yunanistan'a kaçan 8 askerin durumuna ilişkin de bilgi verdi. Bu askerlerin tamamının temyiz sürecinin devam ettiğini hatırlatan Müftüoğlu, bu aşamaların bir an önce tamamlanması ve 8 darbecinin gecikmeksizin iadesi konusunda Türkiye'nin beklentisinin sürdüğünü kaydetti. ?
27 Aralık'taki Üçlü Toplantı
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Halep için yürüttüğü yoğun diplomasi trafiğine dikkati çeken Müftüoğlu, 27 Aralık'ta Moskova'da düzenlenecek Türkiye, Rusya ve İran'ın katılacağı üçlü toplantıya ne düzeyde katılım olacağının henüz netleşmediğini söyledi. Müftüoğlu, "Böyle bir toplantının gerçekleştirilecek olması önemli. Biz bu toplantının ve bu toplantının da ötesinde Suriye'de bir an önce siyasi bir çözüme ulaşılmasının önemini her zaman vurguladık. Şu an için en önemli konu Halep'teki insanlık dramının son bulmasıdır." dedi.
"AB ile yapıcı ilişkiler için sağduyulu kararlar alınmalı"
Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerine de değinen Hüseyin Müftüoğlu, bugün toplanacak AB zirvesine ilişkin şunları söyledi:
"13 Aralık'ta yapılan AB Genel İşler Konseyi sonuçları çerçevesinde ülkemize ilişkin bir metin kabul edilmesi bekleniyordu, ancak bir üyenin vizyonsuz tutumu nedeniyle ortak bir AB metni üzerinde uzlaşılamadı. Konsey sonuçları yerine başkanlık bildirisi yayımlanmakla yetinildi.