Yenişehir Mahallesi'nde 4 katlı Kiraz Apartmanı'nda yaşayan Celal, eşi Yasemin ile oğulları Ensar Taşhan, 7,7 büyüklüğündeki ilk depremde kendi binaları ve bitişikteki 8 katlı Köker Sitesi'nin enkazı altında kaldı.
Kalorifer peteğinin üzerine düşen duvar parçası ile evin içinde oluşan diğer boşluklara sığınan aile fertleri, arama kurtarma ekiplerinin yürüttüğü çalışma sonucu 138'inci saatte kurtarılabildi.
Tedavileri tamamlanan aileden Celal Taşhan, çok katlı binada kalmaktan korktuğu için ilçede yaşayan anne ve babasının yanında, anne Yasemin ise oğlu Ensar ile kent merkezindeki diğer oğlunun yanında yaşamını sürdürüyor.
Kurtuluşlarının ardından adım attıkları yeni hayata alışmaya çalışan Taşhan ailesi, hafta sonları Türkoğlu ilçesindeki baba ocağında bir araya geliyor.
Enkaz altında geçirdiği zamanı anlatan 6 çocuk babası Celal Taşhan, gece ve gündüzü ayırt edemedikleri için enkazda ne kadar süre kaldıklarını bilemediklerini söyledi.
Enkaz altında eşi ve oğluyla sürekli birbirlerine moral vermeye çalıştıklarını ifade eden Taşhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Enkaz altında 6 gün boyunca hiç ışık yoktu. Sadece eşim ve oğlumla konuşabiliyorduk ama birbirimizi görmemiz mümkün değildi. Hareket edemiyorduk, zaten alanımız da yoktu. Ben 120-130 santimetre uzunluğunda, 50 santimetre yüksekliğinde bir alan içindeydim. Cenabıallah'ın takdiri ilahisi, ne bir su ne yiyecek vardı. Bu şekilde beklemedeydik. Birbirimize sadece teselli veriyorduk. Birbirimizle fazla da konuşmuyorduk, enerji tüketmeyelim diye. Arada yüksek sesle 'Kurtaran yok mu? Yardım edin' diye bağırıyorduk ama bir şey duyulmuyordu."
Göçüğün ardından eliyle kontrol yaptığında kalorifer peteğinin kendisini korumaya aldığını, eşi ve oğlunun da yine petek ve ütü masasının oluşturduğu yaşam üçgenine denk geldiğini aktaran Taşhan, bir ara çok susadığını ve peteği kontrol ettiğini ancak hiç su bulamadığını anlattı.
"İkinci bir yaşam"
Taşhan, kurtulmalarının "ikinci bir yaşam" diye yorumlanmasına işaret ederek, şöyle konuştu:
"Çıktıktan sonra gazeteci bir arkadaşım hastane ziyaretinde, 'Dualarla gelen adam, diye manşet attım' dedi. Toplumda seviliyorduk. İşimiz gereği insanlara yardım ediyorduk. Halkla daha çok ilişkimiz olduğundan çok sevenimiz vardı. Allah razı olsun hepsinden. Dualarını hiç esirgememişler. Mutlu olduk. Hatta acildeki doktorun 'Sanma ki Celal Bey yaşama tutunmanla ailen ile dostların sevindi, dünya alem sevindi. Bize bile bir yaşam kaynağı oluşturdun. Depremzedelere daha çok yardım etme şevkini verdiniz bize' ifadesi hiç kulağımdan gitmez."
Ensar Taşhan da deprem sırasında uyanık olduğunu, sarsıntı başlar başlamaz namaz kılmak için ayakta olan annesine doğru koştuğunu söyledi.
Annesi ile holde karşılaştığını, o sırada babasını holün karşısında gördüğünü ve 'Çökün' diye bağırdığını anlatan Taşhan, "Tam o anda bina çöktü. Enkaz altında ilk annemin toprağın altında sıkışan kolunu çıkardım. Ben sağa sola rahat dönüyordum ama annem dönemiyordu. Gün kavramı yoktu ancak son zamanlara kadar umutluydum. Ama son anlarda umudum yoktu artık." dedi.
Taşhan, enkaz altında olabildiğince hem kendisini hem de ailesini enerji kaybetmemek adına uyutmaya çalıştığını ifade etti.
Enkaz altında çok hareket kabiliyeti olmadığını belirten Taşhan, "Ayaklarım çok üşümüştü, yerden bir taş alıp ütü masasının örtüsünü kesip ayağıma sarmıştım. İlk babama ulaştılar. Babamın kurtulmasına sevindik. Annemle beraber mutluluktan ağlamaya başladık. Daha sonra alanımı açtılar, babamdan sonra beni, ben hastaneye ulaştığımda da annemi çıkarmışlar." diye konuştu.
Yaşanan felaketin ardından su içmenin ne kadar değerli olduğunu anladığını vurgulayan Taşhan, enkaz altında susuzluğunun açlığını bastırdığını, günlerce ne kadar su içeceğinin hayallerini kurduğunu sözlerine ekledi.