Sinop'un Durağan ilçesinde, baraj inşaatı nedeniyle köyleri sular altında kalınca 1990 yılında Hatay'ın Antakya ilçesine göç ettiklerini söyleyen Aydın, deprem olunca yine memleketlerine döndüklerini belirtti.
Depremde evlerinin ağır hasar görerek kullanılamaz hale geldiğini anlatan Aydın, "Deprem gecesi aşırı bir gürültü ve sarsıntı ile uyandık. Uyandığımızda,18 yaşındaki oğlum, o saatte uyumuyormuş bizim kapımıza vurdu, 'Baba, anne deprem oluyor' diye. O uyanık olduğu için kendisini dışarıya attı. Biz uyandığımızda depremin şiddeti çok fazlaydı. Uzmanların söylemlerini uygulayarak deprem anında bulunduğum yerdeki yatağın kenarına yattım. Binanın duvarları yıkılıyor, tuğla sesleri geliyordu. O an binanın çöktüğünü hayal ederek aşağı doğru gittiğimizi düşündüm." diye konuştu.
"Eşim dış kapının açılmadığını söyledi"
Sarsıntının durmasıyla yerinden kalkarak eşine ve kızına ulaşmaya çalıştığını belirten Aydın, "Sarsıntı bitince ayağa kalktım ve binanın çökmediğini anladım. Oğlum dışarıdaydı, 'Anne, baba çabuk dışarıya çıkın' diye bağırıyordu. Ben yatak odasında kaldım eşim, kızım koridorda kaldı." dedi.
Eşinin, daire kapısının açılmadığını söylemesinin ardından yatak odası kapısının arkasındaki duvar kalıntılarını biraz temizleyip oda kapısını açmayı başardığını aktaran Aydın, şöyle devam etti:
"Pencereden dışarıya birkaç yatak attım, atlamak için. O esnada yan daireden gelen seslerin kesildiğini fark ettim. Kendi kendime dedim ki sesler kesildiğine göre muhtemelen bunlar dışarı çıktı. Yan dairenin duvarı göçtüğü için daireler birleşti. Biz o nedenle yan daireye geçtik, oranın kapısından çıkalım diye. Tam o dairenin salonuna geldiğimizde müthiş derecede bir daha sallandık. Eşim, kızım ve ben yerlere savrulduk. İkinci sallantı durunca o dairenin kapısından çok şükür dışarı çıktık."
Aydın, ailece depremden kurtuldukları için şanslı olduklarını ancak yaşanan can kayıpları nedeniyle çok üzgün olduklarını sözlerine ekledi.