Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, "Musul gibi tarihi bağlarımız olan bir şehrin demografik yapısının değiştirilme girişimlerine Türkiye'nin kayıtsız kalmasını hiç kimse beklemesin." dedi.
Işık, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) yaptığı 15 Temmuz darbe girişimi sırasında hayatını kaybeden şehitlere Allah'tan rahmet diledi.
Türkiye'nin tarihinde en çok ihanet gören milletlerden biri olduğuna dikkati çeken Işık, "Bu ihanetlerin, bu hainliklerin ağır bedellerini de çok ödediğimiz oldu ama doğrusu 15 Temmuz gecesi kalkışılan bir ihanet gibi ihaneti bizim tarihimiz ne gördü ne de yazdı. Öyle bir ihanet ki o ihanet girişimi başarılı olsaydı belki bugün Türkiye'yi bir bütün olarak tutmak mümkün olmayacaktı. Darbe girişimi başarılı olsaydı kendi vatan toprağını koruyamaz halde olacaktı." diye konuştu.
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında şehit olan Piyade Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir'in, 15 Temmuz'un kahramanlarından biri olduğunu vurgulayan Işık, "Ömer Halisdemir bu ülkenin ve Türki Silahlı Kuvvetlerinin kahramanlarından biridir. Vazife uğruna komutanının verdiği talimatı gözünü kırpmadan yerine getirdi. Ama o talimat ülkenin kaderini değiştirdi. O hainlerin en çok moralinin bozan Ömer Halisdemir'in o hainin vurmasıdır, öldürmesidir." ifadelerini kullandı.
"Bu ihanet şebekesiyle, bu terör örgütüyle mücadele etmekte bir milli görevdir"
FETÖ'nün 15 Temmuz'da en büyük ihaneti gerçekleştirdiğini dile getiren Işık, şöyle devam etti:
"Bu ihanet şebekesiyle, bu terör örgütüyle mücadele etmek de bir milli görevdir. Türkiye Cumhuriyeti'nin beka meselesidir. Hiç kimsenin bunu hafife almaması, bunu küçümsememesi, bunu 'ya olsa da olur olmasa da olur' gibi tahfif etmemesi önemlidir. Bu noktada sonuna kadar mücadele hepimizin en öncelikli görevidir. Ömer Halisdemir gibi kahramanları yetiştirmiş Türk Silahlı Kuvvetlerimizde bir tek hain bırakmayana kadar bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Bireysel çekişmelere, iftiralara ve bir takım mağduriyetlerin oluşmasına da engel olacağız. Türk Silahlı Kuvvetlerinde bu mücadele sonuna kadar sürdürülecektir, bugüne kadar 3 bin 939 kişi FETÖ terör örgütüyle iltisaklı ve irtibatlı olduğu için ihraç edilmiştir. Şu ana kadar 540 kişi de görevinden geçici olarak uzaklaştırılmıştır. Bu mücadeleye sadece Türk Silahlı Kuvvetlerinde değil devletin tüm kurumlarında devam edeceğiz. Böyle bir ihanetin bu ülkede bir daha yaşanmaması için de elimizden gelen tüm tedbirleri almaya başladık, alıyoruz ve almaya devam edeceğiz. Bataklığı kurutacağız. Bu bataklıkta yarın başka bir ihanetin yeşermemesi için bu bataklığı kurutacağız, bunda kararlıyız. Bunun için pek çok adımı attık bundan sonra da kararlılıkla atmaya devam edeceğiz."
Özellikle bazı siyasilerin son dönemde bir mağdur edebiyatı yaparak FETÖ ile mücadeleyi sulandırmaya çalıştığını aktaran Işık,"Bu mücadelenin hızını kesmek, belli bir noktada da bu mücadeleyi akamete uğratmak istiyorlar. Bu mücadeleyi sulandırmak, bu ülkenin dününe de bugününe de yarınına da ihanettir. Onun için herkesin aklını başına toplaması lazım. Elbette mağduriyetlere dikkat edeceğiz. Haksız yere bir uygulama varsa üzerine gideceğiz. Bunun mekanizmalarını da oluşturduk. Hiç kimse bir, iki, üç, beş, on mağduriyeti toplumun önüne koyarak bu mücadeleyi itibarsızlaştırmaya kalkmasın. Bu Türkiye Cumhuriyeti açısından bir kırmızı çizgi olmalıdır. Su uyur düşman uyumaz. Bu hainler yarın fırsatını bulursa tekrar aynı şeye girişmekten çekinmez. Onun için bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
"Türk Silahlı Kuvvetleri 15 Temmuz akşamından çok daha güçlüdür"
Bakan Işık, Türk Silahlı Kuvvetlerindeki FETÖ mücadelesinin ardından ordunun daha da güçlendiğini belirtti.
FETÖ üyelerinin temizlendikçe Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücüne güç kattığına dikkati çeken Işık, şunları kaydetti:
"Türk Silahlı Kuvvetleri 15 Temmuz akşamından çok daha güçlüdür. Bir ordu düşünün ki içindeki kendi komutanından değil de okyanus ötesinden talimat alıyor. Kendi komutanına arz etmesi gereken bilgiyi kendi komutanından saklıyor bir takım başka yerlere sevk ediyor. Böyle asker elbisesi giymiş hainin orduda bulunması orduyu güçlendirir mi zayıflatır mı. Ordumuzda operasyonel bir zafiyet Allah'a şükürler olsun ki yoktur. Türkiye Cumhuriyeti'nin yeteri kadar subayı vardır. Gerektiği zamanlarda bu atamalar yapılır ve en küçük bir zafiyete mahal verilmez. Bunlar ordumuzun zayıflatılması temasını işlerken biz ne yaptık Fırat Kalkanı Harekatını başlattık. Orduda emir komuta zinciri içerisinde en küçük bir zaaf olsa bu kadar kısa zamanda bin yüz kilometre karenin üzerinde bir alan kontrol altına alınmış olabilir mi. Bu harekat bu kadar başarılı olabilir mi. Terörle mücadelede son 35 yılın en önemli dönemini yaşıyoruz. Terör örgütü 35 yıllık süre içerisinde bundan daha ağır zayiat almadı, bundan daha ağır kayıp vermedi. Artık aramızda, terör örgütüne koordinat verip de terör örgütünün zayiat vermesini engelleyen hainler yok, onun içinde her attığını vuran silahlı kuvvetler var. Türkiye artık terörle mücadelede dünyanın en önemli ülkelerinden biri haline geldi. Terörle mücadeleyi de sonuna kadar sürdüreceğiz."
"Bu bölgenin en güçlü ülkesi Türkiye'dir"
Bakanı Işık, Türkiye'nin Musul ve Rakka harekatlarına büyük önem verdiğini söyledi.
"Hiç kimsenin Türkiye'nin Suriye'ye, Irak'a kayıtsız kalmasını beklememesini isteyen Işık, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu bölgenin en güçlü ülkesi Türkiye'dir. Bölgedeki her gelişme uzaktan veya yakından az veya çok Türkiye'yi etkilemektedir. Hatta bölgede cirit atan terör örgütlerinden dolayı en fazla tehdit altında olan ülke de Türkiye'dir. Türkiye gerek kendi güvenliği açısından gerekse bölgenin huzur ve istikrarı açısından bölgesel gelişmelerin hiçbirisine kayıtsız kalmaz, kalamaz. Şu anda Bağdat büyük bir yanlış hesap içerisindedir. Türkiye, Irak'tan Türkiye'ye yönelecek terör tehdidini kaynağında bertaraf etme hakkına sahiptir. Türkiye Irak'ın toprak bütünlüğünü, Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden gelişmelere de kayıtsız kalmama hakkına sahiptir. Musul gibi tarihi bağlarımız olan bir şehrin demografik yapısının değiştirilme girişimlerine Türkiye'nin kayıtsız kalmasını hiç kimse beklemesin. Bizim ne Suriye'nin ne de Irak'ın toprağında gözümüz yok. Türkiye'nin temel politikası Suriye ve Irak'ın toprak bütünlüğüdür. Ancak bunu Türkiye'nin düşündüğü kadar Bağdat ve Şam'ın da düşünmesi gerekir. Türkiye o bölgedeki soydaşlarımızın, kardeşlerimizin bir katliama maruz kalmasına asla müsaade etmeyecektir."
"Türkiye'nin 1 milyon yeni muhaciri kaldırması kolay değildir"
Gerekli şartlarını oluşması durumunda Türkiye'nin Musul harekatına destek vereceğini ifade eden Işık, şunları kaydetti:
"ABD liderliğindeki koalisyonun özellikle bir yanlış hesap içerisine girerek bölgeyi daha büyük bir felakete sürüklememesi için Türkiye elinden gelen her şeyi yapmaktadır. Musul'da yapılacak yanlış bir harekat öncelikle Musul ve çevresindeki yaklaşık 1 milyona yakın insanın göçmen haline gelmesine sebep olacak. Bunlar eğer Irak topraklarında iskan edilemezse gelecekleri tek yer Türkiye'dir. 3 milyonun üzerinde mülteciye, muhacire bakan Türkiye'nin 1 milyon yeni muhaciri kaldırması kolay değildir. Kesinlikle Musul harekatında PKK, PYD unsurlarıyla, Haşdi Şabi gibi Şii unsurların kullanılmamasını ABD temin etmek zorundadır. Eğer bu iki husus temin edilirse Türkiye de Musul harekatına gereken desteği verir. Bütün bu çalışmaları titizlik içerisinde sürdürüyoruz."
Işık, konuşmasının sonunda Türkiye'de pek çok yere kuruma, yeni doğanlara Ömer Halisdemir'in isminin verildiğini belirterek, Ömer Halisdemir'in isminin şehit olduğu Özel Kuvvetler Karargahına da verileceğini kaydetti.
Konuşmaların ardından Işık ve beraberindekiler açılış kurdelesini keserek parkı gezdi.
Bakan Işık, açılışın ardından Şehit Ömer Halisdemir'in babaevini, daha sonra da Niğde Devlet Hastanesinde tedavi olan babası Hasan Hüseyin Halisdemir'i ziyaret etti. AA