İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan ve mahkemece kabul edilen iddianamede, "dünyada eşi benzeri olmayan bir örgüt" olarak nitelendirilen FETÖ'nün "Haşhaşi" örgütlenmesine benzerliği vurgulandı.
İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, meslekten ihraç edilen ve tutuklanan polis memuru Emin Tahtalı hakkında "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçlamasıyla 5 ila 10 yıl arasında hapis cezası istendi.
İddianamede, FETÖ'nün, devlet yapılanmasına paralel bir yapılanmaya gittiği, her kurum içine sızdığı ve bu kurumlardan sorumlu gizli bir yapılanma oluşturduğu belirtildi.
Son derece gizli örgütlenen FETÖ mensuplarının her birine kod adı verildiği, bazılarına üyeliklerini gösteren "F serisi 1 ABD doları" dağıtıldığı kaydedilen iddianamede, örgütün bu haliyle uluslararası camiada bilinen "İlluminati", "Opus Dei" ya da İtalya'daki "P2 Mason Locası" gibi bir yapılanmaya sahip olduğu ve üyelerinin tespitinin oldukça güç olduğuna dikkati çekildi.
Fetullah Gülen'in elebaşı olduğu FETÖ'nün yapısının, tarihte kurulan ve kuruldukları coğrafyada gizli bir şekilde teşkilatlanan örgütlerin yapısı irdelenmeden anlaşılamayacağı anlatılan iddianamede, yurt dışındaki çeşitli örgütlenmelere atıfta bulunuldu.
Irak'taki "Kesnizani" tarikatının başka bir ülkenin istihbarat örgütüyle bağlantılı olduğu, üyelerinin Irak ordusuna yayıldıkları ve 2003'te Irak'ın istilasında ordunun hiç savaşmadığına işaret edilen iddianamede, "15 Temmuz tarihinde, asker üniformalı teröristlerin kanlı darbe girişimi gözetildiğinde, FETÖ/PDY'nin amacı daha iyi anlaşılacaktır." ifadesi kullanıldı.
FETÖ-Haşhaşi benzetmesi
Hasan Sabbah tarafından 1090 yılında kurulan "Haşhaşi" örgütlenmesinin, dönemin Sünni, siyasi ve dini çevrelerini düşman görüp özellikle Abbasi halifeliği ve onun koruyucusu Büyük Selçuklu Devleti'nin esas düşmanı olduğu belirtilen iddianamede, bu tarikatın en önemli özelliğinin ileride suikast düzenlemeyi düşündüğü siyaset adamları ve Sünni alimlerin yanına yıllarca kendini gizleyen adamlar yerleştirip günü geldiğinde suikast gerçekleştirmek olduğu aktarıldı.
İddianamede, şunlar kaydedildi:
"1970'li yıllardan 2013 yılına kadar büyük bir gizlilik içerisinde hareket eden örgüt üyelerinin, devletin bütün kademelerinin çoğuna yerleştikten sonra yeterince olgunlaştıkları düşüncesiyle, gerek 17-25 Aralık 2013 gerek akabinde gelişen MİT tırlarının durdurulması olayı gibi kamuoyunun gündemine oturmuş operasyonlarla, legal kurumlardan hesap sorar hale gelerek, tıpkı 'Haşhaşiler' gibi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin gelişmesini, demokratik işleyişini engelleyecek faaliyetlere giriştikleri anlaşılmaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetlerine yerleştirdikleri elemanları vasıtasıyla 15 Temmuz'da Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını öldürmeye teşebbüs etmek, ülke yönetimini ele geçirmek için savaş uçakları, helikopterler ve tanklarla darbe yapmaya kalkıştıkları, darbeye engel olmak isteyen, bu nedenle sokağa dökülen yaklaşık 240 sivil masum vatandaşımızı, düşman ülkelerinin yapmaya dahi cesaret edemediği şekilde hunharca şehit ettikleri ortadadır. Dolayısıyla örgütün silahsız olduğunu savunmak bir yana dünyada eşi benzeri olmayan cübbeli, önlüklü, üniformalı, tanklı, toplu ve savaş uçakları olan bir örgütten bahsedilmesi gerekiyor."