Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince Yılmaz'ın 12 yıl hapis cezasına çarptırıldığı davanın gerekçeli kararına göre dosya, aralarında eski istihbaratçı Enver Altaylı'nın da bulunduğu 4 sanıktan oluşuyordu.
Diğer sanıkların savunma yapmasının önüne geçen ve yargılamayı uzatmaya yönelik tutumu nedeniyle sorgusuna başlanılmayan Yılmaz'ın dosyası ayrılarak tek başına yargılanması yapıldı.
"Yalan söyleyebilirim"
Sanığın duruşma zabıtlarına yansıyan beyanlarında yeri geldiğinde yalana başvurabileceğini söylemesi dikkati çekti.
Ağır ceza mahkemesinde yargılanan bir sanıktan maddi hakikatin ortaya çıkması için bilgi istenebileceğini belirten Yılmaz'ın, "Benden bilgi istiyorsunuz. Bu bilgiyi verirken bana tanınmış haklarım var, kanunlar ve anayasa çerçevesinde. Bunların en başında da sanığın yalan söylemesi gelir. Sanık, doğru söylemek zorunda değildir. İstersem yalan söylerim. Belki sizin sorduğunuz soru kapsamında bir şey saklayacağım. O maddi hakikatin ne olduğunu gizlemek istiyorum. Çünkü ben sanığım yalan söyleyebilirim." şeklindeki ifadeleri kayıtlara geçti.
Hüküm
Gerekçeli kararda, yargılama sonucunda sanığın, FETÖ'nün hiyerarşik yapısında yer aldığı, örgütün talimatları doğrultusunda hareket ettiği, bu nedenle "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçunu işlediğinin sabit olduğu vurgulandı.
Bu kapsamda sanığın 12 yıl hapisle cezalandırıldığı, eylemlerinin yoğunluğu ve duruşmadaki tutumu nedeniyle hakkında takdir indirimi yapılmadığı aktarılan kararda, "Duruşma zabıtları, SEGBİS görüntü ve çözüm kayıtlarından da anlaşılacağı üzere sanığın alaycı üslup ve davranışları, mahkeme heyetine yönelik tahkir edici sözleri, mahkemeye karşı olumsuz davranışları sebebiyle sanık hakkında takdir indirimi uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir." değerlendirmesi yapıldı.
Hükümle birlikte sanık Metin Can Yılmaz'ın tutukluluk halinin devamına karar verildi.