Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu subayların baskısıyla Maltepe Askeri Lisesi'nden son sınıfta ayrılmak zorunda kaldığını belirten Doğanay Güven, itibarının iade edilmesini istiyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nden Ayrılan ve Atılan Askeri Öğrenciler Platformu'nun sözcülüğünü de yapan Güven, hem lise hayatında yaşadıklarını anlattı.
Maltepe Askeri Lisesi'ni 2008'de kazanan Güven, çok sevdiği okulunda ilk 3 yıl sorun yaşamadan başarılı bir şekilde eğitimini sürdürdü.
Ancak Güven, son sınıfa geldiğinde FETÖ'cü subayların fiziksel ve psikolojik baskıları nedeniyle 2012 yılında okuldan ayrılmak zorunda kaldı.
Liseyi başka bir okulda tamamlayan Doğanay Güven, İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü 4. sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam ediyor.
"Bize ceza verilirken bazıları ödüllendiriliyordu"
Güven, 2011 yılında okulda kapsamlı bir tayin söz konusu olduğunu belirterek, yeni gelen subayların, takım komutanların ve bölüm komutanların "sistematik işkence" uygulamaya başladığını söyledi.
Saçma gerekçelerle cezalar verildiğini aktaran Güven, şöyle devam etti:
"Biz kendimizi savunmaya kalktığımızda buna izin verilmiyordu. Ya daha fazla ya da farklı cezalar veriliyordu. Bize ceza verilirken belli bir kesim çeşitli şekilde ödüllendiriliyordu. Serbest zamanlarımızda arkadaşlar dinlenirken, biz ders çalışmaya gittiğimizde buna izin verilmiyordu. O zaman Ali Rıza yüzbaşı vardı, darbe girişimine teşebbüsten içeri alındı. Kendisi gelip bize 'Ben size ders çalışma emri verdim mi?' diyordu. Düşünün ki gizli gizli ders çalışıyorduk. Komutanları kapının önünde görünce defteri kitabı saklıyorduk."
Okulda bu olanlara anlam veremediklerini ifade eden Güven, bütün arkadaşları gibi hatayı kendisinde aramaya başladığını anlattı.
Güven, sorunu kendilerinde arayarak disiplinsiz olduklarını düşündüklerini belirterek, "Çünkü o kadar inandırmıştık ki kendimizi silah arkadaşımızın ihanet etmeyeceğine. Baktık ki olmuyor, gözümüzün üstüne kaşımızın olması onlar için ceza sayılırdı. Disiplin puanımız hızla düştü. Bunun nedenini sonra anladık. Emir geldi, 'disiplin puanı belli bir puanın altında olan öğrenciler üniversite sınavlarına hazırlanamayacak' diye. Üniversite sınavı hakkımızı elimizden aldılar. 2 dönemdir dershaneye gidiyorduk boşuna para vermiş olduk." diye konuştu.
"Listede ismi olmayanlar eleniyordu"
FETÖ yapılanmasından sonradan haberdar olduklarını dile getiren Güven, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz FETÖ'nün farkında olduk çünkü üst sınıflardan veya mezunlardan sürekli işkence yapıldığına dair duyumlar alıyorduk. Okulun intibak kampına girişte bir liste var ellerinde, 'şu isimler ayrılsın' diyorlar ve kampın ilk 2 haftası onların ayrılması için ellerinden geleni yapıyorlar. Bize de aynısını yaptılar zaten. Ayrılma dilekçemi verdiğimde bütün olayları anlattım, yaklaşık 3 sayfa olarak. Kabul edilmedi. Dilekçemi değiştirmem için 3 gün boyunca eziyet etti. En son okul komutanının makamına çıkardılar. Komutan bana, 'Dilekçeni değiştirmezsen buradan adımını atamazsın' diye bağırdı. Ben de 3 günün sonunda dayanamayarak pes ettim. Kendi istedikleri formatta özgür irademle ayrılmayı isteyip dava açmayacağımı ifade edecek şekilde bir dilekçe yazdım el yazımla ve bana metinde ne yazdığını bilmediğim bir kağıt imzalatıldı. Ne olduğunu sorduğumda da 'önemli değil' denildi. Şu an tutuklu olan Ali Rıza Bayraktar yüzbaşı vardı tepemde ve sürekli bağırıyordu. Ben bu şekilde bıraktım fakat devam edip harp akademilerine geçmesi gereken birçok arkadaşımı psikoloji testinden eleyip yolladılar. Ellerinde muayeneye girerken de mülakatta da Harp Okulu intibak kampında da hep liste var. Bizi de kendilerinden olmadığımız için tasfiye etme sürecine girdiler."
Sözcüsü olduğu platform hakkında da bilgi veren Güven, platformun 2006-2013 yılları arasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) atılan veya ayrılan öğrencilerden oluştuğu, üye sayısının ise 2 bin 500'e ulaştığını söyledi.
Güven, platform üyelerinin mağduriyetlerine ilişkin çeşitli mercilere ifade ve dilekçe verdiğini, suç duyurusunda bulunduğunu aktararak,
"FETÖ yapılanması sadece askeriyede değil, yargıda da bir kanadı olduğu için, daha güçlü oldukları için bizim davalarımız ya kapatıldı ya örtbas edildi ya da geri çekildi. Sesimizi yargı aracılığıyla da duyuramadık. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bahsettiğimiz isimlerin, subayların bizzat bu darbe girişiminde aktif olarak rol aldıklarını gördüm. Bunlar da zaten şu anda tutuklu, bazısı yurt dışında kaçak. Bizim bahsettiğimiz isimler bunlar. Bunlar yeni yeni fark ediliyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Her türlü yardıma hazırız"
İki taleplerinin olduğunu dile getiren Güven, bunlardan birinin ve en önemlisinin TSK'nın ve ülkedeki bütün kurumların FETÖ yapılanmasından temizlenmesi, ikincisinin ise kendilerine gereken itibarın geri verilmesi ve ödedikleri tazminatların iade edilmesi olduğunu kaydetti.
Güven, taleplerinin yerine getirilmesi için güvenlik güçlerine ve her türlü devlet kurumuna yardım etmeye hazır olduklarını vurguladı.
Mevcut davalara müdahil olmak istediklerini belirten Güven, "Çünkü bizim yıllar öncesinden bahsettiğimiz isimler, şu anda yargılanıyor. Bu darbe girişimine bizzat katılan isimler. Biz bu isimler hakkında bildiklerimizi, tanıklığımızı, şahitliğimizi dile getirmek istiyoruz. Biz üzerimize düşen görev neyse yapmaya hazırız. Bize şu anda deseler ki 'tekrar dönün orduya, tekrar o üniformayı giyin' biz seve seve koşarak gideriz. Mağduriyetimizin de maddi manevi, biran önce devletimiz tarafından giderilmesini talep ediyoruz." ifadelerini kullandı.