Kış Ortası Su Kuşu Sayımı (KOSKS) kapsamında, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar 4. Bölge Müdürlüğü Avcılık ve Yaban Hayatı Şube Müdürlüğü koordinasyonunda sivil toplum kuruluşu üyeleri ve gönüllü kuş gözlemcilerinin de katılımıyla belirlenen alanlarda çalışma yapılıyor.
Avcılık ve Yaban Hayatı Şube Müdürü ve Kış Ortası Su Kuşu Sayım Koordinatörü Hasan Paşalı ile kuş uzmanı biyolog Dr. Ömer Döndüren öncülüğünde Gediz, Bakırçay ve Güzelhisar deltaları, İzmir Körfezi, Gölmarmara ve Bafa gölleri, Aydın Büyük Menderes Deltası, Muğla'da Baldırmaz, Köyceğiz gölleri gibi 28 ayrı sulak alanda kuş sayımı gerçekleştiren uzmanlar, teleskop ve dürbünle kuşları tek tek veya gruplar halinde sayıyor, buradaki değerlendirmelerin ardından bir sonraki noktaya hareket ediyor.
Ramsar Alanı, Yaban Hayatı Koruma Sahası ve Doğal Sit Alanları Koruma statülerini taşıyan ve UNESCO Dünya Doğa Mirası ilan edilmesi için başvuru yapılan Gediz Deltası'ndaki çalışmalarda ise flamingolar ön plana çıkıyor.
"Maalesef kuraklık kuşları da etkiliyor"
Yıllardır gönüllü olarak çalışmalara katılan kuş uzmanı Ömer Döndüren, su kuşlarını kış aylarında saymanın popülasyonlarını belirlemek için daha verimli olduğunu söyledi.
Son yıllarda iklim değişikliği ve kuraklığın etkisiyle kuş türlerinde azalma yaşandığını aktaran Döndüren, şunları söyledi:
"Maalesef özellikle son 2-3 yıldır bunu çok daha belirgin şekilde gözlemliyoruz. Türkiye'de pek çok sulak alanda aynı sıkıntılar var, bazıları kurudu. Geçen sene Türkiye'nin yarısını gezdim, pek çok alanda bunu gözlemledim. Maalesef kuraklık kuşları da etkiliyor. Sayımlara bu sene yeni başladık, sonuçları önümüzdeki aylarda çıkacak. Kış Avrupa'da ne kadar sert geçerse ülkemizde kuşlar o kadar fazla olur. Çünkü havalar soğudukça kuşlar güneye doğru iniyorlar. Özellikle ördek türleri, kazlar, kuğular bu tarz kuşlar daha fazla güneye doğru iniyor. Bu sene fazla ördek göremiyoruz. Çünkü kuşlar sıcak havadan dolayı gelmiyor, kışı Avrupa'da geçiriyor. O yüzden bu sene kuş daha az çıkarsa şaşırmayacağız."
Sayım teknikleriyle ilgili de bilgi veren Döndüren, belirledikleri noktalara gün doğumunda gittiklerini ve en kısa sürede çalışmayı bitirmek için çabaladıklarını dile getirdi.
Döndüren, mükerrer sayım yapmamaya dikkat ettiklerini belirterek şöyle devam etti:
"Teleskopla bakan bir sayımcı, yanında yazan biri oluyor. Ayrıca dürbünle sağa-sola giden kuşları takip eden biri var. İlk önce türlere bakıyoruz. Bazı referans noktaları var, sayabildiğimiz alanı çıkarıyoruz. Bazen önünüzde 10 bin kuş olabiliyor. Bunları tek tek saymıyoruz. Zaten imkansız. O zaman aynı mikroskop altında da yapılan bir teknik aslında, gruplandırarak, belli bir alan belirleniyor. Mesela on tane kuşu sayıyoruz, onun kapladığı alana bakıyoruz. Çok kalabalık gruplarda onar onar sayıyoruz. Daha kalabalıksa ellişer ellişer, hatta bazen biner biner bile oluyor."
Grupların içerisindeki farklı türleri ayırdıklarını ifade eden Döndüren, çok uzaktan takip ettikleri için hava şartlarına da bağlı zaman zaman zorlandıklarını vurguladı.
Hasan Paşalı da su kuşları popülasyonunu ve sulak alanların değişimlerini uzun yıllardır izlediklerini anlattı.
Kuşların mevsimsel göç hareketinin az olduğu sulak alanda kümelendikleri ocak ve şubat aylarında sayımların gerçekleştirildiğine dikkati çeken Paşalı, çalışmaların Uluslararası Sulak Alanlar Kurumunca organize edildiğini kaydetti.
Geçen yıl 28 sulak alanda 77 türden 178 bin 174 kuşu kayıt altına aldıkları bilgisini paylaşan Paşalı, "Önceki yıl ise 80 türden 228 bin 31 kuş sayımı yapıldı. Baktığınız zaman hem tür hem de kuş sayısı anlamında rakamın düştüğünü görüyorsunuz. Bölgedeki ilk tespitlerimize göre kuraklığa bağlı sulak alanlarda su miktarı azalmış. Dolayısıyla kuş sayısı ve türü de az. Ayrıca Avrupa'da ve kuzey bölgelerde havanın sıcak seyretmesinden dolayı da bazı türlerin gelmediğini gördük. Dolayısıyla küresel iklim değişikliğinin sulak alanlar ve türler üzerine etkisini burada gözlemliyoruz." ifadelerini kullandı.