Konya 3. Ana Jet Üssü 135. Filo Muhabere Arama Kurtarma (MAK) Komutanlığında astsubay olduğunu belirten Halil Burak Balcı, 14 Temmuz'da babaannesinin rahatsızlanması üzerine Ankara'ya geldiğini, birlikte görev yaptığı astsubay Erdoğan Durgun ile telefonla görüşmesinden sonra aynı gün Konya'ya döndüğünü söyledi.
Konya'da görüştüğü astsubay Durgun'un kendisine, 15 Temmuz'da Akıncı Üssü'nde teğmenlerle brifing alacaklarını, daha sonra görev için Hakkari'ye gideceklerini söylediğini belirten Balcı, üniforma ve teçhizatının yanında olmadığını söylemesi üzerine Erdoğan'ın "Ben hepsini aldım, arabanın bagajında" dediğini aktardı.
Darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz sabahı Erdoğan Durgun'un otomobiliyle Akıncı Üssü'ne geldiklerini anlatan Balcı, "Sivil vaziyette brifing alacağımızı tahmin ederek filo içerisinde beklemeye başladık. Akşam hava kararmaya başladığında filoda hareketlilik artmıştı. Üssün harekat komutanı albay rütbeli ismini bilmediğim bir kişi 'üste komutanlar var, siz nizamiyenin güvenliğini alın' dedi. Üniformamı giydim, Erdoğan’ın aracında bulunan beylik tabancam ile görev yaptığım yerde adıma kayıtlı HK 416 marka uzun namlulu tüfeği aldım. Erdoğan Durgun ve beni bir minibüse bindirdiler, Yenikent'te bulunan nizamiyeye götürdüler." dedi.
İlerleyen saatlerde İnsani Yardım Tugayı'ndan 4 cip geldiğini, araçlardan inenlerin bir kısmının kendisiyle nizamiyede kaldığını anlatan Balcı, şöyle devam etti:
"Benim yanımda kalanlar arasında bir binbaşı, bir yarbay, bir yüzbaşı ve iki teğmen vardı. Ardından hatırladığım kadarıyla transit marka minibüsle üs içerisinden SAT'çılardan oluşan yaklaşık 10 kişilik bir grup geldi. Onlar da nizamiyede yerlerini aldı. Bunların gelmesinden sonra kapıya gelen araçlar (sivil vatandaşların) için SAT’çılar, ikaz etmek amacıyla havaya ateş etti. Bunların ateş etmesi sırasında ben 'Ne yapıyorsunuz ateşi kesin' diye bağırdım. Ardından vatandaşlar gelmeye başladı. Vatandaşları içeriye alamayacağımızı, geri dönmeleri gerektiğini söyledim. Vatandaşlara 'niçin geldiniz' diye sormadım."
Yaralı yüzbaşıya kelepçe taktılar
Kendisiyle nizamiyede bekleyen Yüzbaşı Özkan Hekin'in ilerleyen saatlerde üsten ayrılmak istediğini, bunun için de lojman nizamiyesine doğru yöneldiğini belirten Balcı, koşarak nizamiyeden dışarı çıkmak isteyen Yüzbaşı Hekin'e ateş ettiğini, daha sonra sırtından yaraladığı yüzbaşıya kelepçe taktığını itiraf etti. Balcı, o anları şöyle anlattı:
"Özkan Hekin isimli yüzbaşı 'Ben gidiyorum' diyerek lojman nizamiyesine yöneldi. Orada bulunan SAT’çılar, İnsani Yardım Tugayından gelen yarbaya 'Komutanım ne yapalım, giderse buradaki bütün istihbaratı verir' dediler. Yarbay da 'Durdurun, durmazsa indirin' dedi. Yüzbaşı nizamiye dışına doğru koşmaya başladı, ben de onun arkasındaydım. Birkaç el havaya ateş ettim. Durmayınca arkasından 'Dur silahım var' dedim. Yüzbaşı durmadı, ben de silahımı yere doğru eğerek bir el ateş ettim, yüzbaşı bu ateş üzerine vuruldu. Maksadım öldürmek değildi. Yüzbaşı vurulunca yüzüstü yere düştü. Plastik kelepçe isteyip ben ve bir SAT’çı elini bağladık.
İnsani Yardım Tugayı'ndan cipi çağırdım, araca binip nizamiyeye geldik, araçtan inip ambulans çağırmalarını istedim. Yarasına turnike bezi ile pansuman yaptım. Oradakiler 'Ambulansı beklemeyelim, biz araçla götürelim' deyince tekrar araca bindirdik. Yanına bir uzman çavuş bindi. Şoför ile beraber aracı gönderdik."
"MAK'çıların yoğun olduğu yerden karargaha gittik"
Olaydan sonra Konya'dan birlikte geldikleri Erdoğan Durgun'un telefonda, "Seni bizden bir arkadaş gelip alacak" dediğini, bu görüşmeden 5 dakika sonra bir astsubayın sivil araçla kendisini aldığını ifade eden Balcı, "Üssün içerisinde MAK'çıların yoğun olduğu kalabalık bir yere gittik. Gece saat 03.00 civarında çevredeki uzmanların konuşmalarından darbe olduğunu anlamıştım. 'Biz gidelim teslim olalım' diye konuşurken çevredeki SAT'çılar 'Polisler var, keskin nişancılar var, geleni vuruyorlar' deyince nizamiyenin içerisini güvenilir bulup oraya gittik. MAK’çıların yoğun olduğu yerden karargaha gittik, karargahta askeri savcılar vardı. Savcılar isimlerimizi bir kağıda yazmamızı ve kıyafetleri çıkarmamızı istediler." dedi.
"Darbe başarılı olsaydı yüzbaşı mı olacaktın?”
Astsubay olmasına rağmen darbe girişiminin yaşandığı gece üzerinde yüzbaşı rütbelerinin bulunduğu üniforma giydiği tespit edilen Balcı'nın, savcının "Darbe girişimi başarılı olması halinde kendisine yüzbaşı rütbesi verileceği taahhüdünde bulunulup bulunulmadığı" sorusuna, "Erdoğan Durgun oradakilere beni yüzbaşı Halil olarak tanıttı. Ben de müdahale etmedim." cevabını verdi.
"Halkın üzerine roket atacaklar"
Soruşturma kapsamında ifadesi alınan Akıncı 4. Ana Jet Üssü Güvenlik Bölük Komutanı Üsteğmen S.K. da 15 Temmuz gecesi eşiyle yemekte olduğu sırada bir astsubayın kendisini arayarak, Akıncı'da olağandışı gelişmelerin yaşandığını aktardığını, bunun üzerine birliğine gittiğini söyledi.
Nizamiyeye geldiğinde SAT komandoları ile MAK'çı askerlerle karşılaştığını belirten S.K, Yüzbaşı Hekin'in yanına giderek neler olduğunu sorduğunda, darbeci askerlerin halka saldırmak için kendisinden roket istediğini ancak bunu kabul etmediğini söylediğini aktardı. S.K, şöyle devam etti:
"Komutanıma 'neler oluyor' diye sordum. Bana, 'Bunlar şerefsiz, roket istiyorlar, halkın üzerine roket atacaklar. Elinizde roket varsa sakın vermeyin. Bizi kandırdılar. Ben buraya gelmekle belki 4-5 sene hapis cezası yatarım ancak masum halkın üzerine bomba atamam. Bunlarla beraber hareket edemem, hiçbir şeye de karışmam. Şerefimle gider 4-5 sene cezaevinde yatarım ama halkıma sıkıp hain olamam' dedi."
Üsteğmen S.K, bu görüşmeden kısa bir süre sonra Yüzbaşı Hekin’in vurulup hastaneye götürüldüğüne dair kendisine bilgi geldiğini kaydetti. AA