FETÖ/PDY kumpas davaları kapsamında tutuklu bulunan kapatılan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın avukatlığını yapan Doğan Akkurt hakkında, bu örgütün avukatlık yapılanması soruşturması kapsamında iddianame hazırlandı, 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından yürütülen Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) avukatlık yapılanması soruşturması kapsamında, 1 Kasım 2016'da tutuklanmasına karar verilen Akkurt ile ilgili iddianame hazırlandı.
Şüpheli Akkurt'un "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, FETÖ/PDY'nin kuruluşu, yapısı, kullandığı yöntemler ve karıştığı eylemler ile Türk Silahlı Kuvvetler (TSK) yapılanmasıyla gerçekleştirdiği 15 Temmuz darbe girişimi özetlendi.
Yargılama süreçlerine etki etme
Yargının temel ayaklarından olan avukatlık kurumunun da diğer kurumlar gibi örgütsel amaçlar doğrultusunda yapılandırıldığı belirtilen iddianamede, avukatlık bürolarının örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in emir ve talimatlarını yerine getirmek amacıyla kurulduğu, bu bürolar vasıtasıyla yargılama dosyaları ile yargılama yapan hakim ve savcılara erişilerek yargılama süreçlerine etki edilmeye çalışıldığı ifade edildi.
Bu örgütlü yapılanmaya dahil olan avukatların, avukatlık mesleğini yapıyor görünümü altında örgütsel talimatları yerine getirirken diğer örgüt üyesi olan kamu görevlileri yahut sivil kişileri organize bir şekilde temsil ettikleri de aktarılan iddianamede, bu itibarla İstanbul Barosuna kayıtlı şüpheli avukatlar hakkında soruşturma başlatıldığı, şüpheli sayısının fazlalığı nedeniyle bazı şüpheliler hakkında soruşturmanın tamamlanamadığı, ayırma kararları verildiği ve şüpheli Doğan Akkurt'un dosyasına da ayrı bir dosya sayısı üzerinden devam edildiği bildirildi.
Hidayet Karaca'nın avukatı
Şüpheli Doğan Akkurt’un, Selam Tevhit'te kumpas davasının tutuklu sanığı Gültekin Avcı ile 18 ve 19 Eylül 2015 tarihlerinde 2 kez görüştüğü, bu hususun avukat görüşme tutanaklarında yer aldığının tespit edildiği kaydedilen iddianamede, şüphelinin aynı zamanda Tahşiye grubuna yönelik kumpas davasında halen tutuklu olarak yargılanan, kapatılan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın gözaltına alındığı zamanda alınan doktor raporu dahil tüm aşamalarda yer aldığı dile getirildi.
Akkurt'un, Karaca'nın en son 17 Aralık 2014 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ifadede de bulunduğu dile getirildi.
Savcılıkça ifadesi alınan Akkurt'un, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan FETÖ/PDY ana iddianamesinde Karaca'nın da sanıklar içerisinde bulunduğunu öğrendikten sonra Karaca ile tüm ilişkilerini kestiği yönünde beyanda bulunduğu belirtilen iddianamede, Akkurt'un, "Duruşmalarına katılmadım. Mernis tutuklu görüşmelerine katılmadım, cezaevi ziyaretleri yapmadım, yani ilişkimi tamamen bitirdim. Buna en büyük delilim İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi duruşmalarından Tahşiye dava duruşmasına katılan avukatların listesine bakıldığında, Hidayet Karaca'nın ana iddianamede yer aldığının görmemden sonra ben hiçbir davasına katılmadığım görülecektir." dediği aktarıldı.
"Bank Asya bizim için okçular tepesidir"
İddianamede şüpheli Doğan Akkurt'un, tutuklu bulunduğu cezaevinden yazdığı dilekçede ek beyanda bulunmak istediğini bildirmesi üzerine cezaevinden 5 gün süreyle İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü nezaretine aldırıldığı ve burada 29 Ocak 2017 tarihinde ek beyanının alındığı da anlatıldı.
"2014 yılının ağustos veya eylül ayında evinin bahçesinde görüştüğü Hidayet Karaca'nın kendisine, cemaat hakkındaki önyargılarının değişmesi için Amerika'ya, Fetullah Gülen ile tanıştırmaya götürmeyi teklif ettiğini ve bu teklifi kabul ederek hayatında ilk kez ABD'ye gittiğini" söylediği aktarılan iddianamede, Akkurt'un beyanında şunları dile getirdiği kaydedildi:
"Beraberce New York'ta Kennedy Havalimanına indik. Bizi orada bir şoför ve araba bekliyordu. Bizi aldı, New Jersey'de bulunan Ebru Tv binasına getirdi. Orada Ebru Tv Genel Müdürü Adem Kalaç bizi karşıladı. Bina çok büyüktü, çalışanlarının büyük bir kısmı Amerikalı idi. Adem Kalaç bizi 1-1,5 saatlik yolculuktan sonra Pensilvanya'da 'kamp' denilen, Fetullah Gülen'in kaldığı yerleşim yerine getirdi. Orada 9 nolu evde (en son evde) bir odaya beni, bir odaya da Hidayet beyi yerleştirdiler. Daha sonra ana binanın ikinci katında büyükçe bir salonda mescit olarak kullanılan şık döşenmiş yerde namaz kıldık. Hoca efendinin rahatsız olduğunu ve o gün çıkmayacağını söylediler. Ben de etrafı dolaştım. Kampın hemen yanında bir gölet vardı orada oturdum.
İkinci gün ikindi namazında Fetullah Gülen geldi, ikindi namazını kıldırdı. Ondan sonra kendine ayrılmış olan koltuğu oturdu. İkindi sohbeti dedikleri sohbeti yaptı. Hizmetlerin ne kadar meşakkatli yapıldığını anlattı. Bana, 'Sizi tanımıyorum' dedi. Hidayet bey beni tanıştırdı. Benim Muhsin Yazıcıoğlu'nun yanında yol arkadaşı olduğumu ve avukat olduğumu söyledi. Ben giderken yanımda hediye olarak Muhsin Yazıcıoğlu'nun vefatından sonra yazılan üç ciltlik 'Muhsin Yazıcıoğlu Külliyatı'nı götürmüştüm. Üçüncü gün yine ikindi namazını geldi kıldırdı. Benimle hiç selamlaşmadı. Kafası takkesiz olanlara yanında getirdiği takkeleri attı. Sohbeti kısa kesti ve gitti. O gün akşam Hidayet bey, orada bulunan 'Doktor Kudret'in odasında biraz bekleyelim, hoca efendinin yanına çıkacağız' dedi. O sırada Cevdet Türkyolu isimli şahıs geldi, 'Biraz sonra sizi alacağız' dedi. Saat 22.30 civarı bizi odasına aldı, havadan sudan konuştu. Sonra Hidayet beye dönerek, 'Süleyman beyi arıyor musunuz'? dedi. Sonra bu şahsın Süleyman Demirel olduğunu anladım. 'İhmal etmeyin, görüşün' dedi. Bir de Bank Asya ile ilgili konuya geldi. Orada Fetullah Gülen, 'Bank Asya bizim için okçular tepesidir, ne olursa olsun kaybetmememiz gereken bir yer' dedi. Daha sonra rahatsızlıklarından ve uyuyamama sıkıntılarından, genel geçer muhabbetlerden dem vurdu ve yaklaşık 45 dakika sonra yanından çıktık."
" 'O Yavuz'u öldürdüler' deyince kalktı gitti"
İddianamede, şüpheli Akkurt'un, "ABD'de bulunduğu dördüncü gün yine Gülen'in ikindi namazını kıldırdığı ve sonrasındaki sohbette, "Hükümetin hizmete karşı yaptığı baskı ve zulümlerden bahsettiğini" söylediği de belirtilerek, Akkurt'un, Yazıcıoğlu ile ilgili bir konuda Gülen'in odadan ayrılışına ilişkin şu anlattıklarına yer verildi:
"Gülen, dünyada 164 ülkede sahabi ruhu ile çalışan okul ve öğretmenlerden uzunca bir süre bahsettikten sonra, 'Yok mu, gelmez mi ki bir yavuz?' deyince, ben dayanamadım oturduğum yerden, 'O Yavuz'u öldürdüler hocam' dedim. Benim tarafıma döndü, bana baktı ve elini koltuğa koyarak kalktı gitti. Daha sonra gittiğim güne kadar sohbetlere çıkmadı ve gidene kadar kendisini bir daha görmedim. Bu sohbetlerde cemaatin Türkiye sorumlusu olduğu söylenen Sadık hoca, Ali Kara isimli bir şahıs, İstanbul FEM dershanesinin sorumlusu olduğu söylenen bir şahıs vardı. Altıncı günün sonunda ülkeye döndük."
Akkurt'un, "Hidayet Karaca'nın 2014 yılı aralık ayında gözaltına alınma sürecinde, karısı ve annesinin ricası üzerine evinde bulunduğunu ve polisler geldiği sırada Karaca'nın evde bulunmadığını" da anlattığı belirtilen iddianamede, Akkurt'un, "Karaca'yı iki saat sonra emniyete teslim ettik. Bilahare kendi grup avukatları olan Fikret Duran ve arkadaşları geldi. Savcılık sorgusunda hazır bulundum. Daha sonra dosya ile ilgili her türlü karar ve inisiyatifi kendileri aldı. Ben sadece komşuluk hukukumdan doğan görevimi yaptım." dediği ifade edildi.
Digiturk üyelik iptali
İddianamede, şüpheli Akkurt'un, FETÖ/PDY avukatlık yapılanmasına ait bildiklerini anlatıp Hidayet Karaca'nın gözaltı sürecinden önce tanıdığı veya bir şekilde tanıştığı cemaate mensup avukatların ismini verdiği vurgulanırken, "Şüpheli ilk savunma ve delil tespiti sürecinde örgüt üyeliğine ve örgüt üyesi olan kişilere ilişkin hiçbir bağı ve irtibatı olmadığını beyan etmesine karşın devam eden süreçte vermiş olduğu ek savunmasında zaten açıkça HTS raporunda da tespit edilen ve kamuoyunca bilinen kişilere ilişkin yüzeysel açıklama ve beyanlarda bulunduğu, örgütün avukatlık yapılanmasında kritik öneme haiz stratejik eylem ve işlemlere ilişkin açıklamalarda bulunmadığı, keza yine dahil olduğu Tahşiye kumpası davası sürecinde FETÖ/PDY'nin kamuoyu algısı oluşturmak için izlemiş olduğu tutum ve stratejiye ilişkin detaylı açıklamalarda bulunmadığı anlaşıldığından, bu açıklama ve beyanlarının etkin pişmanlık olarak değerlendirilemeyeceği kanaatine varılmıştır." denildi.
Şüpheli Akkurt'un Digitürk üyeliğini STV Grubu kanalların Digiturk platformundan çıkarılmasından sonra 8 Ekim 2015 tarihinde iptal ettirdiği ve kullanımındaki telefonla toplamda FETÖ'nün şifreli haberleşme programı ByLock ile 69 kullanıcı numarayla görüşme yaptığının tespit edildiği bilgisine yer verilen iddianamede, şu değerlendirme yapıldı:
"Doğan Akkurt'un kendi beyanına göre FETÖ/PDY içerisinde faaliyet gösteren şahıslarla irtibatlı olması, örgüt liderini görmek üzere ABD'ye gitmesi, örgüt üyesi oldukları gerekçesiyle gözaltına alınan ve tutuklanan kişilerle irtibat sağlaması, örgüt yöneticisi ve üyesi olduklarından bahisle haklarında soruşturma yürütülen kişilerle irtibatlı olması, çok sayıda ByLock kullanıcısı ile irtibatlı olması, örgütle ilişkisi olduğundan bahisle Digiturk platformundan çıkarılan kanalların ardından Digiturk aboneliğini iptal ettirmesi, örgütle ilişkisi olduğundan bahisle haklarında işlem yapılanlarla para ilişkisi olması, örgüt yapılanması lehine algı oluşturmaya yönelik basın açıklamasında bulunması, fiili olarak yapılan protesto ve eylemlere örgüt lehine katılmış olması hususları birlikte göz önüne alındığında, şüphelinin FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği değerlendirilmiştir."