Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasındaki çatışmalarda yaralanan polis memuru Sedat Kara, "Ben onları asker olarak görmüyorum. Onlar, bu vatana ihanet eden insanlar. Bu vatan, bu ülke, onlara en yüksek rütbeye kadar rütbeyi vermiş ama demek ki ihanetin rütbesi olmuyor." dedi.
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında yaralanan ve Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınan Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesinde görevli 52 yaşındaki polis memuru Kara, AA muhabirine yaptığı açıklamada, olayın başladığı saatlerde evinde istirahat ettiğini ve ilk olarak televizyondan öğrendiğini söyledi.
Ne olduğunu anlamaya çalışırken telefonuna tüm personelin İl Emniyet Müdürlüğüne gelmesi gerektiği yönünde mesaj geldiğini ifade eden Kara, bunun üzerine kendisinin de hazırlanarak evden ayrıldığını anlattı. Kara, "Hemen Ankara Emniyet Müdürlüğüne gittim. Orada, toplandık." dedi.
Kara, olay anına ilişkin şunları aktardı:
"İlk başta 2 tank, Emniyet Müdürlüğünün A Kapısı'nın önünde duruyordu. Migros tarafında vardı, arka tarafa tank yerleştirilmişti. Yukarıda da helikopter uçuyordu. Biz, tankların üstüne doğru gittik arkadaşlarla. Hem tankları durdurmak hem de iki silahlı gücün birbirine girmemesi gerektiğini askerlere anlatmak istedik. O arada bir patlama oldu. Sağ omzumda bir acı hissettim. Daha sonra bacağımda, göğsümde bir şeyler hissettim. Sonra, arkadaşlar beni oradan çekmişler, hastaneye getirmişler. Emniyette olan ilk patlamaya şahit oldum."
"Bu ülkeden başka gidecek hiçbir yerimiz yok"
Yaklaşık 30 yıldır polis olarak görev yaptığını ve 2,5 yıl sonra emekliliğinin geleceğini dile getiren Kara, şöyle konuştu:
"Bu olayda, askerle polis karşı karşıya kaldı demeyelim çünkü ben onları asker olarak görmüyorum. Onlar, bu vatana ihanet eden insanlar. Bu vatan, bu ülke, onlara en yüksek rütbeye kadar rütbeyi vermiş ama demek ki ihanetin rütbesi olmuyor. Amerika'dakilere, sağdakine, soldakine bu ülkeyi peşkeş çekmek istediler. Çok şükür halkımız ve teşkilatımız onların önüne geçtik. Diğer askerleri tenzih ediyorum, onlar da bizim yanımızda çünkü. Ama Amerika'dakine bu ülkeyi peşkeş çekmek isteyen soysuzlar, gerekli dersi alacaklar. Vatana ihanet, en büyük suçtur. Bizim, bu ülkeden başka gidecek hiçbir yerimiz yok ama biz en büyük düşmanlığı kendimize yapıyoruz. 'Bizim, bizden başka dostumuz yok' diyoruz ama düşmanlığı da biz yapıyoruz. Onlara ben Türk demeye utanıyorum. Üzgünüm."
"O erler, ana kuzusu"
Her zaman görevinin başında olacağını vurgulayan Kara, "Biz, bu ülkenin evladıyız. Tek ayağım, tek kolum tek gözüm de olmasa yine giderim. Bu vatandan başka vatanımız yok." dedi.
Kara, darbe girişimindeki çatışmalarda yer alan er ve erbaşların "kandırılmış çocuklar" olduğu değerlendirmesinde bulunarak "Terhisine üç gün kalan insan gidip de darbe yapmaz veya iki gün önce Ankara'ya gelen çocuk gidip darbe yapmaz. O erler, ana kuzusu, ana evladı, daha 20 yaşındalar. Onlara kıyılmasın." dedi.
Şu an genel sağlık durumunun iyi olduğunu belirten Kara, tüm sağlık personeline teşekkür etti.
Kara'nın eşi Perihan Kara da eşinin görev yerine gitmesinin ardından çok endişelendiğine ve uzun süre kendisine ulaşamadığına işaret ederek şunları kaydetti:
"Haber alamadık. Bekledik. Sonra, sesini duydum eşimin yaşadığına dair. Çocuklarımla birlikte, o anda adeta yeniden dünyaya geldim. O andan itibaren nefes aldım. Allah, kimseye yaşatmasın."
Perihan Kara, şehitlere rahmet, yaralılara da acil şifa diledi.