Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Yargıtayın kuruluşunun 150. yılı kapsamında düzenlenen "İdari Teşkilat ve Yargı Bağımsızlığı" konulu toplantıda konferans verdi.
Kadıların tarihini ve yargı görevlerini anlatan Ortaylı, kadıyı yönlendirecek insanların başında fetva makamı bulunduğunu, kadının kadı olması için çok iyi hukuk bilmesinin de şart olmadığını söyledi.
Kadılar erkek olacak denildiğini, ancak Abbasiler döneminde kadın hakim bulunduğunu, Divan-ı Mezalim'in başında bir kadın hakimin yer aldığını aktaran Ortaylı, Türkiye'de de 1926 Kanuni Medenisi'nden beri, usulü hukuk uygulaması dışında kadınların hakim, savcı ve avukat olabildiğini belirtti.
Ortaylı, birçok ülkede, 1930'lu yıllarda kadınların adliye silkinde yer almalarının mümkün olmadığını hatta birtakım ülkelerde politikaya karıştıkları halde adliyede kadınların geri kaldığını söyledi.
Türkiye'de yargı teşkilatının düzenli bir yapılanma olduğunu, belirli esasları bulunduğunu belirten Ortaylı, kimin nereden nereye terfi edeceğinin bilindiğini söyledi.
Ortaylı, "Bu memlekette yargıyı siyasetten ayrı düşünmek mümkün değildir, bu hiçbir yerde mümkün değildir. Siyasetle yargı birbirine karışır ama yargının karışmasında adaletin ve hukukun umumi payı rol oynayacaktır." diye konuştu.
Kanunun manası, mantığı ve gerekçesinin çok önemli olduğunun altını çizen Ortaylı, her gerekçenin temellendirilmesi gerektiğini vurguladı. İlber Ortaylı, şöyle devam etti:
"Son davada bu yok. Bazı büyüklerimiz Danıştaya saldırdılar ama Danıştay kararı reddettiğinde baktı o karara, hangi gerekçeyle bu alınmış, kaldırılmasının gerekçesi ne, bakmış bir şey yok. Kaldırılmasının kesin bir gerekçesi, esbabı mucibesi yok. Ben o kaldırma kararın gerekçesini solcu gazetelerin muhabirlerinden, yazarlarından veya televizyondaki tartışmalardan öğrenecek değilim. Yani hakimler heyeti, bunu gidip oralardan takip edip okuyacak değil, bunu sen yazacaksın buraya. Hukukun diliyle yazacaksın, hukukun kavramlarıyla, prensipleriyle yazacaksın ki açık olsun. Öyle herkes canının istediği Türkçeyle karar yazmıyor. Yani bir hakimin Türkçesi ile bakkalın Türkçesi bir mi? Belki ikisi de aynı şeyi söylemek istiyor ama tarz farklılığı var, üslup var. Hakimler heyetinin de kendine göre eksikleri kusurları hatta cürümleri olabilir. Cürümleri ayıklamak gerekir, kusurların telafisine gidilir, eksikleri de ortaya koymak, belki başkasının daha bilgisine müracaat etmek gerekir."
"Hiçbir zaman tarihimizde Hitler Almanya'sı gibi işler olmadı"
İlber Ortaylı, bu devlette idari teşkilatın içinde mahkemenin tarafsızlığı ve dokunulmazlığının hep bulunduğunu belirterek, kadıların da tarafsız olduğunu, kadıların başka kadılar tarafından teftiş edildiğini anlattı.
Ortaylı, "Konu çok geniş. Türkiye'de yargı bağımsızlığı vardır. Bunu hiç kimse inkar edemez. Hiçbir zaman tarihimizde Hitler Almanya'sı gibi işler olmadı, Çar Rusya'sı gibi işler olmadı. Bunun aksini iddia etmek yüzde 100 mümkün değildir. Yargıya otoritenin karıştığı zamanlar olmuştur veya yargı mensupları kendilerinden gönüllü olarak devletin fikirlerine katılmıştır, o daha çok yaygındır ama Türkiye'de yargı bağımsızlığının ihlalinin, temel, çok karakteristik bir olay, müessese olduğu ileri sürülemez." değerlendirmesini yaptı.
İlk soru Başkan Cirit'ten
Salondaki Yargıtay mensuplarının sorularını da yanıtlayan Ortaylı'ya ilk soruyu Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit sordu.
Cirit, "Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde, '... 500 akçalı kadı, 150 akçalı beylerbeyi...' diyor. Bu doğru mu, bunu öğrenmek istedim. Şimdi günümüzde biz biraz daha geriye düştük o konularda. Bir Osmanlı'nın kadıya verdiği değeri hep örnek olarak veriyorum." dedi.
"Siz hep maaşa bakıyorsunuz"
İlber Ortaylı ise "Zannediyorum ki yargı camiamız, bu gibi şeyleri haklı olarak gözden geçirirken, şikayet ederken, bu çok kritik nokta, siz hep maaşa bakıyorsunuz." dedi.
Fransa'daki hakim maaşını örnek veren, İngiliz sisteminde 500 akçalı olan sistemin karşılığının bulunduğunu anlatan Ortaylı, "Oradakilerin serbest çeki vardır. O serbest çek, yargıç hazretleri karısını veya kız arkadaşını alıp lokantaya gitsin diye verilmiyor ona. Belirli temsili masraflar karşılığında ayrılmış. Bizde bu olmuyor, maaşa kalıyor. Onlara da bakmak lazım. 500 akça doğrudur. Sancak beylerinin yıllık geliri o kadar olmaz ama kadının olur." diye konuştu.
Bir Yargıtay üyesinin, "Bizim noterlerin bizden çok gelirleri var. Osmanlı'da noterlik işini kim yapıyordu, ücret alıyorlar mıydı?" sorusu üzerine de Ortaylı, o dönemde de bu iş için ücret alındığını söyledi.
Ortaylı, "Ama şu an noterler çok kazanıyor. Şimdi söylesem kızarlar, bir parça devlete kesilse fena olmaz ama bana ne. Duymadılar, siz söylemeyin, herkesin yolu düşüyor. Allah bereket versin." şeklinde konuştu.
Ortaylı'nın sözleri salonda gülüşmelere sebep oldu.
Konuşmasının ardından Yargıtay Başkanı Cirit, Ortaylı'ya teşekkür ederek, hediye verdi. Konferansın sonunda, Yargıtay personeli de Ortaylı'ya kitaplarını imzalatarak, fotoğraf çektirdi.
Kaynak: AA