Sisli 0ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Türkiye
TRT Haber 12.10.2023 15:36

İsrail, uluslararası hukuka ne kadar uyuyor?

İsrail Sağlık Bakanı Moshe Arbel’in saldırı düzenlerken yaralı halde ele geçirilen Filistinlilerin tedavisinin yapılmayacağını açıklaması, uzun yıllardır tatışılan bir konuyu yine gündeme getirdi. Tel Aviv, uluslararası hukuk kurallarına uyuyor mu? Gelin, örneklerle inceleyelim.

İsrail, uluslararası hukuka ne kadar uyuyor?

İsrail’in Gazze saldırıları devam ederken İsrail Sağlık Bakanı’nın Hamaslıların devlet hastanelerinde tedavilerinin durdurulması emrini verdiğini açıklaması, Tel Aviv yönetiminin uluslararası hukuk tanımamazlığını tekrar gündeme getirdi. Şimdi gelin, İsrail’in 1948’den beri uluslararası hukuka aykırı eylemlerinin bazılarına yakından bakalım…

İsrail, uluslararası hukuka ne kadar uyuyor?

Gazze ablukası meşru mu?

1967 yılında İsrail işgaline uğrayan Gazze şehri, 38 yıl sonra işgalden kurtuldu. Ancak 2005 yılından bu yana kara, deniz ve hava ablukası altında. İşgalci İsrail'in kuşatması ve saldırgan politikasının gölgesinde yaşayan Filistinliler, zor koşullara rağmen hayata tutunmaya çalışıyor.

Bugünlerde yine İsrail saldırılarına maruz kalan şehir yeni sınavlarla da yüzleşiyor.

İsrail, uluslararası hukuka ne kadar uyuyor?

İsrail yetkilileri, Gazze için 'topyekün abluka' kararı aldı, elektrik, gıda ve akaryakıt tedarikinin kesileceğini söyledi.

Enerji ve Altyapı Bakanı Israel Katz, İsrail'den Gazze Şeridi'ne giden su kaynaklarının da derhal kesilmesi emrini verdi.

Peki, İsrail’in 16 yıldır uyguladığı bu durum uluslararası hukuka uygun mu?

Uluslararası toplum ve bağımsız kuruluşların konuya dair yayımlanan bağımsız raporlarında Gazze ablukasının uluslararası hukuka aykırı olduğu belirtiliyor.

Birleşmiş Milletler'in (BM) “Gazze İhtilafında Olguları Araştırma Komisyonu Raporu” ve Kızıl Haç Komitesi’nin raporları, Gazze’de abluka suretiyle uygulanan toplu cezalandırmaların, İsrail’in uluslararası insancıl hukuktan doğan yükümlülüklerini ihlal ettiğini ortaya koyuyor.

Ablukaya dair en dikkat çekici unsurlar olan orantılılık ilkesi ve sivil halka karşı yapılan toplu cezalandırma yasağı, İsrail'in uluslararası hukuku doğrudan ihlal etmesi anlamına geliyor.

Yasadışı Yahudi Yerleşim Yerleri

İsrail, 1967’den bu yana işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında Yahudi yerleşim birimleri inşa etmeye devam ediyor. Aradan geçen zamanda İsrail'de iktidara gelen hükümetler, yerleşim yerlerini, Filistin topraklarını Yahudileştirme aracı olarak kullanma politikasını aralıksız sürdürdü.

İsrail, uluslararası hukuka ne kadar uyuyor?

Uluslararası hukuka göre Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı sayılıyor.

Bugüne gelindiğinde işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te yaklaşık 300 yasa dışı ve kaçak yerleşim birimi bulunuyor. Buralarda toplam 700 bin Yahudi yerleşimci yaşıyor.

Öte yandan yasadışı Yahudi yerleşimlerine tepkiler son yıllarda fiili bir hal de aldı.

Örneğin 2018 yılında İrlanda Senatosu, işgal altındaki Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimciler tarafından üretilen ürünlere ithalat ve satış yasağı getiren yasa tasarısını kabul etti.

Tasarıyı hazırlayan bağımsız senatör Frances Black “Eğer bazı malların savaş suçları işlenerek üretildiğinden emin isek bunların ticaretini yapmamalıyız” diye konuştu.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Aralık 2016'da aldığı kararla, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında tüm yerleşim faaliyetlerini derhal durdurmasını talep etmişti.

İsrail, uluslararası hukuka ne kadar uyuyor?

Uluslararası hukuka göre yasa dışı yerleşim yerlerinde yaşayan Yahudiler ise Filistinlilere yönelik saldırılarda bulunmaktan çekinmiyor. Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimciler bu yıl sadece ocak ayında 130 saldırı düzenledi.

İsrail ordusunun Filistinlilere yönelik baskınlarına katılan, Filistinlilere ve mallarına doğrudan saldıran Yahudi yerleşimcilerin geçen yıl gerçekleştirdiği saldırı sayısı bin 187 olarak kayıtlara geçti.

Ev yıkma cezası nedir?

İsrail, bir yandan hızla yasa dışı Yahudi yerleşimlerini genişletiyor, bir yandan da Filistinlilerin evlerini yıkıyor. Peki, amaç ne? Yıkımlar neye dayandırılıyor? Uluslararası hukuk ne diyor?

İsrail, ya yeni yerleşim yeri açmak ya da mevcut yasa dışı yerleşim yerlerini genişletmek için Filistinlilerin evlerini yıkıyor. 

Batı Şeria ve Kudüs’te yaşanan yıkımların tek gerekçesi bunlar değil tabii ki. İsrail uzun bir süredir suça bulaştığını düşündüğü kişinin ailesini de cezalandırmak için ev yıkıyor.

Peki, ev yıkma cezası neye dayandırılıyor?

İsrail hükümeti söz konusu uygulamayı kendi iç hukukundan kaynaklanan bir hak olarak görüyor.

İsrail hukukuna göre, halen yürürlükte olan 1945 tarihli Acil Savunma Yönetmeliği Bölüm 119’da yer alan hüküm, yerel askeri otoriteye, terör ve şiddet olaylarının yaygın hale gelmesi ve önlenmesinde zorluk çekilmesi halinde, mahkeme kararına istinaden ev yıkma yetkisini veriyor.

Yönetmeliğin ilk uygulanmaya başlandığı dönemde, mahkemelerce verilen kararlar itiraza kapalı iken, bu bölüme 1989 yılında eklenen bir fıkra ile yıkılmasına karar verilen evde ikamet eden aileye, yıkımın iptali için İsrail Yüksek Mahkemesi'ne itiraz dilekçesi verme hakkı tanındı. Bu tarihten itibaren onlarca itiraz dilekçesi verildi. İsrail Yüksek Mahkemesi ise genellikle idarenin tezlerini destekleyen bir tavır sergileyerek yıkım kararlarını onadı.

İsrail, uluslararası hukuka ne kadar uyuyor?

Uluslararası hukuk ne diyor?

Olayın uluslararası hukuki boyutunu iki farklı platformda değerlendirmek mümkündür. İlki, barınmanın temel insan hakkı olması nedeniyle konuya temas eden 1948 tarihli BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi.

İkinci metin ise, ev yıkımlarının uygulandığı toprak parçalarının İsrail’in işgali altında olması nedeniyle, bu gibi bölgelerde geçerli olan 1949 tarihli Harp Zamanında Sivillerin Korunmasına İlişkin Cenevre Sözleşmesi.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 17. maddesine göre, herkesin mülkiyet hakkı vardır ve bu hak istisnaidir. İnsan haklarını düzenleyen ve diğer tali metinlere ilham kaynağı olan bu temel beyannameye göre, İsrail’in uygulamış olduğu ev yıkma cezası hukuksuz ve orantısızdır. Temel insan hakkı olan barınma ve ikamet hakkı yok sayılıyor, ev yıkma cezası gibi toptan cezalandırıcı bir yöntem uygulanarak suçsuz kişiler, sırf suç işleyen kişilerin akrabası oldukları için mağdur ediliyor.

Cenevre Sözleşmesi’nin 33. maddesi de suç işleyen kişiler ile bu kişilerin mallarına misilleme yapılmasını ve işlenen suçtan ötürü kolektif ceza verilmesini yasaklıyor.

İsrail’in kendi iç hukuku üzerine bina ettiği ve şiddet eylemlerine karıştığı tespit edilen ya da şüphelenilen Filistinlilere, yargılandıkları mahkemelerce verilen adli cezalara ilave olarak idari bir yaptırım niteliğinde olan ev yıkma cezasının uygulanmasının uluslararası hukukta bir karşılığı bulunmuyor.

Ancak diğer konularda olduğu gibi, bu konuda da uluslararası hukuku ve uluslararası kurumların kararlarını tanımıyor.

Gaiplik yasası ve yasadışı ek koyma

1967'de Doğu Kudüs’ü işgal eden İsrail, hem tarihi kenti hem de çevresini Yahudileştirme politikası izlemeye başladı.

İsrail'in bu politikası, hükümetin Kudüs'ün doğu ve batısında yerleşim yerleri yapması ve kentin Yahudileştirilmesinin önünü açacak kanunlar çıkarması şeklinde iki önemli omurga çerçevesinde şekillendi.

Gaiplik Yasası

Gaiplik Yasası, İsrail parlamentosu Knesset'te 1950 yılında kabul edildi. Yasa, 1948 Savaşı sonrası Filistin içinde veya dışına göçmüş Filistinlileri kapsıyor. Sahipleri göç etmiş arsa veya gayrimenkullerin İsrail'e tahsisini öngörüyor. İsrail bu yasa çerçevesinde yaklaşık 300 köye ve 20 bin binaya el koydu.

Kudüs’te Filistinlilere iskan yok

İsrail, 1967 yılındaki 6 Gün Savaşı'nın ardından Ürdün idaresindeki Doğu Kudüs'ü işgal etti. İsrail, şehrin sınırlarını belirledi ve burada yasaları, hükümleri ve idaresini uygulamaya koyduğunu duyurdu.

İşgal altındaki Doğu Kudüs'te fiili durumda yaşayan Filistinlilerin İsrail bürokrasisinde ve hukuk sistemindeki yorucu yolculukları bu tarihten sonra başladı.

Bugün, işgal altındaki Doğu Kudüs'te yaşayan yaklaşık 350 bin Filistinli "makdisi" diye isimlendiriliyor ve kalıcı oturum statüsünde yaşıyor; İsrail hukukuna tabiler, vergilendiriliyorlar ancak İsrail'de seçme ve seçilme hakkından yoksunlar.

İşgal altında yaşayan Filistinliler, kalıcı oturum statülerini kaybetmemek için İsrail bürokrasisiyle de mücadele ediyor. Örneğin, İsrail'de kalıcı oturum statüsündeki Doğu Kudüslü bir Filistinli, Batı Şeria'da yaşaması halinde oturumu iptal edilebiliyor.

İşgal altındaki Doğu Kudüs'te yaşayan Filistinlilerin temel sorunlardan biri de konut problemi ve İsrail yaptırımları. BM İnsani İşler Koordinatörlüğü'nün açıkladığı rakamlara göre, İsrail yönetimi, bu yılın başından kasım ayına kadar işgal altındaki Doğu Kudüs'te Filistinlilerin yaşadığı 130'dan fazla binayı ruhsatsız inşa edildiği gerekçesiyle yıktı.

BM kararları uygulanmıyor

İsrail devleti, 1948'de kuruldu. O tarihten bugüne izlediği politika, defalarca BM gündemine taşındı. Ancak İsrail yönetimi BM'de alınan kararların hiçbirini uygulamadı. Güvenlik Konseyi'nde ABD'nin desteği sayesinde de uluslararası alanda İsrail'e karşı yaptırım kararı alınamadı.

İsrail, uluslararası hukuka ne kadar uyuyor?

BM, Filistinle ilgili ilk kararını henüz İsrail devleti kurulmadan aldı. İngiltere 1947'de bölgeden çekilirken, BM, Filistin toprakları üzerinde biri Arap, diğeri Yahudi olmak üzere, iki bağımsız devlet kurulması kararı aldı.

Ancak bu ilk karar 1948'deki Arap-İsrail Savaşı nedeni ile uygulanamadı.

1949'da savaşın ardından BM, Filistinlilerin göç etmek zorunda kaldıkları topraklara geri dönmesi ve Kudüs'ün uluslararası bir yönetime kavuşması kararı aldı. Ancak bu karar da hiç uygulanamadı.

1967'de sınırlar kararı alındı

1967'deki Arap-İsrail Savaşı'nda Doğu Kudüs, Gazze Şeridi, Batı Şeria, Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri'ni İsrail işgal etti.

BMGK, Kasım 1967'de aldığı 242 sayılı kararla İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesini istedi.

“İsrail'in barışsever bir üye değil”

BM Genel Kurulu Aralık 1983'te aldığı kararla İsrail'in barışsever bir üye olmadığını vurguladı. Bütün uluslara, İsrail ile diplomatik, ticari ve kültürel bağlarını koparmaları çağrısında bulundu. İsrail için bu karar da diğerleri gibi yok hükmündeydi.

2017'de Donald Trump başkanlığındaki ABD yönetimi, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdı. Bu adımın hemen ardından, 21 Aralık'ta BM'nin aldığı kararla, ABD'nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması reddedildi.

ABD veto hakkını en çok Filistin meselesinde kullandı

İsrail'in bu tutumuna karşılık Güvenlik Konseyi'nin, kararların uygulanması için diretmesi ya da sert yaptırımları gündeme getirmesi de ABD desteği nedeniyle mümkün olmadı. Konseyin 5 daimi üyesinden biri olan ABD veto hakkını en çok Filistin meselesinde kullandı. ABD vetosu nedeniyle İsrail aleyhine tasarıların kabulü mümkün olamadı.

Bunların yanında İsrail’in 16 yıldır Gazze’ye uyguladığı abluka, Filistin topraklarında yasa dışı şekilde inşa ettiği yerleşim yerleri, ev yıkma cezaları ve daha niceleri, uluslararası hukuk ve anlaşmalar ile bağdaşmıyor. İsrail, herhangi bir cezai müeyyideye maruz kalmadığı için de bu politikalarını sürdürüyor.

Sıradaki Haber
Bursa'da tarım makinesinin altında kalan kadın hayatını kaybetti
Yükleniyor lütfen bekleyiniz