İstanbul ve Ankara'da yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle alınan önlemler, hava kirliliğini yüzde 41 azalttı.
Koronavirüs salgını nedeniyle vatandaşlar alınan tedbirler kapsamında evlerinde kalıyor. Bu da araç kullanımını büyük oranda düşürdü. Bunun sonucunda ise hava kirlilik oranı kentlerde azaldı.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, "Akciğerlerimize, kalbimize ve beynimize zarar verebilir. Şehirlerdeki trafik yoğunluğunun ve diğer faaliyetlerin azalması sebebiyle azotdioksit (NO2) yoğunluğunda büyük düşüşler görülmeye başlandı" dedi.
Havayı kirleten faktörler azaldı
Toros, koronavirüs önlemleri nedeniyle insanların araçlarıyla dışarı çıkamadığını, bunun da hava kirliliğini azalttığını ifade ederek şunları söyledi:
"İnsanlar evde kalınca havayı kirleten faktörler azaldı. Bunun sonucunda hava kalitesi arttı. Ayrıca modern hayatın önemli kirleticilerinden azotdioksitler daha çok fosil yakıtların yanması sırasında atmosfere salınmaktadır. Araçlar, sanayi tesisleri ve enerji santralleri en önemli azot oksitlerin kaynağıdır. Önemli bir kirletici olan azotdioksit göz ve solunum yolu hastalıkları, akciğerlerde iltihaplanma ve akciğer enfeksiyonlarına karşı bağışıklığı azaltabilir."
Koronavirüsle beraber alınan tedbirlerden dolayı İstanbul ve Ankara'da azotdioksit (NO2) kirliliğinin azaldığını anlatan Hüseyin Toros, "Günlük ölçüm değerlerine göre insanlar evde kalınca azotdioksit kirliliği mart ayının ikinci yarısında ilk yarısına göre İstanbul’da yüzde 36 ve Ankara’da yüzde 45 azaldı. Böylelikle Türkiye'nin en büyük iki şehrinde ortalama hava kirliliği oranı yüzde 41 azalmış oldu" dedi.
Bursa'da azaldı, İzmir'de arttı
Prof. Dr. Toros, Bursa'da da havadaki azotdioksitin yüzde 30 azaldığını, İzmir'de ise diğer şehirlerin tersine bu oranın yüzde 13 arttığını ifade etti.
Koronavirüsle mücadelede tüm dünya insanlarının birlikteliğiyle küresel ölçekte iklim değişikliğini azaltabileceğini vurgulayan Toros, şöyle konuştu:
"Yaşadığımız bu süreç küresel ölçekte hep birlikte aşırı tüketim, israflar ve iklim değişikliği konusunda daha duyarlı olmamıza, şirketlerin sadece kazanma hırslarından vazgeçerek ihtiyaç kadar üretmek ve kaynakların idareli kullanılması için çalışmalar yapmasına, ekonomi ve sosyal hayat kavramlarını gözden geçirmemize, var oluşumuzun gayesine dönmemize yardımcı olabilir."