Giresun Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan, mahkemece kabul edilen iddianamede örgütün dağılmayı önlemek ve ayrılmaların önüne geçmek için kullandığı tedbirlere yer verildi.
Giresun Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 229 sayfalık iddianamede, "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'a muhalefet" suçlamaları yöneltilen şüphelilerin FETÖ'yle ilişkisi, örgütün kuruluşu, 17-25 Aralık süreci ve 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin bilgiler yer aldı.
Örgütün son yıllarda "korku imparatorluğu" oluşturmayı başardığı, kendinden olmayanlara karşı çok sayıda illegal yöntem kullandığı belirtilen iddianamede, bu yöntemlerin kişilerin işleri ve aile yaşantıları, kişisel zaafları ve toplumsal konumlarına göre şekillendiği ve çeşitlilik gösterdiği kaydedildi.
Serbest meslek sahiplerini rekabet şartlarına aykırı olarak ekonomik zarara uğratmaya çalışan ya da kamudaki mensupları aracılıyla çeşitli gerekçelerle denetlettiren örgütün, baskısını asıl hissettirdiği alanın kamu çalışanları olduğuna işaret edilen iddianamede, şunlar bildirildi:
"Kamuda uygulanan genel illegal yöntemleri, kendilerinden olmayan çalışana mobbing uygulanması, terfi ettirilmemesi, stratejik görevlere getirtilmemesi, meslekten ihraca varan disiplin cezaları verilmesi, istem dışı tayin edilmesi, hak edildiği halde ödüllendirilmemesi, yurt dışında eğitim imkanlarından faydalandırılmaması olarak sıralamak mümkündür. Örgüt, dağılmayı önlemek, ayrılmaların önüne geçmek için ayrılmaya niyetlendiğini sezdiği üye ya da mensupları üzerinde de baskı uygulamakta, ayrılma konusundaki irade, davranış ve tutumuna göre ceza olarak 'tazir', 'şefkat tokadı', 'zecr tokadı' ve 'tard' olmak üzere niteliği itibarıyla hafiften ağıra doğru sıralanan sert tedbirlere başvurmaktadır."
"Örgütün legal uzantıları ile koordineli yürütülen planlı çalışmalar..."
İddianamede, örgütün kullandığı bazı yasa dışı yöntemlerin söz konusu kişiyi hem madden hem de manen yok etmeye yönelik eylemler olduğu vurgulanarak, "Bu yöntemlerle şahıs, aile, sosyal ve iş hayatında yıpratılarak itibarsızlaştırılmakta, kişi bu iftiraların/saldırıların kimden geldiğini bilse de direnememekte, belli bir süre sonra istifa etmekte ya da örgütün istemiş olduğu davranışları sergilemek zorunda kalmaktadır. Bu eylemlerin bir kısmı örgütün legal uzantıları ile koordineli yürütülen planlı çalışmalardır." denildi.
Örgütün cezalandırma sistemiyle ilgili iddianamede şu bilgilere yer verildi:
"Tazir: Örgütten bir kimsenin ayrılacağı veya kopacağı sezilirse veya itaat dışına çıkanlara tazir uygulanır. Tazir, örgüt sorumlu abi veya ablasının kişiyi ikaz edip uyarması, aşağılaması, onu herkesin içinde rezil ederek küçük düşürmesi şeklinde gerçekleşir. Eğer örgüt üyesi bu tazir sonucunda ders alıp uslanmış ve itaate girmişse sorun yoktur. Tersi durumda daha ağır cezalar verilebilmektedir.
Şefkat tokadı: Örgütten ayrılmak isteyenlerin bu iradesi fark edildiğinde bir diğer metot, onları şefkat tokadı yalanıyla ikna ederek elde tutmaktır. Örgütten ayrılmak isteyenin başına kötü şeyler geleceği ileri sürülür ve şartlandırma yapılır. Örgütten ayrılacak kişinin en ufacık başına kötü bir şey gelse, mesela o gün ayağı takılıp düşse, dikkatsizliği sonucu kafasını çarpsa, bir işi yolunda gitmese veya basit bir sınavdan kötü bir sonuç alsa bu hemen şefkat tokadına bağlanır ve o kişiye bunun Tanrı'nın bir uyarısı olduğu söylenir ve derhal örgüte dönerek tövbe etmesi istenir. Bu, psikolojik basit bir şartlandırmadır, tıpkı fal bakmak gibidir. İnsan neye şartlanmışsa onu şartlandırmaya uygun olarak yorumlar ve kabullenir. Şefkat tokadı da aslında kişiler üzerinde oluşturulan şartlandırma ve korku vermenin bir türüdür.
Zecr tokadı: Örgütten ayrılan kimsenin aklını başına alması için örgütün vurduğu etkili ve tesirli bir darbedir. Bu tokadı yiyenler aman dileyerek örgüte geri dönebilirler ancak örgüt hiyerarşisindeki yerlerini kaybederek düşük bir görevde yer alabilirler. Bu tokadı yiyenlere artık pek güvenilmez. Örgütün sağladığı nimetler kişiden geri alındığı gibi bir de ceza kesilir. Örgüt içi evlilik yapmışsa boşanmasına karar verilir. Örgüt sayesinde elde ettiği mal varlığı yanında eğer varsa diğer malları örgüt tarafından geri alınır. O artık bir düşkün sefil, yoksul, asi olarak örgütün açık hedefi haline gelir. Bir kimsenin tek başına zecr tokadına muhatap olup örgüte karşı direnmesi mümkün değildir. Kaçarak bu örgütten kişi kurtulamaz. Örgüt her yerde olduğundan zecr tokadı, üst üste atılarak kişi uslandırılır. Bu, bir tür cezalandırma, örgüte geri döndürme, örgütün terbiye etme metodudur.
Tard: Örgütten kişi, korkutma ve şefkat tokadına rağmen ayrılmakta ısrar ederse veya itaatsiz davranır, emri sorgular, isyan eder veya emre aykırı iş yapar veyahut örgüt disiplinine uymazsa bu defa tard cezasına uğrar. Tard, kısaca itaatsiz tutumu ve isyankar tavrı nedeniyle örgütten kovma, hain ilan etmedir. Tard cezası alan kişinin örgüt ile ilişkisi kesilir ancak bu kişi hain ilan edildiğinde ve örgütün iç yapısını bildiğinden derhal yok edilmeli, başına kötü şeyler gelmeli ve cezalandırılmalıdır.
Örgüt bir bütün olarak bu haini imha etmek üzere harekete geçer. Mutlaka o kişinin başına ummadığı kötülükler getirilir. Eğer örgüt üyesi pişmanlık duyarak tekrar dönerse kabul edilir ama daha alt seviyede bir yerde görevlendirilir. Nedamet getirmez ve isyanda ısrar ederse bu defa derhal imha edilmesi gereken bir düşman kabul edilir. Nimete nankörlük ettiği ve küfre girdiği gerekçesiyle hemen başına bela musallat edilir, zecr tokadı vurulur."
İddianamede, özellikle 2003 ve 2014 yılları arasında devletin gücünü kullanan örgütün "tard edilen"leri tutukladığı ve onlara hayatı zehrettiği, eşlerinden boşanmalarını sağladığı, işlerini ellerinden alarak her yönden mağduriyetlerine yol açtığı belirtilerek, örgütten kovulanların öldürüldüğü iddialarının dile getirildiği kaydedildi.