Sisli -0.7ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Türkiye
DHA 02.03.2023 14:22

İTÜ heyetinden 'yeni binalara karşı endişenin doğru olmadığı' bulgusu

İstanbul Teknik Üniversitesi'ndeki (İTÜ) 21 bilim insanı, deprem bölgesindeki şehirlerde inceleme ve gözlemlerde bulundu. Gölbaşı'nda 'yeni binaların yıkıma maruz kaldıkları' iddiasını araştıran uzmanlar, yeni binalara karşı güvensizlik duyulmaması gerektiğini ve bu endişelerin çok da doğru olmadığı bulgusuna vardıklarını söyledi.

İTÜ heyetinden 'yeni binalara karşı endişenin doğru olmadığı' bulgusu

6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler 11 ilde büyük yıkıma yol açtı.

Depremin ardından inşaat mühendisliği, jeoloji mühendisliği, jeofizik mühendisliği, mimarlık gibi alanlardaki uzman isimlerden oluşan İTÜ'lü 21 bilim insanı, gruplar halinde bölgedeki şehirlerde inceleme ve gözlemlerde bulundu.

Kamu yapılarının mevcut hasar durumlarının incelenmesine yönelik olarak inşaat mühendisliği bölümünden 21 kişilik ekip, Adıyaman Merkez, Tut ve Çelikhan ilçeleri ile Pınarbaşı beldesinde tespitler yapıldı. İncelemelerde toptan göçmeye maruz kalmış binalar hariç tutulurken 33 okul binası, 10 hastane binası, 27 idari bina, 11 otel, pansiyon ve lojman binası, 14 cami, 17 de diğer grupta tanımlanan müze, taziye evi, halk eğitim merkezi olmak üzere toplam 112 yapı değerlendirildi.

İTÜ İnşaat Fakültesinden Doç. Dr. Beyza Taşkın, ön inceleme raporunda yer verdiği bulguları anlatarak uyarılarda bulundu.

"Turizm uygulama oteli binasının güvenli oduğuna kanaat getirdik"

Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu bünyesinde faaliyet gösteren Adıyaman Turizm Uygulama Otelini acilen inceleyip güvenli olduğunu tespit ettikten sonra hizmet veren ekiplerin gece orada kaldığını belirten Doç. Dr. Beyza Taşkın, şunları söyledi:

"İstanbul Teknik Üniversitesi'nden 21 öğretim üyesi olarak, 8 lojistik ekibimizle toplam 29 kişi depremin 6. günü Adıyaman Merkez'e intikal ettik, incelemelerde bulunduk. Adıyaman'ın merkezi oldukça ovalık, yumuşak zemin koşullarında inşa edilmiş bir bölge. Havalimanından sonra depremin etkilediği merkez bölgesine yaklaştığınız zaman hemen hemen her sokakta bir tane toptan göçmüş bina olduğunu, bunların dışında deforme olmuş, dönmüş, her an bir artçı sarsıntı esnasında yıkılabilecek binalar olduğunu gözlemledik. Zaten maalesef onların bir kısmı artçı depremler olunca yıkıldı. Yollar kapalıydı, ana bulvar yıkıntılarla kapalıydı fakat daha yamaçlara ilerlediğiniz zaman yine merkez ilçesinde hasarın çok sınırlı olduğunu gözlemledik. Orada kendimize kalacak bir yer bulmak durumundaydık. Arama kurtarma ekibi gibi tüm ekipler kalacak yer sıkıntısı taşıyorlardı. Biz bu kapsamda hemen biraz daha yamaçta bulunan turizm uygulama oteli binasını hızlıca inceledik, hemen onun arkasında bulunan pansiyon binasını inceledik güvenli olduğuna kanaat getirdik ve orada yatmaya başladık. Biz yatmaya başlayınca, ' Teknik üniversitesi hocaları da burada kalıyorsa biz rahat rahat kalabiliriz' diyerek bir anlamda ekiplerin psikolojilerinin rahatlamalarına hizmet ettik."

Tut ilçesi ve Pınarbaşı beldelerini de gördüklerini söyleyen Çelikhan, bu bölgelerin daha dağlık ve iyi zemin koşullarına sahip olduğunu söyledi. O bölgede de elbet hasar meydana geldiğini, çok olumsuz koşullara sahip binaların oralarda da kısmen veya toptan göçtüğünü gözlemlediklerini dile getirdi.

"Bu endişelerin çok da doğru olmadığı bulgusuna vardık"

Ön inceleme raporunda yer verdiği bulguları anlatan Doç. Dr. Beyza Taşkın, hazırladıkları raporun, yer bilimleri açısından değerlendirmek noktasından başlayıp, yer hareketlerini, yapısal hasarları, şehir bölge planlamasını, uzaktan algılama uydu sistemlerinin bu tip deprem ve afetlerinin yönetimindeki uygulamaları barındıran ve sonrasındaki dönüşümün nasıl olması gerektiğini tariflemeye çabalayan bir rapor olduğunu ifade etti.

Taşkın, raporda, hasarın temel nedenlerinin açıklanmaya gayret edildiğini dile getirdi.

"Kamuoyunda bir infial çıktı. Gölbaşı'nda çok yeni binalar yıkıma maruz kaldıkları için 'Yeni binalara da güvenemeyeceğiz galiba' diye endişe duyuldu. Bu endişelerin aslında çok da doğru olmadığı bulgusuna vardık. Geçmişteki depremlerde yapmış olduğumuz gözlemler ile çok paralel nedenlerin bu depremlerde de maalesef karşımıza çıktığını gözlemledik. Yerel zemin koşullarının ne kadar önemli olduğunu bir yapının deprem esnasında ve sonrasındaki artçılarda hasar görmemesi anlamında uygun temel sistemlerinin titizlikle dizayn edilip yerinde uygulanması gerektiği sonuçlarına vardık. Bir diğer nokta, bundan sonraki süreçte hızlı yapılabilecek yapı sistemlerinin neler olabileceğine dair birtakım önerilerle kendi adıma olan branş bölümünü kapattık."

"Hızlı askiyon almak adına sökülebilir kalıcı şehrin oluşturulmasını tercih ediyoruz"

100 binler şu an konut kullanamayacak durumda olduğunu belirten Doç. Dr. Beyza Taşkın şöyle devam etti:

"Bundan sonrası için iyi bir mekandan planlama şart. Toplum öncelikli afetlere dirençli yapıların inşa edilip kullanılmasıyla, bilinç düzeyinin toplumsal olsak yükseltilmesiyle hızlı inşaatlar gerekiyor. Orada binlerce belki de 100 binler şu an konut kullanamayacak durumdalar. Konutları aslında hasarsız veya hafif hasarlı olan vatandaşlar elbette çok haklı olarak endişe duyuyorlar. Dolayısıyla kenti mekânsal olarak planlayarak, uygun koşullara ve yerel zemin koşullarına dikkat edilerek yeni yerleşim bölgelerinin ve cazibe merkezlerinin iyi bir planlama ile yapılması gerektiğini şahsen düşünüyorum. Burada hızlı aksiyon almak adına daha sonra sökülebilir, kalıcı şehrin oluşturulması öncesinde sökülebilir hazır sistemlerin tercih edilebileceğini önemsiyoruz. Örneğin, prefabrike, hafif çelik yapılar olabilir. Çok kısa sürede konteyner kent kurulabilir. Dolayısıyla acil olan barınma ihtiyacı kısa sürede hallolur diye düşünüyoruz."

Sıradaki Haber
Adıyaman'da esnaf iş yerlerini açmaya başladı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz