İstanbul Üniversitesi İslam Tetkikleri Enstitüsünün düzenlediği enstitü sohbetlerinin 20'ncisinde, sosyo-dini perspektiften "Japonya'da İslam'ın kısa tarihi" konuşuldu.
Enstitü sohbetlerinin organizatörlüğünü yapan Yakoob Ahmed, burada yaptığı açıklamada, "Dünyanın her köşesinde İslam ve İslami alanda çalışanların olduğunu görmek benim için memnuniyet verici. Japonya kadar uzak bir ülkede bile Müslüman olan ve İslam'la ilgili konularda çalışanları görmek, İslam'ın küresel olarak sahip olduğu ilginin bir göstergesi." ifadesini kullandı.
İslam Tetkikleri Enstitüsü Kütüphanesinin bulunduğu Kuyucu Murat Paşa Medresesindeki seminere konuk konuşmacı olarak katılan Kimura da Japonya'da İslam'ın tarihinin anlatıldığı etkinlikte, ihtida etmiş Japon Müslümanlardan biri olarak konuştuğunu aktardı.
Müslüman bilim insanlarının yaşadığı zorluklar
Kimura, İslam'ın Japonya'daki kısa tarihinden ve Müslüman bilim insanlarının karşılaştığı zorluklardan bahsetti.
Japonya'nın İslam'la ilk ilişkisini 14. yüzyılda Moğol Yuan Hanedanı'nın bölgeye yaptığı çıkarma ile tanıştığını anlatan Kimura, "Japonya'ya gelen ilk Müslümanların, 14. yüzyıllarda tüm Çin'i yöneten Moğol Yuan hanedanından gelen ve aralarında Türklerin de bulunduğu Müslüman elçiler olduğu söylenir." dedi.
Kimura, Japon otoritesinden, kendilerine teslim olmalarını isteyen Yuan hanedanının teklifinin reddedilerek gönderilen Müslüman elçilerin, Japonlarca öldürüldüğünü ve bu elçilerin mezarlarının, Tokyo'nun yakınındaki Kanagawa'da bu ilk Müslümanların mezarlarının hala durduğunu dile getirdi.
Bu olayın ardından Müslümanların, 20. yüzyıla kadar Japonya'ya ulaşamadığını aktaran Kimura, "Rus Devrimi'nden sonra Kazan'dan Japonya'ya kaçan Tatar halkı, 1917'de Tokyo'da en eski medrese ve camilerden birini inşa etmiştir. Bu, Türk Diyanet İşleri Başkanlığınca yönetilen bugünkü Tokyo Camisi'nin bir prototipidir." ifadesini kullandı.
Kimura, Japonya'da İslam üzerine çalışan akademisyenlerin özellikle önyargılar ve tercüme sorunları sebebiyle zorluklar yaşadığını kaydetti.