Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen, "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" programında yaptığı konuşmada, şiddetin, insan temel hak ve hürriyetlerinin önündeki en büyük engel olduğunu ve hiçbir şekilde bahanesi, mazereti ve gerekçesinin olamayacağını ifade etti.
Dünyada her yıl 1,4 milyon insanın, şiddet sebebiyle hayatını kaybettiğine dikkati çeken Selçuk, en çok kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler, göçmenler, evsizler ve mültecilerin şiddete maruz kaldığını dile getirdi.
Kadına yönelik şiddetin ise bugün her coğrafyada insan hakları sorunu olmaya devam ettiğini aktaran Selçuk, Birleşmiş Milletler verilerine göre, dünyada her üç kadından birinin yaşamın herhangi bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığını ve her 10 şiddet mağdurundan yalnızca birinin kolluk birimlerine başvurduğunu kaydetti.
Türkiye'deki durumun da küresel tabloyla benzerlik gösterdiğini belirten Selçuk, "6284 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilen kayıtlı olay sayısı 2018'de 219 bin, 2019'un 9 ayında 140 bin olmuştur. Kolluk birimlerine başvuran mağdurların eğitim durumlarını incelediğimizde de yüzde 86'sının lise ve altı düzeyde olduğunu görmekteyiz. Bu da bize kadına yönelik şiddetle mücadelede eğitimin önemini gösteriyor." diye konuştu.
"Yaşam hakkı elinden alınan kadın sayısı 308"
Kadına yönelik şiddetin en uç noktasını ise kadın cinayetlerinin oluşturduğunun altını çizen Selçuk, İçişleri Bakanlığı verilerine göre 2019'da yaşam hakkı elinden alınan kadın sayısının 308 olduğunu ifade etti.
Selçuk, şiddetle mücadele etme ve özellikle de kadın cinayetlerini önleme noktasında ulusal verilerin, uluslararası verilerle doğru kıyas edilmesinin ve güvenilir kaynaklardan paylaşılmasının kamuoyunun yanlış bilgilendirilmemesi açısından son derece önemli olduğuna vurgu yaptı.
Dünya Sağlık Örgütünün 2015 verilerine göre, Brezilya'da bir milyon kadında 42, ABD'de 21, Hindistan'da 19, Arjantin'de 13, Kore'de 9, Belçika'da ve Avustralya'da 8, İsrail’de 7 kadının cinayete kurban gittiğini söyleyen Selçuk, Türkiye'de ise Almanya, Finlandiya, İsviçre, Norveç, Hollanda, İspanya ve İsveç gibi ülkelerle birlikte bu sayının 5-6 bandında yer aldığını bildirdi.
Tek bir kadınının bile şiddete maruz kalmaması ve hayattan koparılmaması gayesinde olduklarını dile getiren Selçuk, kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair çalışmaları "Mevzuatın Etkin ve Doğru Uygulanması", "Şiddet Mağdurlarının Kurumsal Hizmetlerle Korunması ve Desteklenmesi", "Farkındalık Oluşturma ve Bilinç Yükseltme", "Araştırma ve Veri Entegrasyonu" başlıkları altında sürdürdüklerini kaydetti.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un yürürlüğe girmesiyle ciddi bir mesafe kaydedildiğini hatırlatan Selçuk, ikincil mevzuatlarla da oluşan yasal zeminin altının doldurulduğunu aktardı.
Selçuk, açılan kamu davalarına Bakanlık olarak müdahil olunduğunu, hukuki sürecin her safhada takip edildiğini söyledi.
Yasalar nezdindeki hukuk anlayışı ile vicdanlardaki adalet anlayışının örtüşmediği durumlarda veya uygulama sorunları tespit edildiğinde istinaf ve temyiz yollarına başvurulduğunu ifade eden Selçuk, Emine Bulut davasında da sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alması amacıyla karar aleyhine istinaf yoluna başvurulduğunu anımsattı.
"ŞÖNİM'ler 2019'da 161 bin kişiye hizmet sundu"
Kurumsal hizmet birimleri olan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri'nin (ŞÖNİM) 2013'te faaliyete başladığında yaklaşık 19 bin 500 kişiye hizmet sunulduğunu belirten Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"ŞÖNİM'ler 2019'da 137 bin kadın, 16 bin çocuk ve 8 bin erkek olmak üzere 161 bin kişiye hizmet sunmuştur. Kamuoyundaki yanlış bir algı da ŞÖNİM'lerin sadece kadınlara hizmet sunduğudur. Halbuki Bakanlığımızın temel amacı aileyi korumak olduğu için ŞÖNİM'lerde sadece kadınlara değil görüldüğü üzere erkeklere ve çocuklara da kısaca tüm aile bireylerine yönelik koruyucu ve önleyici hizmetler sunulmaktadır. Konukevlerimizin sayısını da ihtiyaçlar doğrultusunda artırdık. 110'u Bakanlığımıza bağlı olmak üzere toplam 145 kadın konukevimiz, 3 bin 482 kapasite ile hizmet vermekte. Ekim 2019 itibarıyla 23 bini çocuk olmak üzere toplam 55 bin kişiye hizmet sunduk."
Bakan Selçuk, toplam 15 ilde emniyet ve jandarma sorumluluk bölgelerinde yüksek can güvenliği riski olan mağdurlara yönelik elektronik kelepçe uygulamasına devam edildiğini kaydetti.
2020-2021 Koordinasyon Planı
Selçuk, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Adalet, İçişleri, Milli Eğitim, Sağlık bakanlıkları ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile bir araya geldiğini, ilk defa 75 maddelik kapsamlı bir plan üzerinde çalışıldığını ve 2020-2021 Koordinasyon Planının imzalandığını bildirdi.
Bakan Selçuk, Plan kapsamındaki ortak hedeflerin bazılarını şöyle sıraladı:
"6284 sayılı Kanun uygulamasının değerlendirilmesine yönelik yeni bir araştırma yapacağız, etki analizini değerlendireceğiz. Araştırma sonuçları ışığında, Kanuna ilişkin değişiklik önerileri ve alt düzenlemelere dair ortak çalışma yürütülecek. Adliyelerde 'adli destek birimleri' oluşturacağız. 6284 sayılı Kanuna ilişkin 'ihtisas mahkemeleri' görevlendirilecek.
ŞÖNİM'lerin ve kadın konukevlerinin kurumsal kapasiteleri geliştirilerek ihtisaslaşmalarını sağlayacağız. ASDEP gibi uygulamalarla, hanelerdeki kadına yönelik şiddet vakalarını daha çabuk tespit ederek, bireylerin sosyal hizmet modellerimizden yararlanmalarını sağlayacağız.
Kadına yönelik şiddet olaylarına dair risk analiz modülünü geliştireceğiz. Muhtarlarımızı sürece dahil ederek mahalle bazında önleyici ve koruyucu model ağımızı yaygınlaştıracağız.
Sadece mağdurlara değil şiddet uygulayanlara yönelik önleyici tedbirleri etkin şekilde uygulamayı hedefliyoruz. Öfke Kontrol Programları yürüteceğiz. Aile Danışmanlığını yaygınlaştıracağız. Aile Eğitim Programları, Evlilik Öncesi Eğitimleri ve Baba Okulu gibi programlarla rehberlik hizmeti vereceğiz.
Şiddetle mücadeleye karşı eğitimin her kademesinde müfredatı güncelleyeceğiz. Çocuk İzlem Merkezlerinin niceliğini ve niteliğini artıracağız. Veri Entegrasyonu ve AR-GE çalışmalarına devam edeceğiz. Farkındalık artırma çalışmaları ile tüm vatandaşlarımıza yönelik eğitim çalışmalarına kesintisiz devam edeceğiz."
Bakan Selçuk, İstanbul'daki kadın konukevinde sohbet ettiği bir kadından görüşmeden birkaç ay sonra aldığı mektubu okudu.
Mercan Seferberliği
Kadınlar için topyekün bir seferberlik ruhu içinde olunması gerektiğini dile getiren Selçuk, şöyle konuştu:
"Biz de bugün itibarıyla inşallah sizlerin de desteği ile adına 'mercan' dediğimiz bir yola çıkıyoruz. Bu seferberliğin adını niye mercan olarak belirlediğimize gelirsek, kadınlar, yeryüzü atlasının mercanları, yani hayatın kaynağı, insanlığın akciğerleridir. Nasıl ki mercanlar okyanusların mimarlarıysa, kadınlar da yaşamı imar eden varlıklar aslında. Dolayısıyla kadına gelen her zarar, hayatı zedeliyor. Kadının incinmesi, insanlığın incinmesi demek. Kadının değer görmesi ise ailenin ve toplumun yücelmesi demek.
Biz, Mercan Seferberliği ile kadına yönelik şiddetle mücadele etmekle beraber kadınlarımızın kendi hikayelerini yazabilmeleri için fırsatlar sunmayı, annelik rolünü güçlendirecek politikalar geliştirmeyi, karar alma mekanizmalarında daha fazla yer almalarını sağlamayı, sosyo-ekonomik açıdan güçlenmelerini desteklemeyi hedefliyoruz."
Selçuk, konuşmasını Mercan Seferberliği'ne destek olunması çağrısında bulunarak sonlandırdı.
Törenin ardından Bakan Selçuk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a "Mercan Seferberliği" kapsamında hazırlanan "2020-2021 Koordinasyon Planı"nı takdim etti.
Kaynak: AA