Doğu Karadeniz’in son buzul çağında oluşan yüksek dağ gölleri ve zengin doğası bilim dünyasına ışık tutuyor.
Gümüşhane’de bulunan Artabel Gölleri Tabiat Parkı’ndaki 17 göl ve 1 gölette yapılan bilimsel araştırmayla, su yosunu olarak bilinen ‘alg’ler incelendi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin desteğiyle 2013’te başlatılan araştırma sonucunda Artabel göllerinde tespit edilen 41 yeni kayıt alg türü, Türkiye’nin ve Doğu Karadeniz’in biyoçeşitliliğine kazandırıldı.
256 alg türü tespit edildi
Trabzon Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Bölümü Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, tatlı su bilimi (Limnoloji) uzmanı Prof. Dr. Bülent Şahin, 2013 yılında başladığı çalışmasıyla Artabel Gölleri Tabiat Parkı’ndaki 18 göl ve 1 göletten örnekler topladı.
Yapılan araştırma sonucunda Bacillariophyta, Chlorophyta, Charophyta, Ochrophyta ve Euglenophyta bölümlerine ait toplam 256 alg türü tespit edildi.
Bu türlerden 41 tanesi ise, ilk defa yeni kayıt olarak Türkiye’nin tatlı su alg florasına kazandırıldı. Araştırma sonuçları uluslararası düzeyde yayınlanan 8 makale ile bilim dünyasıyla paylaşıldı.
"Uluslararası düzeyde dergilerde makalemizi yayınladık"
Prof. Dr. Bülent Şahin, araştırmanın detaylarını TRT Haber'e anlattı:
"1989 yılından beri Doğu Karadeniz bölgesindeki tatlı sular yani göller, nehirler üzerinde çalışıyorum ama özellikle yüksek dağ gölleri üzerinde zamanımızı harcıyoruz. 2013 ve 2016 yılları yani Karadeniz Teknik Üniversitesi’ndeyken üniversitemize bir proje vermiştim. Gümüşhane’de Artabel gölleri tabiat parkı diye bir koruma alanı mevcut. Bu proje kabul edilişti. Bu proje çerçevesinde alan içerisinde 23 tane yüksek dağ gölü bulunmasına rağmen biz 18 göl ve 1 gölete gidebildik. Geri kalan 5 göle arazi şartlarından dolayı ulaşamadık ama 18 gölümüz de diğer göllerin florasına üç aşağı beş yukarı tahin etmemize sebebiyet verdi. Projeyi 2016 yılında 2017 yılında sonuçlandırdık. Projeden 8 tane yayın yayın gerçekleştirdik, uluslararası düzeyde SCI expanted (Science Citation Index) kapsamına giren dergilerde makalelerimiz yayınlandı."
Şahin, yeni kayıt alglere ilişkin şu bilgileri verdi:
"Bacillariophyta’ya silisli algler diyebiliriz. Chlorophyta’ya yeşil algler diyebiliriz. Algler keliesi Türkçe karşılığı tam olmamakla beraber su yosunları olarak zikredebiliriz. Charophyta’ya da şamdanlı su yosunları şeklinde Türkçeye çevirme imkanımız olabilir vatandaşlarımız için. 256 türün 41 tanesi Türkiye su yosunu florası için yeni kayıt olarak tespit edilmiştir ve yayınlanmıştır makalelerle beraber. Türkiye’deki yayılış alanı Artabel gölleri içerisinde bulunan bu 18 göldür ve bunlar Türkiye alg florasının, su yosunu florasının biyoçeşitliliğini artırmasına büyük bir katkı sunmuştur. Yörede yapmış olduğumuz diğer yüksek dağ göllerinde de benzer katkılarda bulunmuştuk ama Artabel gölleri tabiat parkı özelinde 41 yeni kayıt tür tespit ettik."
"Biyoçeşitliliğinin gelişmesine önemli bir katkı sunulmuş oldu"
Prof. Dr. Şahin, çalışmalarının bölgede bulunan göllerin florasıyla ilgili ilk olduğunu söyledi:
"Türkiye cumhuriyeti devletinin biyoçeşitliliğinin genişlemesine artmasına önemli bir bölgeden önemli bir katkı sağladık. Bir yerin özel koruma alanı, park ilan edilebilmesi için dikkat edilen kriterlerden bir tanesi de o bölgenin biyoçeşitliliğidir. Fauna ve florasıdır. Artabel gölleri tabiat parkı ilan edilirken, bölgenin karasal bitki ve hayvan toplulukları incelenmişti. Ama bizim çalışmamızın bir diğer ehemiyeti de şu ki, bölgede bulunan göllerin florasıyla ilgili yapılan ilk çalışma. Dolayısıyla, park ilan edilmeden önce bilgi sahibi olunmayan göllerin florasıyla ilgili bir bilgi ortaya koyduk ve parkın biyoçeşitliliğinin gelişmesine, ülke genelinde de baktığımızda ülkemizin biyoçeşitliliğinin gelişmesine önemli bir katkı sunulmuş oldu."
"Çeşitli endüstri ve sanayi dallarında"
Şahin, alglerin kullanım alanlarına ilişkin şu bilgileri verdi:
"Son yıllarda su yosunları üzerinde yapılan incelemelerde onlardan birtakım bazı kimyasal maddeler elde edilmekte. Mesela Agar Agar, Karragenan gibi. Bu maddeler de başta tıp sanayi, dişçilik de olmak üzere silisli algler dediğimiz tuğla yapımında, efendim izolasyon yapımında çeşitli endüstri ve sanayi dallarında kullanılmaktadır. Hem devlet olarak hem özel sektör olarak endüstri alanına yatırım yapılırsa, ilerleme kaydedilebileceğinden ben eminim. Dışarıdan da bu maddeleri almayız, biz kendimiz üretiriz hatta dışarıya satma imkanı bulabiliriz."
"Jeolojik devirden kalan biyoçeşitliliğe ulaşabiliyoruz"
Karadeniz Bölgesi'nin biyoçeşitliliğe sunduğu katkının çok önemli olduğuna da değinen Şahin, Karadeniz'deki göllerin endüstriyel ve evsel atıklardan uzak olduğu için jeolojik dönemdeki biyolojik çeşitliliğini günümüze aktarabildiğini söyledi:
"Kuruyan göllerimiz söz konusu. Göllerde kirlilikler söz konusu. Özellikle İç Anadolu bölgesindeki aşırı tarımda kullanılmadan dolayı göl çekilmeleri ve kurumalar söz konusu. Şimdi yüksek dağ gölleri jeolojik devirlerde o buzul çağından kalma göller. İnsan yerleşim yerlerinden uzak olduğu için gerek endüstriyel gerekse evsel atıklardan etkilenmiyor.
Dolayısıyla en son jeolojik dönemdeki biyolojik çeşitlilik neyse günümüze kadar onlar gelebilme imkanına sahip. Yüksek dağ gölleri o biyolojik çeşitliliklere ev sahipliği yapıyor. Yani bir nevi doğanın kitabeleri diyebiliriz. Yani biz oraya gidip araştırmalar yaptığımız zaman o jeolojik devirden kalan o dönemdeki biyoçeşitliliği aynen bugün de bulup tespit edebilip ortaya çıkarma, çıkarabilme imkanına sahibiz.
Ancak yüksek dağ gölleri yılın 7-8 ayı buz ve kar altında. Dolayısıyla canlılar fotosentez yapabilme imkanından uzak. Ancak 3-4 aylık bir fotoperiyot dediğimiz fotosentez yapabilme, flora ve faunanın zenginleşme dönemi söz konusu.İşte biz o dönemlerde araziye çıkarak gidebildiğimiz sürece bu örneklerden alıp inceleme imkanına sahip oluyoruz. Doğu Karadeniz bölgesi bu açıdan bize oldukça önemli imkanlar sağlıyor."