Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK) komutanlarının yargılandığı davada, bir numaralı sanık eski EDOK Muharebe ve Muharebe Eğitim Destek Komutanı eski korgeneral Metin İyidil savunma yaptı.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada hakim karşısına çıkan İyidil, darbe suçlamasıyla yargılanmasının kendisi için büyük bir talihsizlik olduğunu savundu.
Askerlik yeminine sadık kaldığını, devlete ve millete ihanet etmeyi asla düşünmediğini öne süren İyidil, yaşamının hiçbir evresinde FETÖ'cülerle bir arada olmadığını iddia etti.
Darbe girişiminden önce EDOK Muharebe ve Muharebe Eğitim Destek Komutanı olarak görev yaptığını belirten İyidil, 15 Temmuz akşamı evde bulunduğu sırada bir arkadaşı tarafından arandığını, görüşmede askerlerin İstanbul'daki köprüleri trafiğe kapattığını öğrendiğini anlattı.
Bu gelişmeyi mesaj olarak dönemin EDOK Komutanı emekli Orgeneral Kamil Başoğlu'na illettiğini ifade eden İyidil, daha sonra televizyonda kışla dışına çıkan tankları gördüğünü söyledi.
Kısa bir süre sonra Başoğlu'nun eşinin kendisini arayarak, kocasının askerler tarafından alıkonulduğunu söylediğini belirten İyidil, "Kafam iyice karıştı, Ankara'da uçaklar uçuyor, İstanbul'da köprüler kapatılmış ve devletin bir generali götürülüyor. Kamil'in başına gelenler benim de başıma gelir diye evden ayrıldım." dedi.
"Darbe yapılıyor diyemedik"
Emekli Albay Levent Altuncu'nun evine geçtiğini, burada bir dizi telefon görüşmesi yaptığını anlatan İyidil, o ana kadar darbe girişimi olduğuna dair kesin bir hüküm veremediğini ifade ederek, "Siviller bize göre olayın adını daha rahat koydu. 44 senelik askerim, yetiştirilme şeklimizden olsa gerek bir şekilde 'darbe yapılıyor' diyemedik." diye konuştu.
Kendisiyle aynı karargahta görev yapan Korgeneral Faruk Şengül ile buluşmak için bir kafeye gittiğini, bu sırada eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Necdet Özel'in kendisini aradığını anlatan İyidil, "Necdet Paşa, 'Ne oluyor Metin' diye sorunca bir şey bilmediğimi, emniyetimi alıp beklemeye başladığımı söyledim. O da 'Devletimize yönelik bir faaliyet var. Birliklerinizin yasa dışı bir faaliyete girmesini önleyin' dedi." ifadelerini kullandı.
Şengül ile bir araya geldikten sonra sabah saatlerine kadar darbecilere karşı mücadele ettiğini ileri süren İyidil, şunları söyledi:
"Faruk Şengül ile buluştuktan sonra ne yapacağımızı konuştuk. Sözde emirlere uymayacağımızı kararlaştırdıktan sonra emrimizdeki birliklere ulaşıp dışarı çıkmalarını önlemek için mücadele ettik. Şengül 5, ben ise 12 birliğime ulaşarak dışarı çıkmamalarını, gerekirse 'darbecilerin kafasına sıkın.' diye emir verdim. Ben devletime sahip çıktım, bugün de devletin bana sahip çıkmasını istiyorum."
Dönemin Etimesgut Zırhlı Birlikler Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol'u aradığını, görüşmede Akyol'un, Genelkurmaydan gelen emir üzerine görevden alındığını, yerine ise bir tuğgeneralin atandığını söylediğini aktaran İyidil, "Akyol, görevi devrettiğini söyleyince 'Öyle iş mi olur, gecenin bir yarısında kim kimi görevinden alıyor. Bu sahte olabilir.' dedim. Birliğini bırakmamasını ve direnmesini istedim." iddiasında bulundu.
Daha sonra aradığı dönemin Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanı eski tümgeneral Metin Akkaya'nın kendisine Isparta sıkıyönetim komutanı olduğunu söylediğini belirten İyidil, şunları kaydetti:
"Ben de 'O emir hainlerin, emre uymayacaksın.' dedim. 'Emri gördün mü?' diye sorunca 'Hayır ama Salih Ulusoy imzalamış.' dedi. Öğrendiğim kadarıyla orada kursta olan Harbiyelileri Antalya'ya, oradan da Ankara'ya getireceklermiş. Bunun üzerine 'O öğrenciler hemen geri gelecek, çocukları emniyete alın hiçbir harekat olmayacak.' diye emir verdim. Adam beni aramıyor, ben arıyorum, 'Harbiyeliler dışarı çıktı.' diyor. Amaç ihtilale destek vermek, yoksa gece gece ne işleri var dışarıda Harbiyelilerin? 'Bu emri uygulamazsan tarih seni yargılar, uyarsan kahraman olarak anılırsın.' dedim. Bunun üzerine Ankara'ya getirilmek için dışarı çıkarılan Harbiyeliler kışlaya geri getiriliyor."
Kendisine bağlı bir diğer birlik Topçu ve Füze Okul Komutanı eski tümgeneral Osman Ünlü'yü de aradığını anlatan İyidil, görüşmesine ilişkin, "Ona, 'Neredesin Osman?' dedim. O da bana 'Düğündeydim, beni aradılar, 4. Kolordu Komutanlığına gidiyorum.' dedi. 'Ne diye gidiyorsun?' diye sorunca, 'Kolordu Komutanı olmuşum.' cevabını verdi. Ben de 'Oğlum sen tümgeneral değil misin, nasıl kolordu komutanı olursun?' diyerek derhal geri dönmesini istedim. Bana 'Neden?' diye sorunca 'Senin haberin yok mu Kamil'i almışlar. Sen nasıl bir subaysın, bunu nasıl anlamazsın, derhal birliğine geri dön.' emrini verdim." ifadelerini kullandı.
Daha sonra yeniden Zırhlı Birlikleri aradığını, Albay Cenk Yüce'ye tankların dışarı çıkarılmaması için kesin emir verdiğini öne süren İyidil, kendilerine karşı koyan darbecilerin derdest edilmesini istediğini savundu.
İlerleyen saatlerde Korgeneral Şengül ile birlikte haber kanallarına bağlanarak darbe karşıtı mesaj verdiğini, Cumhurbaşkanı ve milletin emrinde olduğunu dile getirdiğini belirten İyidil, bu konuşmasından sonra halkın zırhlı birliklere gelerek darbecilere tepki gösterdiklerini söyledi.
Karargaha "tutuklanma endişesi" ile gitmemiş
Zırhlı birliklerde darbeci bir tuğgeneral ile iki albayın direndiği haberinin gelmesi üzerine teğmenlere zarar gelmeyecek şekilde darbecilerin bulunduğu binanın tank toplarıyla ateş altına alınması için emir verdiğini öne süren İyidil, daha sona Korgeneral Şengül ile gelişmeleri yerinde görmek için zırhlı birliklere gittiğini dile getirdi.
İyidil, "Ulaştırmada duran bir albaydan kalaşnikof aldım. Faruk ile birlikte tutuklamalar hakkında bilgi almak ve komutayı devralmak için zırhlı birliklere gitmek için hazırlandık. Emrimizde asker yoktu, derdest edilen komutanları kurtarmak için bir birlik temin etmemiz gerekiyordu. Bunun için Isparta'daki Eğitim Destek Taburu gibi liyakatli taburu seçtik. Böyle bir hazırlık yaptık. Bu kapsamda Isparta valisine telefon edip kendisine bilgi verdim. Komutanlara da ben emir vermeyene kadar intikal yapılmamasını söyledim." diye konuştu.
Zırhlı birliklere geldiğinde karargah binasının önünde 20 kişilik bir grubun olduğunu, kendisini karşılayan Albay Sefa'nın tutuklanan darbeciler hakkında bilgi verdiğini anlatan İyidil, "Bu arada polisin geldiği, tutuklananların kime teslim edileceği konuşuldu. Ben de 'Merkez komutanlığını aradık onlara vereceğiz, onlar ne yapıyorsa yapsın.' dedim. 4 tane land araç geldi, herkes sivildi. Polis yelekli biri geldi koluma girdi, 'Konuşabilir miyiz?' dedi. Kendisinin disiplin subayı Barış Dedebağ olduğunu söyledi, sonra 'Metin Paşanın tarafı hakkında şüphe yok, ben de emri altına giriyorum.' dedi. Tabii orada her şey hızlı gelişiyor, herkes birbirinden şüpheleniyor. Barış sonra tutuklananları görmek istedi. Daha sonra Zırhlı Birlikler Kurmay Başkanı gelince emir komutayı ona teslim ettim ve oradan ayrıldım." dedi.
Çapraz sorguda bir soru üzerine İyidil, tutuklanma endişesi nedeniyle EDOK karargahına gitmediğini iddia etti.
FETÖ üyesi olmadığını, kız kardeşinin sağlık sorunları nedeniyle 2015'te emekli olmak için müracaat ettiğini ancak bu talebinin olumlu karşılanmadığını belirten İyidil, "Eğer komutanlar kabul etmiş olsaydı bugün sivil olmuş olacak ve burada olmayacaktım." dedi.
Darbecilerin sözde sıkıyönetim emriyle birlikte yayınladıkları atama listesinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine alındığını, bu durumun darbecilerle birlikte hareket etmediğinin örneklerinden biri olduğunu savunan İyidil, "Beni kuvvetin emrine almışlar, yani görevden el çektirmişler. Çünkü onlarla hareket etmeyeceğimi biliyorlardı." diye konuştu.
İyidil'in savunmasının tamamlanmasıyla duruşmaya ara verildi.
İddianamede İyidil'e yöneltilen suçlamalar
İddianamede, Genelkurmay çatı davası sanıklarından Genelkurmay Başkanlığı Personel Plan Yönetim Daire Başkanı eski tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün kasasında, şüpheli İyidil'in FETÖ/PDY mensubu olduğuna dair belgelerin bulunduğu kaydediliyor.
İyidil'in darbe girişiminden önce, FETÖ/PDY mensubu askerlerle darbeye hazırlık konusunda düzenli görüşmeler yaptığı belirtilen iddianamede, İyidil'in, 15 Temmuz'da, sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi olan ve atama listelerinde imzası bulunan Genelkurmay çatı davası sanıklarından Mehmet Partigöç ile Genelkurmay Karargahı'nda görüştüğü ifade ediliyor.
İddianameye göre İyidil, Isparta Dağ Komando Okulunda eğitim gören Harbiyelilerin Ankara'ya getirilip, darbe kalkışmasında kullanılabilmesi için çaba gösterdi.