Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğrencileri lisans bitirme tezi kapsamında, önemli çevre sorunlarından olan, atık haline gelmiş ilaçların çevre ve insan sağlığına zarar vermeden kontrol altına alınması için çalışma başlattı.
Atık İlaç Konteyneri Projesi'ni hayata geçiren öğrenciler, üniversitenin kampüs alanındaki 5 farklı noktaya 2 metre derinliğe konteynerler yerleştirdi. Buraya atılan atıklar toplanarak geri dönüşüm tesisine gönderildi.
4 ton atık ilaçtan 1767 kilowat elektrik üretildi
Elde edilen 4 ton atık ilacın geri dönüşümü yapılarak 1767 kilowat elektrik enerjisi elde edildi.
Atık ilaç konteynerleriyle, zararlı maddelerin çevreye ve insana etki etmeden kontrol altına alınmasının sağlanması amacıyla projenin kent geneline yayılması planlanıyor.
Öğretim Üyesi ve Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Zeynep Ceylan, tehlike oluşturan atık ilaçların çevre ve insan sağlığına zarar vermemesi için hayata geçirilen "Atık İlaç Konteyneri Projesi"nin 3 yıllık çalışmasının ardından önemli bir aşamaya geldiğini söyledi.
Türkiye'nin farklı yerlerinde ilaç toplama işleminin yapıldığını ancak sürdürülebilir olmadığına dikkati çeken Ceylan, 2018 ekim ayından itibaren konteynerler kurduklarını, bunların içinde özel çuvalların bulunduğunu, bu çuvallar doldukça vinçler yardımıyla kaldırdıklarını, 40 yıllık sızdırmazlık garantisi bulunan bu çuvallardan atık ilaçları kolilediklerini söyledi.
"Çalışmayla ekosistemimizi ve doğamızı atık ilaçlardan korumuş oluyoruz"
İlaçları Ankara'da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca akredite olmuş Ara Depolama Tesisinde topladıklarını ifade eden Ceylan, kargo ücretinin yarısını karşılayan firmanın da desteğiyle toplama işlemi sürdürdüklerini dile getirdi.
İnsan yoğunluğunun olduğu 5 noktaya atık konteyneri yerleştirdiklerini aktaran Ceylan, şöyle devam etti:
"Üç yıldır devam eden bu çalışma sonunda şehir geneline yayılıyoruz. Büyükşehir Belediyemiz de bu çalışmaya destek verecek. Sürdürülebilir bir şekilde atık ilaçların yönetimi Türkiye'de bir tek bizim üniversitemizde yapılıyor. Toplayanlar var ama biz çok muntazam bir şekilde senede 3 kez konteyneri doldukça açıyoruz. Bir tane 4 tonluk konteynerimiz doldu. İzmit Atık ve Artıkları Arıtma, Yakma ve Değerlendirme AŞ'ye (İZAYDAŞ) gönderiyoruz. 4 tonluk atık ilacımız yakılarak elektrik enerjisine çevrildi. Şu anda yine ikinci 4 tonluk konteynerimiz doluyor. Böylece ekosistemimizi ve doğamızı son derece toksik bir atık olan atık ilaçlardan korumuş oluyoruz."
Ceylan, atık konteynerlerin dolumlarının hızlandığını, konuyla ilgili eğitim seminerleri verdiklerini, okullardan kurumlara kadar online da olmak üzere her yerde eğitim vererek önemli bir farkındalık oluşturduklarını vurguladı.
"Ekosistem artık aldığı hiçbir toksik maddeyi tolere edemiyor"
"Miadı dolmuş ilaçlar atık ilaçlardır" ifadesinin eksik bir tanım olduğuna dikkati çeken Ceylan, uygun koşullarda saklanmamış ilaçların da atık ilaçlar olduğunu belirtti.
"Bir ilacın atık ilaç olabilmesi için son kullanma tarihinin dolmuş olması gerekmiyor." ifadesini kullanan Ceylan, uygun koşullarda saklanmamış bütün ilaçların, atık olarak değerlendirileceğini çünkü kullanan insanlarda toksik etkisinin olabileceğini vurguladı.
Prof. Dr. Zeynep Ceylan, şunları kaydetti:
"Şimdi genelde günü geçmiş ilaçları vatandaşlarımız poşetlere koyup çöplere atıyor ya da lavabolara döküyor. Lavabo ve klozetlere de dökülse çöplere de dökülse bu ekosisteme gidiyor. Bunlar son derece toksik ve organik atıklar. Ne oluyor? Ekosistem artık hiçbir toksik maddeyi tolere edemiyor geri bize gönderiyor. Bunların asla lavabo ve çöplere dökülmemesi lazım. Bunları bir şekilde ayaklarına kadar getirdiğimiz hizmet olan konteynerlere atabilirler."