Antalya'da 27 yaşındaki Çağlar Çolak, yeni tip koronavirüsü (COVID-19) yendikten sonra yoğun bakımdaki hasta için plazma bağışında bulundu.
"Bunun genci yaşlısı yok, hastalık çok ağır geçiyor"
Çolak, "Bunun genci yaşlısı yok, hastalık çok ağır geçiyor. Öksürdükten sonra iki saniye nefes alamıyorsun" diyerek herkesi uyardı.
Turizm sektöründe çalışan iki çocuk babası Çolak, üç hafta önce şiddetli baş ağrısı şikayetiyle başvurduğu hastanede yapılan testle COVID-19 olduğunu öğrendi.
Ateşi 40 dereceye çıkan Çolak'ın, özel hastanedeki tedavisinin bir kısmına odasında kendini izole ettiği evinde devam edildi.
Ailesinden ayrı lavabo ve banyoyu kullanan Çağlar, eşinin tek kullanımlık kaplarda odasının kapısına bıraktığı yemekleri, maske ve eldivenle aldı.
Kızıyla görüştüğü anlar duygulandırdı
Bu süreçte bol C vitamini ve sebze tüketen Çağlar, 1,5 yaşındaki kızı Simal ile telefondan videolu görüşebildi. Kızının kapısına ısrarla vurmasına rağmen hiç açmayan Çağlar, iyileştikten sonra Türk Kızılay'ına başvurarak, bağışçı olmak istediğini söyledi.
İşlemlerin ardından Akdeniz Üniversitesi Hastanesine giden Çağlar, ayrıntılı testlerin ardından yoğun bakımdaki 78 yaşındaki kadın hasta için plazma bağışında bulundu.
Çağlar'ın, aynı evde olmasına rağmen yüz yüze görüşmediği, hiç temas kurmadığı kızıyla 20 gün sonra hasret giderdiği anlar, duygulandırdı.
"Her hafta plazma vermeyi düşünüyorum"
Çağlar, turizm sektöründe çalışırken müşterilerinin yabancı olduğunu, sürekli maske, dezenfektan ve eldiven kullanmasına rağmen hastalığı kaptığını söyledi.
Sadece eve ve işe gitmesine rağmen virüsü nasıl kaptığını bir türlü anlayamadığını vurgulayan Çağlar, o süreçte hiç kimseyle birebir temas etmediğini, ilk gittiği hastanede iğne yapılıp, ağrı kesici verildiğini dile getirdi.
Çağlar, eve gittikten iki gün sonra çok kötü olduğunu ama koronavirüs olabileceği hiç aklına bile gelmediğini belirterek, şöyle konuştu:
"Tekrar hastaneye gittiğimde teşhis konuldu. Özel hastanedeki tedavimin bir kısmına, alınan özel izinle kendimi izole ederek evde devam edildi. Bunun genci yaşlısı yok, hastalık çok ağır geçiyor. Öksürdükten sonra iki saniye nefes alamıyorsun. Ben de iyileşince, diğer hastalar kurtulsun diye gönüllü olarak plazmamı bağışladım. Ayda dört sefer alınabiliyormuş, her hafta plazma vermeyi düşünüyorum. Testler 1,5 saat, plazmanın alımı ise sadece 40 dakika sürdü. Hiçbir zorluğu yok, hastalığı yenen herkes hayat kurtarabilir. İzolasyon sürecinde ailemle hiç temas kurmadım. 1,5 yaşındaki Simal ve 40 günlük bebeğimiz Ela'yı dahi telefondan videolu görebildim. Şimdi bol bol onlarla hasret gideriyorum. Gözümde tüttüler."
"Kızım babasının kapısının önünde beklerdi"
Berna Çolak ise eşinin sonucu pozitif çıkınca çok korktuklarını ancak üstesinden gelmek için mücadele ettiklerini söyledi.
Zorlu bir süreç olduğunu vurgulayan Çolak, şunları söyledi:
"Ölümcül bir hastalık, eşimin hayatından endişe ettim. Eve geldiği andan itibaren ayrı odada, ayrı tuvalet, banyoyu kullandı. Odadan dışarıya çıkmadı, resmen hapis hayatı yaşadık. Kızım babasına çok düşkün, sürekli kapısına gidip açması için vuruyordu, kapının önünde beklerdi. İnsanın yüreği parçalanıyor ama yapacak bir şey yok. Çok şükür atlattık."