Mahrem yapılanmadaki askerlerin deşifre olmaması için örgütün uyguladığı teknikler hakkında önemli bilgiler veren şüpheli albay G.M, kendisi gibi kriptolu askerlerin FETÖ'nün haberleşme programı ByLock kullanmalarına izin verilmediğini ifade etti.
İddianamedeki ifadesinde 1993'te GATA'dan mezun olduğunu, TSK'ya bağlı hastanelerde uzun yıllar farklı rütbelerde tabip olarak görev yaptığını belirten G.M, GATA Haydarpaşa Hastanesinin, Sağlık Bakanlığına devredilmesi üzerine yeni ismiyle Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevine devam ettiği anlattı.
Daha sonra İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesine klinik şefi olarak atandığını söyleyen G.M, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirterek örgüt adına kendisiyle temasa geçen kişiler hakkında bilgi verdi.
Van asker hastanesinde çalıştığı sırada devlet hastanesinde doktor olan, soyadını bilmediği "Ali" isimli meslektaşının aracılığıyla FETÖ ile irtibat kurduğunu aktaran G.M, 2004'te tayin olduğu Ankara'da da bu ilişkisini sürdürdüğünü belirtti.
Beytepe Asker Hastanesinde kod adını "Sait" olarak bildiği hukuk işleriyle uğraşan mahrem imamla tanıştığını ifade eden G.M, "Muayene için geldiğinde samimi bir ortamda telefon numaramı aldı. Yaklaşık bir ay sonra arayıp, beni Kızılay'a yakın Maltepe Camisi tarafındaki bürosuna davet etti. Bu kişi görüşmelerimizden birinde bana 'Sana Şakir diyeyim' dedi. Görüşmemiz sırasında bir sonraki görüşme yeri ve zamanını söylüyordu. 2009'a kadar görüştük. 3 veya 4 defa çocukların eğitimi için yardım istediklerinde 300 TL verdim. Bu ödemelerde devamlılık olmadı." itiraflarında bulundu.
"15 subaya ait listeyi gösterdi"
Sait adlı kişinin 2009'da kendisini Keçiören'deki evde ismini hatırlamadığı biriyle tanıştırdığını anlatan G.M, bu kişinin bazı subayların sağlık durumlarına ilişkin bir listeyi kendisine göstererek bunların mesleğe devam edip edemeyeceğine ilişkin bilgi istediğini bildirdi.
Bu duruma anlam veremediğini iddia eden G.M, şunları anlattı:
"2010'da Keçiören'deki şahıs beni Yenimahalle'deki bir evde Metin (kod adı) adıyla bildiğim biriyle tanıştırdı. 2012 ve 2013 yılında Metin ile görüşmeye devam ettim. Bir görüşmede Metin bana birkaç subay ismi ve karşısında hastalıklarının olduğu bir excel sayfası gösterdi. Yaklaşık 15 subaya ait Hepatit B olduğuna dair listeyi gösterip bu subayların çürüğe ayırıp ayrılamayacağını sordu. Bunların çürüğe ayrılmasının Sağlık Yeteneği Yönetmeliğine aykırı olduğunu, yönetmeliğe uyan bir tarafının olmadığını söyledim ve bu kağıtları sertçe iade ettim."
G.M, 2014'te Metin'in Bursa'ya gideceğini belirterek adını ve kodunu bilmediği bir başka mahrem imamla tanıştırdığını söyleyen G.M, 17/25 Aralık sürecinde örgüt ile irtibatı kestiğini ancak Metin'in tanıştırdığı kişinin kendisini ankesörlü telefondan aramaya devam ettiğini kaydetti.
Söz konusu kişinin birçok kez görüşme talebinde bulunduğunu, mazeret bildirip görüşmediğini iddia eden G.M, 2015'ten sonra bu yapıya mensup kimseyle görüşmediğini söyledi.
"Fuat Avni iletileri okundu"
FETÖ'nün sosyal medyada kara propagandasını yapan "Fuat Avni" isimli kullanıcının iletilerinin sohbet ortamında kendisiyle paylaşıldığını belirten G.M, "X şahıs abi twitter sayfasından bir şeyler okudu, 'Fuat Avni ile irtibatınız var mı' diye sorduğumda muğlak bir cevap verdi." dedi.
Şüpheli G.M, FETÖ mensuplarının kullandığı kriptolu haberleşme programı ByLock'un telefonuna yüklenmediğini, bu konuda mahrem imamlarının bir yönlendirmesinin olmadığını söyledi.
Örgütün finans kurumlarında hesabının olmadığını, yayın organlarına abone olmadığını, çocuklarının bu yapıya ait okullarına gitmediğini anlatan G.M, deşifre olmamak adına oldukça hassas davranıldığını vurguladı.
Ankesörlü telefon soruşturması
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosunun "Ankesörlü telefon" soruşturması, eski Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler'in koruma subayı yüzbaşı Burak Akın'ın Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olduğunu söyleyerek Ankara Emniyet Müdürlüğüne teslim olmasıyla gündeme gelmişti.
Soruşturmayı duyup "yakalanacağını anlayınca teslim olmaya karar verdiğini" bildiren Akın'dan sonra başka subaylar da itirafçı olmuştu.
Örgütün TSK bünyesine sızan mensuplarıyla kontörlü veya ankesörlü telefonlarla haberleştiklerini tespit eden savcılık, bu kapsamda Ankara genelindeki kontörlü telefonlarla ilgili yaptığı araştırma sonucunda, 155 kontörlü telefondan kripto 26 albay ve 21 yarbayın arandığını belirledi.
Örgütün mahrem hizmetler sınıfından olan bu askerlerin benzer nitelikte mahrem imamlarla telefon irtibatı kuruldukları HTS kayıtlarıyla da kesinleşti .
Başka illerde yürütülen benzer soruşturmalarda şüpheli olan G.M, F.K, Y.Ö, Y.K, M.A ve S.T'nin kontörlü telefonlardan mahrem imamlar tarafından arandıklarını kabul ederken, itirafçı olan mahrem imamlardan M.B'nin de FETÖ'nün ankesörlü telefon sistemi ile kriptolu askerlere ulaştığını itiraf etti.
Kaynak: AA