Kurban Bayramı'nın yaklaşmasıyla vatandaşların kurbanlık hayvan satın alımı ve kesimi konusundaki hazırlıkları hız kazandı.
Prof. Dr. Akkaya, hayvandan insana geçebilen ve kurbanlıklar kesildiğinde genellikle sakatatlarında görülen ''echinococcus granulosus'' adlı parazitin neden olduğu kist hidatik konusunda dikkat edilmesi gereken hususlara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Halkı kist hidatik konusunda bilinçlendirmek gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Akkaya, parazitin, köpekler ve diğer etçil hayvanların bağırsaklarında yaşadığını ve yumurtalarının dışkı yoluyla çevreye yayıldığını anlattı.
Akkaya, hastalığın halk sağlığı için de ciddi bir tehdit oluşturduğuna vurgu yaparak, ''Özellikle karaciğer, akciğer gibi sakatat dediğimiz organlarda kist hidatik de çıkınca maalesef insanlarımız bunları hemen etraflarında bulunan sokak köpeklerine, kendi hayvanlarına veya çoban köpeklerine yedirmek suretiyle değerlendirdiklerini zannediyorlar." dedi.
Kistli sakatatın tüketilmemesi ve hayvanlara da verilmemesi uyarısında bulunan Akkaya, "Bu larvalar köpeklere geçiyor ve onlarda erişkin hale geliyor. Erişkin hale geldikten sonra yumurtluyorlar ve dışkılarından çıkan yumurtalar soğuk ve sıcak şartlara çok dayanıklı. Bunlara dikkat etmez, elimizde veya üzerimizde eve götürecek veya ağız yoluyla alacak olursak, insanlarda enfeksiyona, invazyona neden oluyor. Bu invazyon sadece belirli yerlerde kalmıyor, çok önemli organlarımız olan beyne, omuriliğe, kalbe kadar gidebiliyor. Çok hızlı gelişen bir parazit değil, gelişmesi seneler alıyor." diye konuştu.
Prof. Dr. Akkaya, çok küçük yaşta enfeksiyona, invazyona yakalanan bir insanın 20 yıl sonra dahi hastalıkla karşı karşıya kalabileceğini ifade etti.
Hastalığın etkisinin insanda birdenbire ortaya çıkmadığını kaydeden Prof. Dr. Akkaya, yaklaşık olarak insanların yüzde 1'i ile binde 1'i arasında enfeksiyona bağlı durumların olduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Akkaya, hastalığın insanı ölüme kadar götürebileceği uyarısında bulunarak, ''Bu eğer iyi tespit edilmemişse, dikkat edilmemişse, enfeksiyonu tedavi edelim derken patlamaya yol açılabilir, bu da anaflaktik şoklara neden olabilir.'' dedi.
Türkiye'de sokak köpekleri, yabani ortamlarda bulunan kurtlar, tilkiler gibi hayvanlar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Akkaya, "Kurbanlıkları kestiğimizde kistli sakatatları sokağa atmayıp, hayvanlara vermeyip imha yoluna gitmemiz gerekir. 'İyilik yapıyoruz.' derken insanoğluna zarar vermiş oluyoruz. Özellikle kesenlerin ve hayvan sahiplerinin çok dikkat etmesi gerekir ki hayır yaparken diğer insanlara zarar vermeyelim.'' ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Akkaya, imha yöntemine ilişkin de kistli sakatatların dışarıyla bağlantılı olmayacak şekilde foseptik çukuruna atılması gerektiğini söyledi.
Kistin temas yoluyla geçmediğine vurgu yapan Prof. Dr. Akkaya, şöyle konuştu:
"Kesim esnasında kist, sakatat dışında hayvanın herhangi bir tarafına dağılacak, yayılacak olursa o bölgenin çok iyi yıkanması gerekir. Kesilen hayvanların kesim sonrası dinlenme döneminden önce soğuk suyla yıkanması gerekiyor. Etrafa bulaştırmayalım derken hayvanlar tarafından alındığında otomatikman hastalık döngüsünü devam ettirmiş olacağız. O zaman da kesmiş olduğumuz hayvanın hayrından çok zararını ortaya koymuş oluyoruz."
Eti tüketilecek hayvanların sağlığının insanların sağlığı için taşıdığı öneme vurgu yapan Prof. Dr. Akkaya, kurbanlıkların veteriner kontrolünden geçirilmesinin şart olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Akkaya, kurbanlıkların eziyet edilmeden kesilmesi gerektiğine işaret ederek, ''Kesildikten sonra kanının iyice akıtılması gerekir. Mümkünse karkasların bir gün ya da bir gece asılarak temiz bir ortamda ya da buzdolabında, soğuk ortamda olgunlaşması gerekir. Etin olgunlaşma süresi yaklaşık olarak 6 ila 12 saat arasıdır.'' diye konuştu.