Türk Silahlı Kuvvetlerinin sahip olduğu en büyük güçlerden biri de denizaltı filosu.
Türkiye’nin denizaltı geçmişi 1886 yılına kadar uzanıyor. O yıllarda montajına başlanan ve Taşkızak Tersanesinde yapımı tamamlanan denizaltılar ‘Abdülhamit’ ve ‘Abdülmecit’ isimlerini alarak, Osmanlı Donanmasına katılmıştı. Ayrıca ilk denizaltılardan ‘Abdülhamit’, 13 Ocak 1888’de İzmit Körfezi’nde Selanik Vapuru’na attığı torpido ile dünya denizaltıcılık tarihinde ‘ilk torpido atan denizaltı’ unvanını da taşıyor.
Türk ordusunun denizaltı mürettebatı 100 yıla aşkın zamandır “Sessiz ve derinden” sloganıyla mavi vatanda Türkiye’nin hak ve menfaatlerini koruyor. Gün ışığı ve günlük yaşamdan uzak, kısıtlı alanda her an göreve hazırlar.
Tek hizmet bayrağa
Türk Deniz Kuvvetleri envanterinde Ay, Preveze ve Gür sınıfı denizaltılar bulunuyor. Denizaltıları birbirinden ayıran sahip oldukları teknolojik imkan ve kabiliyetleri. Ancak sınıfı ne olursa olsun denizaltıların değişmeyen bir özelliği var; her zaman azim ve kararlılıkla zor şartlara rağmen görevlerini eksiksiz icra etmeleri.
18 Mart ve 1. İnönü denizaltılarındaki faaliyet ve yaşama, İstanbul Boğazı'ndaki yolculuğu sırasında tanıklık ettik.
Görevleri boyunca kara ile bağlantıları tamamen kopan ve aileleri dahil kimseyle iletişime geçemeyen denizaltı personeli bu durumu ‘Vatan sevgisi’ ile açıklıyor. Hiçbir maddi gücün bu şartlarda çalışmaya yetmeyeceğini ancak bayrağa olan bağlılıklarının her zorluğun üzerinde olduğunu belirtiyorlar.
Dış dünyadan uzakta derin seyir
Görev tarihi ve saati geldiğinde tüm personel denizaltıda hazır bulunuyor. Gemi komutanının emriyle görev ve çetin yaşam şartları da başlıyor. O andan itibaren tüm personelin günlük yaşantısı denizin metrelerce altında, internet, televizyon ve telefon gibi iletişim ağlarından uzak bir şekilde geçiyor.
Kimi zaman 2 aya kadar süren aralıksız görevlerde personel en ekonomik ve en verimli şekilde hareket etmek zorunda.
Duşlar belli aralıkta ve sınırlı sürelerle alınıyor, bulaşıklar deniz suyuyla yıkanıyor.
Denizaltı birçok ekipmana ve kabiliyete sahip olduğundan yaşam alanı kısıtlı durumda. Yaklaşık 45 personelin günde 3 ana öğün ve 1 ara öğün şeklinde tükettiği yemekler 2 metrekarelik mutfakta hazırlanıyor, 3 metrekarelik subay salonlarında vardiyalı bir şekilde yeniyor.
Yatakları sürekli sıcak
Gemide yaklaşık 45 personel görev yapıyor. Ancak kısıtlı yaşam alanı sebebiyle her personelin kendine özel yatağı bulunmuyor. İşte bu duruma çözüm olarak denizaltılarda ‘sıcak yatak’ uygulaması kullanılıyor.
İstirahat sırası gelen personel yatağı kullanıyor. Vardiya vakti geldiğinde ise yatağı görevini tamamlamış başka bir silah arkadaşına devrediyor. Böylece denizaltıdaki yataklar sürekli sıcak kalıyor.
Bir aile ortamında yaşantılarını sürdüren personel, tüm boş vaktini silah arkadaşlarıyla geçiriyor, icra ettikleri zor görevlerde birbirlerine motivasyon kaynağı oluyorlar.
Onlara denizaltıcılığı sorduğumuzda ise görevlerini şu sözlerle anlatıyorlar:
“Denizaltıcılık bir meslekten öte, bir yaşam tarzıdır. Denizaltıcılık, bir insanın hayatında yaşayabileceği tüm duyguları ve hisleri tatmasını sağlar. Onur, cesaret, gurur, kader birliği, yardımlaşma, sadakat, sevinç ve heyecan.”