Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT), FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonuna gönderdiği cevap metninde, 2016 yılı itibarıyla FETÖ'nün Türkiye yapılanmasının beş bölge sorumluluğuna ayrıldığı, darbe girişimi sonrasında toparlanma çabası içinde olan örgütün, bölge ve illerde, yeni bölge veya il sorumluları görevlendirme çalışmaları yürüttüğünün bilindiği belirtildi.
MİT, FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonunca yöneltilen soruları, 36 sayfalık bir metinle yanıtladı, ayrıca MİT Yenimahalle yerleşkesine gerçekleştirilen saldırılara ilişkin görüntü kayıtlarını da komisyona gönderdi.
Cevap metninde, darbe girişimi başladığında Başbakan Binali Yıldırım'ın onayı ile Ankara hava sahasının tüm uçuşlara kapatılmasının ardından, hava savunma füzeleri kullanıldığı, akabinde, savaş uçakları ve helikopterlerin, stratejik kuruluş ve tesisler üzerindeki uçuş sayılarında belirgin bir azalma meydana geldiği ifade edildi.
Darbe girişimi süresince MİT Müsteşarı tarafından diğer ülkelerdeki muhataplarla temaslar kurularak, kalkışmanın bir darbe girişimi olduğunun belirtildiği, böylece uluslararası alanda, kalkışma karşıtı açıklamalar yapılmasına katkı sağlandığı belirtildi. Teşkilatta, darbe girişimine karşı verilen emirlere uymayan, isteksiz davranan, görevini savsaklayan herhangi bir personel olmadığı vurgulandı.
Cevap metninde, FETÖ/PDY'nin faaliyetleri ve gerçek niyetinin, darbe teşebbüsünün ardından daha da açık şekilde anlaşılmasıyla birlikte, kamuoyunun örgütle mücadele konusundaki desteğinin artarak devam ettiği, bu kapsamda MİT'e 15 Temmuz 2016-31 Aralık 2016 arasında, 13 bin 739'u internet sitesi üzerinden olmak üzere 15 binden fazla ihbar yapıldığı belirtildi.
Metinde, FETÖ/PDY'nin, internet tabanlı farklı iletişim kanalları üzerinden, örgüt mensuplarına, ülkede çeşitli olumsuzlukların yaşanacağını, her şeyin değişeceğini yayarak moral/motivasyon sağlamaya çalıştığı, cezaevlerinde örgütsel hiyerarşik düzen tesis edilerek, örgütsel düzeni sürdürmeyi planladığı, diğer terör örgütleriyle iş birliği arayışını artırdığı, farklı dini motifli yapılanmalar içinde kamufle olmaya çalıştığı ifade edildi.
Örgütün, yurt dışında ise mağdur edildikleri algısını yaymaya çalıştığı ve Türkiye aleyhtarı lobilerle ilişkileri geliştirdiği, örgüte ait olduğu bilinen eğitim kurumlarını görünürde devretmekle birlikte arka planda kontrol etmeyi sürdürdüğüne işaret edildi.
Cevap metninde, FETÖ'nün yapılanmasına ve faaliyetlerine ilişkin özetle şu ifadelere yer verildi:
FETÖ/PDY'nin illegal yapılanmasını 'İllegal Yapılanmalar' ve 'Hususiler (Özel İllegal Yapılanmalar)' olarak ikiye ayırmak mümkün. Hususiler; polis, asker, MİT ve yargı teşkilatları içinde yer alan deşifre olmamış örgüt mensuplarından oluşuyor.
Hususilerin özelliği, başında bulunan sorumlu şahsın doğrudan ABD'de Fethullah Gülen ile aynı çiftlikte kalan ve örgüt liderinin sözde özel kalemi olan Cevdet Türkyolu'na bağlı olmalarıdır. Diğer bir özelliği ise gizlilik kurallarına istihbaratçı mantığıyla kesin bir şekilde uymalarıdır.
Hususilerin önde gelen mensupları, 17-25 Aralık 2013 olaylarının ardından, MİT tarafından deşifre edildiklerini anlayarak, Ocak-Şubat 2014 sürecinde Türkiye'yi terk ettiler.
17-25 Aralık 2013'ten sonra örgüte karşı yürütülen kararlı uygulamalar neticesinde, yurt içindeki imamların veya sorumluların büyük ölçüde deşifre olmaları ve bir kısmının operasyonel uygulamalara maruz kalmaları nedeniyle FETÖ/PDY, yurt içi yapılanmasında revizyona gitti. Bu kapsamda 2016 itibarıyla Türkiye yapılanması beş bölge sorumluluğuna ayrıldı, darbe girişimi sonrasında toparlanma çabası içinde olan örgütün, bölge ve illerde yeni bölge veya il sorumluları görevlendirme çalışmaları yürüttüğü biliniyor. Söz konusu faaliyetlerin tespit ve takibine yönelik çalışmalar Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından hassasiyetle sürdürülüyor.
FETÖ/PDY tarafından darbe girişimi sonrasında, Gülen'in talimatları kapsamında yurt dışında yeniden yapılanma çalışmaları yürütülüyor ve ülke sorumluları veya imamlarını değiştiriliyor."
Darbe girişimi günü ne oldu?
Milli İstihbarat Teşkilatının cevap metninde, FETÖ'nün darbe girişimi günü yaşanan gelişmelere ilişkin aktardığı bilgiler şöyle:
"MİT tarafından daha önce dış makamlarla paylaşılan notlarda, FETÖ/PDY'nin darbe girişiminde bulunabileceği bildirilmiş olmakla birlikte, TSK bünyesinde istihbarat toplanamadığından, darbe girişiminin tarihi konusunda net bir istihbarata daha önceden ulaşılamamıştır. 15 Temmuz 2016 tarihinde saat 14.20 sularında Teşkilat Karargahı'na gelen ve Teşkilatımızla daha önce teması bulunmaması nedeniyle gerekli güvenlik prosedüründen (kimlik teyidi, arşiv taraması gibi) geçirilmesi akabinde saat 15.30 sularında görüşülen bir şahıs tarafından; 'Kara Havacılık Okulunda görevli bazı şahıslarca MİT Müsteşarına saldırı yapılacağı' yönünde teyide muhtaç ham bilgiler verilmiştir. Bunun üzerine söz konusu hususlar, önemine binaen ivedi şekilde sıralı amirlere arz edilmiştir. Müsteşarın konunun detaylandırılmasına ilişkin talimatı çerçevesinde Karargah bünyesindeki çalışmalar devam ederken, eş zamanlı olarak önce saat 16.20'de Müsteşar tarafından Genelkurmay İkinci Başkanı aranmış ve ihbar hakkında bilgi verilmiştir. Saat 16.40 sularında Genelkurmay Başkanı, Müsteşar'ı aramıştır. Müsteşar, detaylı şifahi bilgi vermesi için ilgili Müsteşar Yardımcısını, Genelkurmay İkinci Başkanına göndermiştir. Daha sonra Müsteşar, Genelkurmay Başkanından gelen davet üzerine saat 18.00 civarında Genelkurmay Karargahına gitmiştir. Genelkurmay Başkanı, ihbarın doğruluğunu araştırmak/ihbarı teyit tekzip etmek ve gerekli tedbirleri almak üzere Kara Kuvvetleri Komutanını ivedi olarak görevlendirmiştir. Genelkurmay Başkanı, Kara Havacılık Okulu'ndaki kontroller sonuçlanana kadar ülke genelinde hava araçlarının uçuşunun yasaklanması için Genelkurmay Harekat Merkezi'ne emir vermiştir. Ayrıca Ankara Garnizon Komutanını arayarak, Ankara'da askeri birlik hareketliliğinin ikinci bir emre kadar durdurulması talimatını vermiştir.
Bu esnada, Müsteşara yönelik saldırı ihbarı teyit ve tekzip edilmemiş olmasına rağmen gelişmelerin bildirilmesi amacıyla Müsteşar tarafından, Cumhurbaşkanının Koruma Müdürü aranmış ve Cumhurbaşkanının müsait olmadığının öğrenilmesi üzerine, Koruma Müdürüne bir anormallik olup olmadığı ve muhtemel tehditlere karşı hazırlıklarının bulunup bulunmadığı sorulmuştur. Koruma Müdürünün, herhangi bir anormallik olmadığı ve güvenlik tedbirlerinin yerinde olduğu yönündeki ifadesi üzerine Müsteşar, Genelkurmay Başkanının makamında Kara Kuvvetleri Komutanından haber gelmesini beklemeye devam etmiştir. Kara Kuvvetleri Komutanından saldırı ihbarının teyidine yönelik herhangi bir haber gelmemesi üzerine Müsteşar, saat 20.30'da MİT Karargâhında Suriye Ulusal Koalisyonu eski Başkanı Muaz Hatip ile olan randevusu nedeniyle, saat 20.20'de Genelkurmay Karargahından ayrılmıştır.
Örgüt mensuplarınca daha sonra verilen ifadelerde; 'MİT Müsteşarının Genelkurmay Karargâhına gelmesi ve akabinde Genelkurmay Başkanı tarafından tüm askeri uçuşlar ile Ankara Garnizonundaki askeri intikallerin ikinci bir emre kadar durdurulması üzerine darbe girişiminin başlama zamanının, 16 Temmuz 2016 saat 03.00'den, 15 Temmuz 2016 saat 20.30 civarına alındığı' belirtilmiştir."
Yalan makinesi uygulaması
Cevap metninde, darbe girişimi sonrasında, kurum bünyesinde personele yönelik koruyucu güvenlik uygulamalarının artırıldığı, bu çerçevede, FETÖ/PDY kurum-kuruluşlarında eğitim görmüş veya çalışmış ve halen söz konusu örgütle bağlantısını devam ettiren personelin tespitine gidildiği, pasif görevlere atanan personel hakkında teftiş süreci başlatıldığı, durumlarından şüphe duyulan bazı personelin mülakata alındığı, bir kısmının ise yalan makinası uygulamasına tabi tutulduğu, örgütle iltisaklı mensupların kurum ile ilişiğinin kesildiği ifade edildi.
Ayrıca MİT'e memur alımlarında da adayların Psikofizyolojik Doğrulama Testi de (Yalan Makinası) dahil olmak üzere personel tahkikatlarının derinleştirildiği vurgulandı.
Darbe girişimlerinin önlenmesi için öneriler
MİT'in cevap metninde, darbe girişimlerinin önlenmesine yönelik öneriler de yer aldı. Söz konusu bölümde şu önerilere yer verildi:
"Akamete uğratılan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından örgüt tarafından stratejik kurumlara sızmak ve güvenlik güçlerince alınan tedbirlere karşı koymak için yeni yöntemler uygulanmaya başlanması muhtemel görülüyor.
Bu kapsamda örgütün devlet kurumlarına ilk kez atanacak memur kadrolarını öncelikli olarak hedef alması, elindeki kamu görevlilerine ait kimlik bilgilerini de kullanmak suretiyle yaratacağı şaibelerle devlete olan güveni zedelemeye matuf propaganda ve provokasyonlara yönelmesinin olasılık dahilinde olduğu değerlendiriliyor.
Bu bağlamda; ülke yönetimini illegal yollardan ele geçirmek isteyen yapılanmaların, öncelikli hedefinin stratejik nitelikteki kurumlara sızmak olmasından hareketle, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Adalet Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü başta olmak üzere kritik önemi haiz kurum ve kuruluşların personeliyle ilgili güvenlik tahkikatlarının titizlikle sürdürülmesinde, kamu kurumlarında kadrolaşmayı hedefleyen yapılanma/grup/zümrelerin bu tarz girişimlerine karşı müteyakkız olunmasında ve kamu kurumlarına personel seçme ve yerleştirme aşamalarında liyakat esaslarına riayet edilmesine özen gösterilmesinde, MİT Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün, TSK içinde istihbarat toplamasına izin vermeyen yönetmeliğin değiştirilmesinde veya MİT Müsteşarlığındaki gibi TSK ve EGM bünyesinde de personeli denetleyerek, kontrespiyonaj faaliyetleri açısından tetkik edecek bir 'İç Güvenlik Birimi' teşkil edilmesinde fayda mütalaa edilmektedir.
Darbe girişiminin ardından yürütülen operasyonlarla örgütün yurt içindeki faaliyetleri ve gücünün akamete uğratılması, FETÖ/PDY'yi yurt dışı yapılanmasına ağırlık vermeye sevk etmektedir. Örgütün Türkiye'ye hasım ülkeler nezdinde Türkiye karşıtı faaliyetler açısından vasat teşkil etme bağlamındaki öneminin 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında daha da arttığı değerlendirilmektedir. Söz konusu karşılıklı çıkar ilişkisi FETÖ/PDY'nin istihbarat kuruluşlarının etki alanına daha fazla girmesine zemin oluşturmaktadır."