Gezdiğiniz mağazalarda, oturduğunuz kafe ya da restoranlarda şöyle bir duvara baktığınızda gördüğünüz bir yazı dikkati çeker: “Müessesemiz çalınan veya kaybolan eşyalarınızdan sorumlu değildir.” Bu yazıyı gören müşteri ise o andan itibaren eşyasını biraz daha endişeli bir duyguyla kontrol eder.
Peki, müessese sahibinin sorumluluğu gerçekten bu yazıyla kalkıyor mu? Hukukçular, hukuken böyle bir şeyin mümkün olmadığını söylüyor. Biraz daha detaylandırırsak aslında bu bir uyarı yazısı olabilir. Ancak müessese sahibinin müşterinin güvenliğini sağlama sorumluluğunu ortadan kaldırdığı anlamına gelmiyor. Konuyu daha detaylı ele almak için Avukat Gökhan Ak ile konuştuk.
“Hukuken bir geçerliliği yok”
Avukat Ak, öncelikle bu uyarının yazılı ya da sözlü olarak duyulmasının hukuken bir karşılığının olmadığı gibi işletme sahibinin sorumluğunun kalkmadığını teyit ediyor.
“Neredeyse her alışveriş merkezi ve mağazada hem sesli olarak duyduğumuz hem de yazılı olarak gördüğümüz bu yazının hukuken bir geçerliliği yok. Mağazaların alışveriş yapan kişilerin eşyalarını koruma ve kişilere güvenli alışveriş ortamı sağlama sorumluluğu vardır ve sadece bu yazının yazılmış olması mağazayı bu sorumluluktan kurtarmaz.”
Yargıtay kararı emsal
Fakat, bu durum tüm sorumluluğu işletme sahibine de yüklemiyor. Ak, böyle bir olayı yaşayıp mahkemeye taşıyanların örnek kararlarına işaret ediyor. Buna göre de Yargıtay ve mahkeme kararlarında emsaller öne çıkıyor. Ak, şöyle bir örnek veriyor:
“Bu tür olaylar nedeniyle açılmış pek çok dava bulunmakla birlikte bu konuda hukukçular tarafından en çok atıf yapılan karar da Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2013 yılında verdiği 2013/5258 Esas ve 2013/15220 Karar sayılı kararı. Karara konu olayda mağazada alışveriş yapmakta olan bir müşterinin çantası çalınmış ve müşteri gerekli güvenlik tedbirlerini almayan mağazaya karşı maddi ve manevi tazminat talepli dava açmıştır.
Yargıtay tarafından verilen kararda ise alışveriş yapmak üzere mağazaya gelen müşterinin mal güvenliğinin mağazanın sorumluluğunda olduğu belirtilmiştir. Müşteri tarafından mağazanın güvenli olduğu düşünülerek alışveriş arabasının içine bırakılan eşyanın mağaza tarafından asgari özen yükümlülüğüyle korunmak ve kollanmak zorunda olduğu ancak kişilerin de kişisel eşyalarını koruma noktasında kendilerinden beklenen asgari özeni göstermeleri gerektiği ifade edilmiştir.”
“İki tarafın da sorumluluğu var”
Bu emsal karardaki detaylar da diğer örnek olaylar için çok önemli. Öyle ki, Yargıtay kararında belirtilen hususlar her iki tarafın da asgari özen göstermesi noktasında oluyor. Ak, bu davada davacı müşteriye tazminat ödenmesinin hükmedildiğini ancak kusurlar nedeniyle de tazminatın düzenlendiğini belirtiyor.
“İşyerinin gerekli güvenlik önlemlerini alma noktasında kusurunun olması ve müşterinin de kişisel eşyasını koruma noktasında yeterli özeni göstermemesi nedeniyle kısmi kusurlu olduğu; yani her iki tarafın da birlikte kusurlu olduğu şeklinde karar verilmiştir ve bu kusur oranları doğrultusunda işletmenin, davacı müşteriye tazminat ödemesine hükmedilmiştir.”
“Güven ilişkisi öncelikli”
Avukat Ak’ın altını çizdiği bir diğer nokta ise taraflar arasında kurulan alışveriş ilişkilerinin güven ilişkisine dayandığı oluyor. Yani duvara asılan yazının bu noktada bir yararı olmuyor.
“Özellikle son yıllarda verdiği kararlarda Yargıtay, taraflar arasında kurulan alışveriş (sözleşme) ilişkilerinin güven ilişkisini de kapsadığını, bu nedenle güven ilişkisinin ihlaline de bir sonuç bağlanması gerektiğine hükmediyor. Bu nedenle bu tür uyarı yazılarının güven ilişkisini ortadan kaldırmayacak olması nedeniyle müessesenin tek başına sorumluluktan kurtulmasına yardımcı olmuyor.”
Peki, işletmelerin sorumluluğu ne?
Her işletmenin verdiği hizmete göre kalitesi de değişiyor. Bu da müşteri için bir kıstas oluyor ve buna göre tercihlerini belirliyor. Avukat Ak da bu noktaya işaret ediyor ve “İşletmeler, ticaretin doğası gereği müşteri çekmek ve satış yapmak için reklam vasıtasıyla müşterilerde alacakları hizmetin kaliteli olacağına ilişkin güven oluşturuyor” diyor.
“Gerekli dikkat ve özeni göstermeleri gerekiyor”
Ak, “Müşteride oluşan güven duygusunda tabii ki işletmenin büyüklüğü, bilinirliği ve kurumsallığının da etkisi vardır” diyerek şöyle devam ediyor:
“Bu kapsamda işletmelerin oluşturduğu algı ile müşterilere karşı güvenlik sorumlulukları arasında bir ilişki olduğu açık. Diğer tarafta ise müşterilerin de eşyalarının çalınmasını önlemek başka bir deyişle, zararın meydana gelmesini engellemek adına gerekli dikkat ve özeni göstermeleri gerekiyor.”
“Özen sorumluluğu çerçevesinde güvenlik sorumluluğu var”
Bu noktada işletme tarafından müşterinin nasıl korunacağı sorusu ortaya çıkıyor. Ak da işletmelerin sorumluluklarının altını çizerek sözlerini şöyle tamamlıyor:
“İşletmede güvenlik kamerası bulunmaması işletmenin yarattığı güvenlik duygusu/algısına karşın zararın meydana gelmesini engelleme noktasında gerekli özeni göstermediğini kanıtlar nitelikte. Bu nedenle belirtmek gerekir ki işletmelerin özen sorumluluğu çerçevesinde güvenlik sorumluluğu vardır. Bu da ortalama bir işletme için güvenlik kamerası bulunması, giriş ve çıkışların kontrol edilmesi ile sağlanabilecek seviyede.”