Polis Akademisi öğretim üyeleri Doç. Dr. Coşkun Taştan, Doktor Öğretim Üyesi İbrahim İrdem ve Araştırma Görevlisi Ömer Özkaya tarafından hazırlanan rapor, Göç ve Sınır Güvenliği Araştırma Merkezi Müdürlüğünce yayımlandı.
Antalya'da 12-14 Ekim 2017'de düzenlenen "2. Uluslararası Göç ve Güvenlik Konferansı" doğrultusunda hazırlanan raporda, "Suriyelilere Dair Tehdit Algısı", "Göç Politikaları ve Uyum", "Suriyelilerin Uyumu: Deneyimler", "Göçmenlerin Kente Uyumu: Yerel Yönetimler ve Sivil Toplum", "Göç, Uyum ve Ekonomi", "Uyumun Psiko-Sosyal Boyutu" konuları yer aldı.
Raporda, yine Polis Akademisi tarafından hazırlanan "Suriyelilere Dair Tehdit Algısı: Önyargılar ve Gerçekler" başlıklı rapor için yapılan araştırma sonuçlarına yer verildi.
Araştırma kapsamında, pilot il olarak seçilen Ankara'da 400 kişiyle yüz yüze gerçekleştirilen anketlerde yerel halkın Suriyeliler ile ilgili kaygılarının ekonomi, güvenlik ve sosyo-kültürel konular olmak üzere üç alanda yoğunlaştığının tespit edildiği belirtildi.
Raporda, kamuoyunda Suriyelilerin neden olduğu düşünülen bazı durumların yanlış algı sonucunda ortaya çıktığı, toplumdaki bu algının resmi verilerle örtüşmediği bildirildi.
"Uyum iki taraflı süreçtir"
"Politika ve Uygulama Boyutlarıyla Göç ve Uyum" raporunda, uyum sürecinde, göçmenin ev sahibi topluma uyumu kadar ev sahibi toplumun da göçmenlere uyum sağlamasının önemli olduğu kaydedildi.
Göç eden bireylerin gittikleri ülkelerde ekonomik, kültürel, sosyal, dilsel ve dini açıdan birçok konuda uyum problemiyle karşılaştıkları belirtilen raporda, uyum konusunda politika oluşturma ve hizmet sunmanın önemine işaret edildi.
Çift yönlü aktif bir etkileşimin hedeflenmesi gereken uyum çalışmalarında, bu yaklaşımın, uyuma yönelik her türlü plan, program ve uygulamanın esasını teşkil ettiği vurgulandı.
Raporda, uyumun sağlanabilmesi için yerel topluma sağlanan imkanların sığınmacıları, göçmenleri ve mültecileri de kapsayacak şekilde tüm topluma yaygın hale getirilmesinin, göç ve uyumla ilgili politikaların kapsayıcı ve uzun vadeli olmasının önemine dikkat çekildi.
"Yanlış bilgiler nefret duygusu oluşturuyor"
Raporda, "Suriyelilerle ilgili yanlış ve hatta yalan bilgilerin toplum gündemine sürekli sunulması insanların hem yanlış bilgi sahibi olmalarına neden olmakta hem de şiddet ve zulümden kaçarak ülkemize sığınan insanlara karşı nefret duygusunun oluşturulmasına zemin hazırlamaktadır." ifadesi kullanıldı.
Göçmenlerin medyada temsil edilme biçimlerinin ön yargıları pekiştirdiği belirtilen raporda, özellikle sosyal medyada denetlenmesi imkansız iddialar ve haberler üretilebildiği, bu yolla ön yargılarla dolu göçmen imajlarının dolaşıma sokulduğu belirtildi.
Raporda, şu ifadelere yer verildi:
"Medya, kutuplaşmayı artırabilecek, yabancı düşmanlığına zemin hazırlayabilecek ve çatışmayı tetikleyebilecek üsluptan uzak durmalıdır. Ülkemizdeki Suriyelilerin çok büyük bir kısmı kentsel alanlara yerleşmişlerdir. Bu nedenle uyum politikalarında Türkiye'deki kentsel yaşamın koşulları ve dönüşümü göz önüne alınmalıdır. Suriyelilerin uyumuna dair programlar hayata geçirilirken, 'yardım' yaklaşımından ziyade 'üretime katılım' yaklaşımı esas alınmalıdır. Türkiye'deki Suriyeliler 'acil yardım' dönemini geride bırakmışlardır. Bu nedenle ayni ve nakdi yardım konuları kademeli olarak sivil toplum kuruluşlarına bırakılmalı, devlet imkanları ise meslek ve beceri edinme, istihdam ve iş kurma imkanlarının geliştirilmesine ayrılmalıdır."
Suriyelilerin Türkiye'ye göçünde İslam'ın önemi
Suriyelilerin Türkiye'yi tercih etme sebeplerinden birisinin de İslam dini olduğu belirtilen raporda, orta ve uzun vadede ibadet pratiklerindeki farklılıklar ve ibadet mekanlarının ayrışmasının zaman zaman toplumsal gerilimleri doğursa da yeni ibadet mekanlarının eklenmesi, iki toplumu ortak noktada buluşturacak mekansal tasarımların tesis edilmesi, ortak değer yargılarını ve pratiklerini ön plana çıkaran semboller kullanılmasının gerilimlerin azalmasını sağlayacağı ifade edildi.
Uyum politikalarının, tek elden ve merkezi yaklaşımla yürütülmemesi gerektiği vurgulanan raporda, bu sayede özgün koşulların gerektirdiği esnekliklere sahip uyum programlarının ortaya çıkmasının kolaylaşacağı anlatıldı.
Kaynak: AA