11 Ağustos 1965'te D-100 kara yolunun Hendek Akova mevkiinde İstanbul-Ankara seferini yapan Özdemir Süer yönetimindeki Civan Turizm'e ait yolcu otobüsü, saat 03.00 sıralarında Mustafa Filik idaresindeki kezzap yüklü kamyona arkadan çarptı.
Çarpışmanın etkisiyle kamyonda bulunan asitler dökülerek yol kenarındaki su birikintisine karıştı.
Asidin suyla birleşmesiyle oluşan yoğun duman nedeniyle otobüste yangın çıktığını zanneden yolcular, asitli suya atladı.
Olayda 19 kişi olay yerinde, kamyon şoförü ile 6 yolcu ise kaldırıldıkları Adapazarı Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti.
Kazada otobüs şoförü ile aralarında yabancı uyrukluların bulunduğu 17 kişi yaralandı.
Olayda yaşamını yitirenlerin bir kısmı kaza yerinde oluşturulan alanda toplu halde toprağa verildi.
Kazanın yaşandığı noktaya "Trafik Şehitliği" anıtı yapıldı
Kazanın ardından hayatını kaybedenlerin yakınları tarafından yaptırılan ve "Trafik Şehitliği" adı verilen anıtta, olayda yaşamını yitiren 17 kişinin isimleri yer alıyor.
Daha sonra mezarlığın yanında bir hayırsever tarafından annesinin hayrına 1999'da yaptırdığı camiye Büyükdere Mahallesi Akova Şehitlik Camisi adı verildi.
Olayın büyüklüğü zamanın haberlerinde ve basın kuruluşlarında da yer aldı. "26 yolcu eriyerek öldü" başlığının atıldığı gazete haberinde kazanın oluş şekli, kişilerin nasıl vefat ettiği ile hastanede tedavi görenlerin yaşadıkları acıyı tarif etmelerine yer verildi.
"Üzüntü duymamak mümkün değil"
Olayın yaşandığı mahallenin 1987-2014 yıllarında muhtarlığını yapan 78 yaşındaki Orhan Karabulut, nitrik asit yüklü kamyonun arıza yaptığını ve yolda kaldığını söyledi.
Gece saatlerinde Ankara'dan kalkan otobüsün duran kamyona çarptığını ve yol kenarında yan yattığını belirten Karabulut, "O sırada yol kenarında su varmış. Asit yüklü tüpler patlayınca buhar yapmış. Otobüsteki yolcular da yangın çıktığını sanarak asitli suya atlıyor ve yanıyor." diye konuştu.
Karabulut, olaydan sonra vefat edenlerin kemiklerinin şehitliğin bulunduğu alana defnedildiğini belirterek, "Babam da muhtardı o zaman, ilgilenmiş ve vefat edenleri buraya defnetmişler. Aradan bir sene geçmeden buraya şehitlik yapılıyor, mermerler yaptırılıyor. Sonra ben de muhtar oldum, elimden geldiğince buraları düzelttik. Camiyi yaptık. Çok üzücü bir olay. Senelerce burada koku oldu, çıkmadı koku." diye konuştu.
Şehitliğin yapılmasının ardından hayatını kaybedenlerin bazı yakınlarıyla görüşmeye devam ettiğini aktaran Karabulut, "Çok kötü bir olay. Zor dönemler yaşandı. Köylülerle şehitliğin bakımlarını yaptık, yazılar silindi yazıları yazdırdık. Muhakkak insan üzüntü duyuyor. Üzüntü duymamak mümkün değil." ifadesini kullandı.