Saygı duruşu ve Gürzap'ın hayatını anlatan kısa video ile başlayan törende konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sanatçının kaybı dolayısıyla büyük bir üzüntü içinde olduklarını söyledi.
Gürzap'ın Türk sanat dünyasının çok önemli bir ismi olduğunu anlatan Ersoy, "Sanat, onun yaşamının ilham kaynağıydı. 79 yıllık ömrünü sadece sanata vakfetmiş birinden bahsediyorum. Çok sayıda genç sanatçının yetişmesine katkısı oldu, bu uğurda çok emekler verdi" dedi.
Bakan Ersoy, Gürzap'ın İstanbul Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü'nün kuruluşunda yer aldığına değinerek, "Tiyatro başta olmak üzere sanatın birçok koluna katkısı olmuş bir değerimizdi. Kendisini ilk olarak 5 yıl önce Sakarya'da trafik kazası geçirdikten sonra hasta yatağında ziyaret ettiğim zaman tanımıştım. Zarafetini ve nezaketini o zaman fark etmiştim. Hasta yatağındaki davranışları bile ne kadar değerli biri olduğunu hissettiriyordu. Kendisini hiçbir zaman unutmayacağım. Bizlere düşen, onun bize bıraktığı mirası gelecek nesillere aktarabilmek, bize verdiği öğütleri gelecek nesillere taşımak için elimizden gelen çabaları göstermek" ifadelerini kullandı.
"Bu toplum onun hakkını nasıl öder onu bilemem"
Sanatçının yakın dostlarından oyuncu Atsız Karaduman ise Gürzap ile 1974'te tanıştığını kaydederek, "İngiltere'den döndükten sonra Marmara Devlet Konservatuvarında hocam olmuştu. Daha sonra İstanbul'a geldiğinde hocalığın ötesinde arkadaş, dost olduk, sırdaş ve dert ortağı olduk" dedi.
Karaduman, şöyle devam etti:
"Tiyatroda hem oyuncu olacaksınız, hem yönetmen olacaksınız, o yetmeyecek. Radyoya hem oyuncu hem yönetmen olacaksınız, o da yetmeyecek. Televizyonda ve sinemada oyuncu ve yönetmen olacaksınız. O da yetmeyecek bir de üstüne oyun yazacaksınız. Bu her babayiğidin harcı değildir. İşte o yiğit şimdi burada yatıyor. O, işten kazandığı paralarla bu ülkenin evlatları için okul açtı, binlerce insan yetiştirdi. Bu toplum onun hakkını nasıl öder onu bilemem. Hocam oturmayı, kalkmayı, yemeyi içmeyi, giyinmeyi, adabımuaşereti, konuşmayı çok iyi bilirdi. Bundan sonra onun öğretilerini devam ettirmek bizim görevimiz."
Sinema ve tiyatro sanatçısı Işıl Yücesoy da konuşmasında, "Can çok donanımlı, çok bilgili bir adamdı. Bu ülkeye çok layık olmuş, ömür boyu hatırlayacağımız bir kişi. Bunun yanında çok zarif, şık bir adamdı" değerlendirmesinde bulundu.
Etkinliğin ardından tiyatro sanatçısı Melek Baykal gazetecilere, Gürzap'ın çok değerli bir tiyatrocu olduğunu söyleyerek, "Duruşuyla, tarzıyla, giyimiyle, kuşamıyla bambaşka bir insandı Can Gürzap. Yeri asla dolmayacak" dedi.
Can Gürzap kimdir?
İstanbul'da 1944'de dünyaya gelen sanatçı, ilk tiyatro eğitimini, kendisi gibi sanatçı olan babası Reşit Gürzap'tan aldı. 1962'de Kadıköy Maarif Kolejini tamamladıktan sonra, 1963'te Ankara Devlet Konservartuvarı Tiyatro Bölümüne başladı.
Gürzap, Milli Eğitim Bakanlığının bursu ile Londra'da Central School of Speech and Drama'da hem oyunculuk eğitmenliği, ses nefes ve konuşma eğitimi ile reji eğitimi gördü.
Türkiye'ye döndükten sonra Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümünde öğretmen, Devlet Tiyatrosunda da oyuncu ve yönetmen olarak çalışan usta oyuncu, 1978'de İstanbul Devlet Tiyatrosu kurucu müdürlüğüne atandı.
Gürzap, aynı zamanda İstanbul Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü'nün kuruluşunda yer aldı ve öğretmen olarak derslere girdi. Bu okulda 3 sene öğretmenlik yapan Can Gürzap, tiyatro müdürlüğü görevini 1980'e kadar sürdürdü, ardından 1983'te Turgut Özakman zamanında yeniden bu göreve atandı ve 1986'da ayrıldı.
TRT'de radyoya birçok radyo tiyatrosu hazırlayan usta sanatçı, çevirmenlik ve senaryo yazarlığı da yaptı.
Kurucusu olduğu doğru, güzel, etkileyici konuşma eğitimi veren "Dialog" adlı okulda da çalışmalar yapan Gürzap, Devlet Tiyatrolarında 40'a yakın oyunda yönetmen ve oyuncu olarak görev aldı.
Sinema ve aralarında "Kartallar Yüksek Uçar", "Ateşten Günler", "Yorgun Savaşçı", "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz" ve "Medcezir"in bulunduğu birçok dizide de yer alan Gürzap, "Tiyatro Dialog" adıyla kendi tiyatro topluluğunu da kurmuştu.