Irak’ta ortaya çıkan besi hayvanlarına özgü SAT-2 serotipi şap hastalığını taşıyan ilk vaka Türkiye'de tespit edildi. Bunun üzerine Tarım ve Orman Bakanlığı hemen harekete geçti. Hastalık görülen 8 işletmede karantina dahil olmak üzere tedbirler alındı. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü’ne gerekli bildirimde bulunuldu.
Şap Enstitü Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmalarda SAT-2 serotipine karşı üretilen aşı kullanıma hazır hale getirildi. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Türkiye'de 'şap virüsü' tedbirleriyle ilgili, “Vatandaşlarımızı kaygılandıracak bir durum yok. Aşı geliştirildi ve yeterli üretime başlandı. Büyükbaş hayvanlarımızın tamamı aşılanacak” dedi.
Besi hayvanlarında ortaya çıkan şap hastalığı nedir? Nasıl bulaşıyor? Hayvanları nasıl etkiliyor? Merak edilenleri İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Lora Koenhemsi TRT Haber’e anlattı.
Viral enfeksiyon hastalığı
Şap hastalığının genellikle ineklerde görülen viral bir enfeksiyon hastalığı olduğunu ifade eden Doç. Dr. Koenhemsi, hastalığın genellikle yüksek ateşle seyrettiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Genelde ağızda ve ayakta lezyonlarla seyrediyor. Bu lezyonlar genelde ağrılı oluyor. Yine hayvanda boş çiğneme hareketi veya bazen de şapırtı sesi görülebiliyor. Burun akıntısı olabiliyor. Bunun dışında memede, ağızda, interdigital bölgelerde veziküllerle seyrediyor. Bunlar yırtıldıktan sonra berrak, sarı-kırmızı sıvılar akabiliyor. Ağızdan ip gibi bir salya akışı görülebiliyor.”
Hayvanların bağışıklık sistemi güçlendiriliyor
Şapın viral bir hastalık olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Koenhemsi bu nedenle etkin bir tedavisi olmadığının altını çiziyor. Genelde bağışıklık sistemini güçlendiren tedaviler uyguladıklarını ifade ediyor:
“Hayvanın genel durumunu toparlamaya çalışıyoruz. Vitaminler, sekonder bakterili enfeksiyonlar için antibiyotikler kullanılıyor. Yine bağışıklık kuvvetlendiriciler veriliyor. Ağız ve ayaklardaki lezyonlar çok ağrı yaptığından rahatlatmak için ilaçlar kullanılabiliyor.”
Temas yoluyla bulaşıyor
Şap hastalığı aynı zamanda çok hızlı bulaşan bir hastalık. Genellikle de temas yoluyla bulaşıyor. Doç. Dr. Koenhemsi, hastalığın bulaşma hızıyla ilgili olarak, “Şaplı bir ineği sağan biri aynı aletle eldivenini ya da elini yıkamadan yandaki ineklere gidip sağarsa, bütün sürü çok kısa bir sürede hasta olabiliyor” ifadesini kullanıyor.
Doç. Dr. Koenhemsi, şap olan bir hayvanda hastalığın nasıl seyredebileceğinin, bağışıklıkla bağlantılı olduğunu söylüyor. Ölüme varan sonuçların görülebildiğini anlatıyor.
Hayvandan insana da bulaşabiliyor
Şap hastalığı veteriner hekimler tarafından çok rahat bir şekilde teşhis edilebiliyor.
Doç. Dr. Koenhemsi, “Klinik olarak gördüğümüzde de bu hastalık şap diyerek önlemlerimizi alabiliyoruz. Çok hızlı seyrettiği için çok da hızlı müdahale edilmesi gerekiyor. Ülkemizin birçok yerindeki pek çok veteriner hekim, bu tarz hastalıklarda çok tecrübeli. Hemen müdahale edip uygun tedaviye başlıyorlar” diyor.
Şap hastalığı insanlarda sistematik bir hastalığa sebep olmuyor. Doç. Dr. Koenhemsi, hayvanlardan insanlara bulaşma ihtimalini çok düşük olduğunu söylüyor.
“Şap hastalığı insanlara da bulaşabiliyor. Ancak bu nadiren oluyor. Genellikle bağışıklık sistemi düşük kişilere bulaşabiliyor. Genelde bulaşma temasla oluyor. Bulaştığı insanın vücudunda herhangi bir açık yara varsa oradan girip bulaşabiliyor.”
Grafik: Nursel Cobuloğlu