Doğa Koruma Merkezince yayımlanan "Türkiye’nin Kelebekleri Arazi Rehberi" adlı çalışmada yer alan bilgilere göre Avrupa’da 500’e yakın, Kanada ve ABD'nin tamamında yaklaşık 700 kelebek türü bulunurken Türkiye’de 45’i endemik, yaklaşık 380 tür görülüyor.
Birçok hayvan türünün göç alışkanlıklarını değiştiren iklim değişikliğinin kelebek türleri üzerindeki etkisiyle ilgili değerlendirmede bulunan Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Evrim Karaçetin, her canlının iklimle bir ilişkisi olduğunu belirterek "İklimde karşılaşılan bir değişiklik sonucunda kelebekler farklı bir iklime gidebilir, o iklime uyum sağlayabilir ya da uyum sağlayamayıp başka bir yere de gidemeyip yok olabilir" dedi.
Karaçetin, "Şu an için iklim değişikliğinin kelebek türleri üzerindeki etkisi Türkiye açısından olumlu çünkü soğuk olan yerler sıcak olmaya başladı ve Türkiye'ye Afrika’dan gelen türlerde artış kaydedildi. Yeni kelebeklerimizin coğrafyamıza eklendiğini düşünerek seviniyoruz belki ama bu geçici bir süreç. Yani iklim değişiminin asıl etkileri yaşanmaya başladığı andan itibaren buna uyum sağlayamayan canlılar da artacak ancak hangi canlı nasıl etkilenir, maalesef bilemiyoruz" diye konuştu.
Kelebeklerle bitkiler arasındaki senkronizasyon bozuluyor
Yaşam süreleri çok kısa olduğu için kelebeklerin bulundukları ortama çok hızlı adapte olabildiklerini ancak iklim değişikliğinin bu hızla devam etmesi durumunda bazı türlerin nesillerinin tükenmesi gibi sonuçların kaçınılmaz olduğunu işaret eden Karaçetin, "Şu an için gördüğümüz etkiler daha çok dağlarda, buzul kuşağa çok yakın yaşayan türler üzerinde. Buzulların erimesi ve oradaki habitatların değişmesi sonucu o bölgede yaşayan kelebeklerin en çok etkilenecek türler olduğu öngörülüyor" diye konuştu.
İklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden birinin, bitkilerle kelebekler arasındaki senkronizasyonun bozulması olduğunu vurgulayan Karaçetin, bitkinin üstüne yumurta koyabilmeleri ve tırtılların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için kelebeklerin bitkilerle aynı zamanda ortaya çıkmasının önem taşıdığını aktardı. Karaçetin, "Kelebek, bitki yokken ortaya çıkabiliyor çünkü mevsimlerde hafif hafif kaymalar yaşamaya başladık. Böyle bir durumda da kelebekler ve bitkiler arasındaki bu eşleşme ortadan kalkacağı için kelebek popülasyonlarında düşüşler yaşanabiliyor" değerlendirmesinde bulundu.
Doğu Anadolu, Anadolu Çaprazı ve Artvin Yusufeli
Kelebeklerin Antarktika dışında dünyanın her yerinde var olduğunu, Türkiye'nin ise her bölgesinde farklı kelebek türlerine ev sahipliği yaptığını anlatan Karaçetin şunları söyledi:
"Doğu Anadolu oldukça zengin bir kelebek yapısına sahip. Bunun en önemli sebebi geniş büyük bozkırının ve dağlık alanların, çayırlıkların olması. Aynı zamanda İç Anadolu ile Avrupa'yı birbirine bağlayan bir çıkış noktamız var. Hatay'dan Artvin'e doğru bir çizgi çekerseniz bu 'Anadolu Çaprazı' dediğimiz bir yer. Burası üç farklı iklim zonunun birleştiği bir bölge. Bu yüzden bitkilerin de kelebeklerin de en fazla endemik türünün bulunduğu yer. Yani ülkemize has kelebeklerin bulunduğu, biyolojik çeşitliliğin de çok yüksek olduğu bir yer ama böyle yüzlerce kelebeği bir arada görmek istiyorum derseniz Artvin Yusufeli bölgesi en doğru yerlerden biri."
İklim değişikliği dışında doğal alanların kaybedilmesi, tarım alanlarının oluşturulması ve zirai ilaç kullanımı gibi nedenlerle Türkiye'de her 10 kelebek türünden 1'inin neslinin tehlike altında olduğu uyarısında bulunan Karaçetin, "Bunlar içerisinde yüksek öncelikli, çok dar yayılışı olan türlerimiz var. Sadece bir bölgede bulunuyor ve başka bir yerde bulunmuyor. Bunlardan biri olan "Çokgözlü Hatay Mavisi", Hatay ve Osmaniye'de bulunuyor ve şu anda koruma projesi yaptığımız türlerimizden. Onun dışında "Merhaba Çokgözlüsü" var. Sadece Çoruh Vadisi üzerinde bulunuyor. Küçük mavi bir kelebek" ifadesini kullandı.
"Gözlemcilikle elde edilen bilgiler önem taşıyor"
Öğrencilik döneminden beri kelebek gözlemi yaptığını ve bu canlıların korunabilmesi için gözlemcilikle elde edilen bilgilerin yol gösterici olduğunu dile getiren Karaçetin sözlerini şöyle tamamladı:
"Kelebeklerin korunabilmesi için vatandaş bilimi dediğimiz gözlemcilik ve gözlemcilikle elde edilen bilgilerin paylaşılması önem taşıyor çünkü Türkiye çok büyük. Gözlemciler kendi yaşadıkları bölgelerdeki türleri paylaştıkları anda inanılmaz bir bilgi akımı ve bu bilgi akımıyla beraber de tabii ki veri paylaşımı ve koruma çalışmaları ortaya çıkıyor."