Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Ziraat Fakültesi ve Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nün (BATEM) ortaklaşa yürüttükleri TÜBİTAK destekli projede, soğuk stresine ve dona dayanıklı fasulye çeşitleri tespit edildi.
Türkiye'nin farklı bölgelerinden toplanan 829 farklı yerel fasulye genotipinin toplanıp laboratuvar ve arazi çalışmaları tamamlanan proje kapsamında, Antalya ve benzeri yerlerde kasım veya aralık aylarında, sera dışındaki arazilerde ve Bolu gibi iklime sahip yerlerde ise nisan aylarında tarlalara ekilebilecek taze ve kuru fasulye çeşitleri, arazide yetiştirildi.
Projenin tanıtım toplantısı, Aşağı Soku Mahallesi'nde bulunan uygulama tarlasında AİBÜ Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahdettin Çiftçi ile AÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faik Kantar'ın katılımı ile yapıldı.
Çiftçi, burada yaptığı konuşmada, projenin fikir babasının Faik Kantar olduğunu ifade ederek, "Daha önce 21 yıl, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde çalıştım. Faik Hocam da o esnada Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde çalışıyordu. Biz o dönemde de fasulye ile ilgileniyorduk. Bizde, 'Soğuğa dayanıklı fasulye çeşidi nasıl seçebiliriz ve geliştirebiliriz' fikri oluştu. Bunun üzerine fikir alışverişinde bulunduk ve bu proje çıktı." şeklinde konuştu.
Çiftçi, bu proje kapsamında Türkiye'nin değişik bölgelerinden 829 fasulye genotipi topladıklarını ifade ederek, "Bunlardan laboratuvar şartlarında önce 5 derece daha sonra da -3 dereceye dayanıklı genotipleri seçtik. Onları da 2 yıldır arazi şartlarında Bolu’da ve Antalya’da deniyoruz." dedi.
Bolu’da bu yıl 1 Nisan'da ekim yaptıklarını anlatan Çiftçi, "Onun üzerine 2 sefer kar yağdı. Sıcaklık, 25 gün 5 derecenin altında 11 gün de eksi derecelerde seyretti. Dolayısıyla laboratuvarda dayanıklı çıkan çeşitler burada da arazide de soğuğu atlattı. Çünkü bazen laboratuvar şartları ile arazi şartları birbirini tutmuyor." ifadesini kullandı.
Fasulyenin 8-10 derecenin altında çimlenmediğini ve büyümediğini de kaydeden Çiftçi, "Normalde 5 dereceye dayanıklılık bile fasulye için iyi bir sonuçtur. Ama bizim çeşitlerimiz içinde -3 dereceye kadar dayanan genotipler var. Bu Antalya ve benzeri ekolojilerde kışa dayanıklı fasulye yetiştirebilirsiniz demektir. Ya da Bolu ve benzeri ekolojilerde bir ay daha erkenden taze fasulyeyi piyasaya sürebilirsiniz demektir. Bu tarımcılar için de yetiştiriciler için de çok önemli bir sonuçtur." diye konuştu.
Yetiştirdikleri fasulye çeşitlerinin seraya göre daha avantajlı olduğuna değinen Çiftçi, şunları söyledi:
"Seraya göre şu avantajı var. Serada ürünü bedava yetiştirmiyorsunuz. Biz bunu tarlada yetiştirdik. Antalya şartlarında serada yetiştireceğiniz ve masraf yapacağınız şeyleri biz burada tamamen tarlada yetiştirdik. Dolayısıyla Antalya’da serada değil tarla ve arazi şartlarında yetiştirilecek ürünler var elimizde. Türkiye çok önemli bir fasulye üreticisi değil. Şu anda kuru fasulyede kendine yetecek kadar diyemiyoruz. Maalesef son zamanlarda ithalatçı duruma düştük. Dışarıya döviz vereceğimize bizim kendi ürünlerimizi daha erken ekerek daha erken mahsul alabiliriz. Çünkü bizde tarımcılarda araziyi 5 gün bile erken boşaltan ürün bizim için değerli bir üründür."
Çiftçi, uygulama tarlasında Türkiye'nin değişik bölgelerinden topladıkları 829 fasulye çeşidinden laboratuvar ortamında soğuğa dayanıklı olduğu belirlenen 20 ya da 30 çeşidin bulunduğunu da sözlerine ekleyerek, "Farklı tane yapısına ve büyüme şekline sahip genotipleri denedik. Önce iklim odalarında bunların soğuğa dayanıklılıklarını tespit ettik. Bu soğuğa dayanıklı çıkanları arazide denedik. Araziden aldığımız sonuçlar çok ümit verici. Standart çeşitlerle yarışacak ürünlerimiz var. Burada 20-30 tane tipimiz var." ifadesini kullandı.