Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisinde, 2019-2020 eğitim öğretim yılının başlaması dolayısıyla açılış töreni düzenlendi.
Törene, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanı Tümgeneral Hüseyin Kurtoğlu, Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu ile öğrenciler katıldı.
Soylu, törende yaptığı konuşmada, uluslararası sistemin ciddi bir değişim yaşadığını, bu sistemin bütününde de bir güvenlik problemi olduğunu söyledi.
21. yüzyılı toplu çatışmaların olmadığı, sadece bireysel güvenlik kaygılarının yaşanacağı bir yüzyıl olarak hayal ettiklerini ifaden eden Soylu, şunları kaydetti:
"Oysa bugün, başarısız devletlerin tıpkı açık denizde batan petrol tankeri gibi çevreleri için sorun olduğu, devletlerle devlet olmayan unsurların bazen karşı karşıya, bazen yan yana geldiği, rekabetin küreselleşmeyi tetiklediği, küreselleşmenin de çatışmayı araçsallaştırdığı, yani sonuçta beklentilerimizin aksine, insanın merkezde olmadığı bir dünya dengesi ile karşı karşıyayız.
Ön safta veya ana haber bültenlerinde terörü, göçü, çatışmayı görüyoruz. Ancak arka planda küresel şirketlerin hegemonyasını, petrol pazarlıklarını veya küresel rezerv para rekabetini, uluslararası finans kuruluşlarının kalkınma programlarının oluşturduğu fakirliği ve bunun sonucu olarak istikrarsızlığı görüyoruz.
Türkiye'nin IMF'den kurtulduktan sonra nefes alması tesadüf değildir veya IMF'den kurtulduğu anda içeride birtakım çatışmaların dış kaynaklı olarak tahrik edilmesi de tesadüf değildir. Bunu sadece biz yaşamadık, dünyada başka ülkeler de yaşadı. İstikrarsızlaştırmaya ve fakirleştirmeye baş kaldırmak isteyen, ekonomisini millileştirmek isteyen her lidere, bir şekilde bedel ödettiler."
Taliban ve DEAŞ ile mücadele ettiğini söyleyen ABD'nin, terör örgütü PKK ve onun uzantılarıyla birlikte hareket ettiğini, onlara silah eğitim ve para yardımı yaptığını ifade eden Soylu, diğer taraftan da bu örgütü terör örgütleri listesine dahil ettiğine dikkati çekti. Soylu, "Acaba birkaç yıl sonra da 'PKK terör örgütüyle mücadele' bahanesiyle mi buralarda bir operasyona kalkacak, bunu bilmiyoruz." dedi.
2009 ve 2011'de Cemil Bayık, Duran Kalkan ve diğer PKK elebaşlarını, resmi olarak uluslararası uyuşturucu taciri ilan eden aynı ülkenin, Afganistan'da uyuşturucu işi bitmişken orayı yeniden afyon tarlası haline getirdiğini belirten Soylu, "Afganistan'ı işgal ettiğinde afyon ekili alan miktarı 17 bin hektardı, bugün bu rakam 328 bin hektar civarında." diye konuştu.
Soylu, ABD'nin bugün 70 ülkede yaklaşık 800 askeri üssü bulunduğunu ve 2015 verilerine göre bu üslere harcadığı paranın 150 milyar dolar civarında olduğunun tahmin edildiğini kaydetti.
Türkiye'nin terörle mücadelede belki de 40 yıldır alışılagelmiş, bildik yaklaşımları kökten değiştirdiğini ifade eden Soylu, önceden akşam haberlerinde, bir terör eylemi haberi verilirken hemen ardından "geniş çaplı operasyon başlatıldı" diye değerlendirmeler nakledildiğini hatırlattı. Bu anlayışın değiştiğini, olay sonrası operasyon yaklaşımından kesintisiz operasyon stratejisine geçildiğini belirten Soylu, "Artık birilerinin gelip bize vurmasını beklemiyoruz. Terör örgütünün canını çıkartana kadar bu kararlılığımızdan vazgeçtiğimiz asla düşünülmemelidir." ifadelerini kullandı.
Soylu konuşmasına şöyle devam etti:
"Sürekli operasyon halindeyiz. 2019 yılı için ilkbahar - yaz operasyonlarımızı tamamladık. Sonbahar - kış operasyonlarına başladık 23 büyük, 245 orta ve 12 bin 114 küçük olmak üzere bu yıl ilkbahar-yaz operasyonları kapsamında 12 bin 382 operasyon gerçekleştirdik. Planlanan operasyon sayımızı da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 87 oranında arttırdık.
Kış operasyonlarımızın da planlamasını yaptık ve şimdi, bugün itibarıyla sonbahar ve kış operasyonlarımıza başlıyoruz. Sadece şu kadarını söyleyeyim, herkes bilsin ki bu kış boyunca bu dağların tamamı bizimdir.
Önemli bir detay da üst düzey tabir edilen teröristler noktasındadır. Yıl başından bugüne kadar, etkisiz hale getirdiğimiz üst düzey terörist sayısı 108'dir. Örgütün hem eleman temininde hem de lider kadro temininde sıkıntı çektiği tüm istihbaratlarda yer alan bir husustur."
Kıran Operasyonları
Kıran operasyonları hakkında da bilgi veren Soylu, 17 Ağustos'ta başlatılan operasyonların 4 faz olarak planlandığını ve kendi alanlarında devam ettiğini kaydetti. Soylu, "17 Ağustos'tan itibaren Kıran operasyonları kapsamında şu ana kadar 63 terörist etkisiz hale getirilmiş, 68 mağara ve sığınak da imha edilmiştir." diye konuştu.
Operasyonlar ile önemli bir saha temizliği yapıldığını, gerek eleman gerek barınak gerekse moral noktasında terör örgütüne önemli bir darbe vurulduğunu belirten Soylu, şunları söyledi:
"Bazıları meseleye vakıf olamasalar da teröre destek veren yapılarla yan yana olmaktan geri duramasalar da bu desteği demokrasi kılıfına uydurmaya çalışsalar da biz işin bu boyutunu kesinlikle ihmal etmiyoruz ve edemeyiz. Çocuklarımızı dağa teröristle mücadele etmeye gönderip, dağdaki teröriste erzak gönderen adama sesimizi çıkarmazsak, verdiğimiz mücadelenin samimiyeti sorgulanır. Şehit ailelerimizin, gazilerimizin yüzüne bakamayız. Bunu yapmadık.
Örgüte destek veren kim olursa olsun müdahale ettik, o kaynağı kestik. Bunu yaptıkça da örgütün şah damarının kesildiğini gördük. Buradaki ilişki nettir ve buna yönelik yaptığımız tüm müdahaleler de hem uluslararası hukuk normlarına hem kendi iç hukukumuza hem de kamu vicdanına uygundur."
Göç ile mücadele
Türkiye'nin terörün yanısıra göç ile de mücadele ettiğini hatırlatan Soylu, düzenli göçü yönetirken düzensiz göç ile de ciddi bir mücadele ortaya koyduklarını ifade etti.
Batının Suriye meselesi başladığında durumu görmezden geldiğini belirten Soylu, batının göçmenlere suçlu muamelesinde bulunduğunu, Türkiye'nin ise bu konuya insani değerlerle yaklaştıklarını anlattı.
Türkiye'nin çok yoğun bir kaçak göç baskısı altında olduğunu belirten Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye’de yakalanan kaçak göçmen sayısı geçen yılın ilk 9 ayına göre bu yılın ilk 9 ayında yüzde 58 artmıştır. Öte yandan Yunanistan'a geçişlerdeki artış yüzde 20 seviyesindedir. Yani Türkiye, maruz kaldığı kaçak göç baskısını karşıya yansıtıyor değildir. Kendi kapasitesini arttırarak bu baskıyı azaltmaktadır.
Keza denizlerde göç sebebiyle yaşanan ölümlerde de çok ciddi bir azalış söz konusudur. 2015'te denizlerde göç sebebiyle hayatını kaybeden insan sayısı 279'dur. 2016'da bu sayı 192; 2017'de 56; 2018'de 93 ve bu yıl için de 28'dir. Kaçak göç baskısının bu denli arttığı bir ortamda hem bu can kaybı rakamlarının gerilemesi, hem de karşıya geçiş rakamlarının aynı oranda artmaması, bu konuyla ilgilenen jandarma, sahil güvenlik ve emniyet teşkilatlarındaki arkadaşlarımızın başarısıdır."
Uyuşturucu konusunda Batı ateşle oynuyor
Uyuşturucu ile mücadele noktasında yapılan çalışmalar hakkında da bilgi veren İçişleri Bakanı Soylu, başta PKK olmak üzere terör örgütleri eliyle, laboratuvarlarda üretilen uyuşturuların doğuya, orada üretilenlerin de batıya getirilmesine göz yuman Avrupa ülkelerinin ateşle oynadığını belirtti.
Batılı ülkelerin en çok korktuğunun, terörün en büyük finansman kaynağının ise uyuşturucu ticareti olduğunu ifade eden Soylu, Türkiye'deki mücadeleye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Soylu, şunları söyledi:
"2016'da uyuşturucu sebebiyle ölümler ülkemizde ilk kez 920 oldu, ertesi yıl 941'e ulaştı. Sahaya bastık, 2018 sonu itibarıyla bu sayıyı 657'ye çektik. Bu yıl da halen 125 seviyesindeyiz. Karada ve denizde tüm kolluk birimlerimizle ciddi operasyonlar yapıyoruz. Ele geçen miktarlar, eskiden olduğu gibi gramlarla falan değil, birkaç yüz kilolarla, tonlarla ifade edilen rakamlarda. Bu değişimi iyi görmek lazım.
Özellikle ele geçirilen hammaddelerin uyuşturucu üretim kapasitesi, gerçekten korkutucu boyuttadır. Bu yıl 40 milyon kökün üzerinde kenevir kökü ele geçirdik. Dolayısıyla, dünya bu işe daha fazla göz yummamalıdır ve bunu gerçekten dert edinmelidir diye düşünüyorum."
İhmalin bedelini hayatınızla ödersiniz
"Afyon bitkisini zehir haline getiren de insandır; sentetik uyuşturucuyu yapan da insandır, göçü tetikleyen fakirliği, terörü, şiddeti oluşturan da insandır. Gelir eşitsizliğini de ortaya koyan insanların ürettiği politikalardır." diyen Soylu öğrencilere seslenerek dil ve hukuk bilen, mesleğinin gerektirdiği tüm donanıma sahip, dünyayı takip eden, çevresinde olan biteni küresel bir bakışla analiz edebilen insalara ihtiyaç duyduklarını söyledi.
Öğrencilerin öğrendiklerini unuttuğu veya ihmal ettiği an bunun bedelini hayatlarıyla ödeyeceklerini hatırlatan Soylu, mesleğin en büyük düşmanının ihmal, disiplinsizlik ve tedbirsizlik olduğunu kaydetti.
Soylu'nun konuşmasının ardından Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu öğrencilere ilk dersi verdi.
Kaynak: AA