Çok Bulutlu 5.6ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Türkiye
03.01.2020 16:29

Süleymani suikastı savaş ilanı mı, pazarlığın sonucu mu?

40 yıldır inişli çıkışlı bir süreç izleyen ABD-İran ilişkileri, Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin ABD tarafından Bağdat'ta öldürülmesinin ardından yeni bir safhaya evrildi.

Süleymani suikastı savaş ilanı mı, pazarlığın sonucu mu?

İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin ABD tarafından öldürülmesi Ortadoğu'da tansiyonu iyice yükseltti. Süleymani İran’ın, Lübnan, Irak, Suriye, Afganistan ve Filistin politikalarının sahadaki uygulayıcı gücü olarak biliniyordu. Kudüs Gücü'nün komutanı olan Süleymani, İran’ın ortadoğudaki kılıcı olarak adlandırılmaktaydı.  

TRT Haber Editörü Mehmet A. Kancı, 40 yıldır inişli çıkışlı seyreden ABD-İran ilişkileri ve İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin ABD tarafından öldürülmesini kaleme aldı.

Kudüs Güçleri 1980'li yıllardan itibaren Ortadoğu sahnesinde kendisine yer buldu

1979'da İran'daki rejim değişikliğinden bugüne 40 yıldır inişli çıkışlı bir süreç izleyen ABD-İran ilişkileri uluslararası kamuoyu önünde çatışmaların yaşandığı, kapalı kapılar ardında ise eşine az rastlanır uzlaşma ve pazarlıklara sahne olan bir seyir izliyor. Lübnan'daki Amerikalı rehinelerin serbest bırakılması için Reagan yönetiminin İran'a silah satışı ile buna bağlı Kontra Skandalı bile tek başına bu karmaşık ilişkinin izahı zor örneklerinden biridir. Bu ilişkiler ağı gerek Suriye iç savaşı ile İran'ın nüfuz alanını genişletme çabası, gerekse Tahran yönetiminin nükleer ve balistik füze programı ile son 10 yılda yeni sınamalarla karşı karşıya kaldı. Bu sınamaların odak noktasındaki aktörlerden biri de komuta ettiği "Kudüs Güçleri" ile General Kasım Süleymani oldu. 

Kudüs Ordusu ya da Kudüs Güçleri olarak adlandırılan yapı, 1980'li yıllardan itibaren Ortadoğu sahnesinde kendisine yer buldu. Öncelikli amacı, İran'a komşu ülkelere ya da Avrupa'ya sığınmış, rejim karşıtı Şah yanlılarını takip etmek, ortadan kaldırmak ya da başarabilirlerse İran'a geri götürmekti.

Süleymani'nin ismi bir efsane gibi Tahran'dan Lübnan'ın Akdeniz kıyılarına kadar hakim oldu

Bu yapı 1990'lı yıllardan itibaren Lübnan'daki Hizbullah örgütü ile kurduğu ortaklık vasıtasıyla askeri bir yapıya büründü. ABD'nin 2003 yılında Irak'ı işgali ise Kudüs Güçleri'nin ordu tipi bir yapıya evrilmesine yol açtı. Kudüs Güçleri'ne bağlı İran askerlerinin kendilerine ABD özel kuvvet askerleri süsü vererek Kerkük çevresindeki Amerikan karargahlarından ABD askerlerini kaçırıp öldürmeleri ya da EYP tipi patlayıcılarla Amerikan ordusuna kayıplar veren saldırıları bu dönemde başladı. Yaklaşık 10 yıl boyunca bu güce komuta eden Kasım Süleymani'nin ismi bir efsane gibi Tahran'dan Lübnan'ın Akdeniz kıyılarına kadar hakim oldu. 

DEAŞ'ın Irak topraklarında tesis ettiği hakimiyet ve Suriye iç savaşı Kasım Süleymani'yi uluslararası kamuoyu nezdinde görünür hale getirirken, komuta ettiği güçler, İran'ın vekalet savaşlarındaki temsilcileri haline geldi. Süleymani'nin kariyerindeki bu yükseliş, İran'ın nükleer programı nedeniyle ABD'nin bu ülkeye uyguladığı ekonomik ve askeri baskının arttığı bir döneme denk geldi.

ABD-İran ilişkilerinde yeni süreç

2019 yılının Mayıs ayında ABD Başkanı Trump'ın İran'a yönelik ambargoları yeniden yürürlüğe koyarak bu ülkenin petrol ihracatını sıfırlamayı hedeflemesi, taraflar arasındaki mücadeleyi yeni bir seviyeye taşıdı. İran'ın örtülü güçleri 14 Eylül 2019'da Suudi Arabistan'ın Aramco rafinerisini dronlar ve füzelerle hedef alarak elindeki asimetrik saldırı kapasitesini ortaya koydu. Bunu Irak'taki ABD askerlerini hedef alan saldırılar takip etti. Ve süreç Aralık ayının son haftasında Irak'taki İran bağlantılı milis gruplarının Amerikan hava saldırıları ile vurulmasıyla yeni bir safhaya evrildi.

Haşdi Şabi milislerinin Bağdat'daki ABD Büyükelçiliğini basması ve Amerikan istihbarat kaynaklarının İran bağlatılı grupların yeni saldırılara hazırlandığı yönündeki bilgilere ulaşması ise son 15 yıldır taraflar arasındaki yer yer kontrollü çatışma yer yer gizli uzlaşmalarla şekillenen ilişkileri yeniden tanımlayacak gelişmeye yol yol açtı.

3 Ocak günü Kudüs Güçlerinin komutanı Kasım Süleymani, Bağdat Havaalanına varışından kısa süre sonra hava saldırısı ile öldürüldü. Şimdi gözler İran'ın bu saldırıya vereceği yanıta çevrilmiş durumda. İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney 3 gün yas ilan etti. 

2020 yılının ilk haftası benzeri görülmemiş bir çatışma sürecine de sessiz bir uzlaşmaya da sahne olabilir. İrrasyonel davranışlar sergileyen, öngörülemeyen ve şiddet eğilimli bir aktör olan Süleymani'nin sahadan tasfiye edilmesi yalnızca ABD, İsrail ve müttefikleri Körfez ülkelerinde taraftar bulmakla kalmayabilir. Süleymani'nin sahadaki faaliyetlerinin İran'ın uluslararası siyasetteki pozisyonunu güç duruma sokması ve Tahran üzerindeki siyasi ve ekonomik baskıların artmasına yol açması da bu operasyonun rejim içerisinden desteklenmesine yol açmış olabilir.

3 günlük yas sonrası neler yaşanacak?

İranlı Generalin, Bağdat Havalimanına indikten hemen sonra vurulmasında kullanılan istihbaratın kalitesi, Tahran içerisinden bu operasyona katılmış isimler olabileceği izlenimini doğuruyor. Gözler şimdi, Hamaney'in ilan ettiği 3 günlük yasın sona ereceği Ocak ayının ikinci haftasına çevrilmiş durumda. Pazartesi gününden itibaren yapılacak hamleler, cehnennemin kapılarının mı açılacağını yoksa, taraflar arasında zaman içerisinde ayrıntıları anlaşılacak bir uzlaşmanın mı tesis edilmekte olduğunu bizlere gösterecek. 

Kaynak: TRT Haber

Sıradaki Haber
Evlendirme vaadi ile kandırdığı 85 yaşındaki adamı 574 bin lira dolandırdı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz