Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Coşkun, Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak 2015 yılından bu yana Sümela Manastırı'nda çok kapsamlı bir çalışma başlattıklarını söyledi.
Bu kapsamda ilk önce kaya düşme riskinin ortadan kaldırılmasının amaçlandığını anlatan Coşkun, can güvenliğini temin edecek ve manastırın yapılarına zarar vermesini engelleyecek biçimde çalışmaların gerçekleştirildiğini vurguladı.
Manastıra iskele kuruldu
Coşkun, 17 bin metrekare alanda yamaç temizliği, kaya ıslahı ve kaya sağlamlaştırması gerçekleştirilerek çelik ağlar gerildiğini anlattı.
Kaya ıslahı ve sağlamlaştırma çalışmalarını gerçekleştirebilmek için manastıra iskele kurulduğunu söyleyen Coşkun, "İskele olduğu ve yukarıda kaya çalışması yapıldığı için frekslerle ilgili çalışmalarımıza ilk etapta başlamadık. İlk etapta içerideki frekslerle ilgili çalışmalarımızı devam ettirdik. Bu yüzden de çalışmalarımızı aslında etap etap tamamlayabileceğimiz bir şekle getirdik" dedi.
Coşkun, manastırın birinci etabının geçen yıl Müzeler Haftası'nda, ikinci etap kısmının da 28 Temmuz 2020'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın telekonferans sistemi, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un da Sümela Manastırı'ndan katılımıyla açıldığını anımsattı.
"Her tarihten tahribatlar mevcut"
Etaplama çalışmalarında proje ve programların belli olduğunu dile getiren Coşkun, şunları anlattı:
"Bu program kapsamında şimdi de iskele kalktıktan sonra dışarıdaki frekslerin temizlenmesi işine başlıyoruz. Bu frekslerde öncelikle şunu net olarak söyleyeyim, yakın zamanda yapılmış hiçbir tahribat mevcut değil, söz konusu bile değil. Yakından bakıldığında görülüyor, 1800'lü yıllardan başlayarak 1960'lar, 70'lere kadar muhtelif zamanlara tarihlendirebileceğimiz tahribatlar maalesef ki var. Tarihler yazılmış, tarihler not olarak düşülmüş her dilden, her tarihten tahribatlar mevcut."
Coşkun, bu tür çalışmaları restoratörlerden kimyagerlere, mimarlardan endüstriyel dağcılara kadar multidisipliner şekilde yürüttüklerine işaret etti.
"90'larda çekilen fotoğraflarda aynı tahribatların olduğunu görebiliriz"
Çalışmaların, Türkiye'nin de uluslararası taraf olduğu Venedik Tüzüğü'ne göre gerçekleştirildiğini belirten Coşkun, şunları söyledi:
"Bütün belgeleme çalışmalarını yaparak hareket ediyoruz. Laboratuvarlarımızdaki arkadaşlarımız, restorasyon ve konservasyon çalışmalarına başlarken hangi tahribatlar yapılmış, hangi müdahaleler yapılmış, hangi dönemde, ne şekilde, ne biçimde bir müdahale yapılmışsa hepsini görsel ve yazılı olarak kayda alıyorlar. Elimizde 1914 yılından başlayarak birçok zamandaki buranın fotoğrafları mevcut. 1980'lerde ve 90'larda çekilen fotoğraflarda da aynı tahribatların mevcut olduğunu görebiliriz. Bu fotoğraflar ve daha önce yaptığımız tüm müdahaleler görsel ve yazılı olarak da kayıtlı durumda bulunuyor."
Restorasyon çalışmaları başlayacak
Coşkun, uzmanların önceki hafta itibarıyla yeni belgeleme çalışmalarına da başladıklarına dikkat çekerek, şöyle konuştu:
"Hangi tahribatlar var, nerelere müdahale edeceğiz, ne şekilde müdahale edilecek? Bunların hepsinin çalışmaları yapıldı. Özgün harçları yeniden üretmekten tutun renkleri yeniden nasıl tanımlayabiliriz, nasıl aynı şekle getirebilirize kadar laboratuvar çalışmaları yapıldı. Önümüzdeki günlerde de temizlik çalışmalarına, restorasyon ve konservasyon çalışmalarına başlayacağız. Birebir karşılaştırma yaparak üzerindeki tahribatların 1990'larda, 80'lerde de mevcut olduğunu görebiliriz. Yakın bir zamanda yapılmış bir tahribat yok. Zaten müze görevlilerimiz, güvenlik görevlisi arkadaşlarımız, restoratörlerimiz her gün burada, alanda bulunuyor."
Freksler üzerinde çalışmanın çok zahmetli olduğunu ve gayret gerektirdiğini vurgulayan Coşkun, "İnce eleyip sık dokuyarak çok dikkatli çalışmayı gerektiriyor. Özgün harçlarındaki, renklerindeki, motiflerindeki, desenlerindeki bütün kıvrımlara kadar çalışarak ve daha önce belgelendirilmiş olan çalışmalara da bakarak hangi zamanda hangi müdahale yapılmış bunlarla da mukayese ederek yapıyoruz ama en kısa zamanda temizlik çalışmalarını tamamlayacağız" dedi.
"Türkiye'nin en çok ziyaret edilen ören yeri"
Coşkun, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yakın zamanda açılışı gerçekleştirilen Sümela Manastırı'na vatandaşların büyük ilgi gösterdiğine dikkat çekerek, "Görüldüğü gibi neredeyse adım atılacak yer yok ve bu teveccüh neticesindedir ki Sümela Manastırı şu anda, açılıştan bugüne olan seyri ile gün gün takip ediyoruz, Türkiye'nin en çok ziyaret edilen ören yeri durumuna yükseldi" dedi.
"En küçük esere kadar ihtimam ve ihtiramla bakıyoruz"
Vatandaşların bu teveccühüne mazhar olmaya çalıştıklarını söyleyen Coşkun, "Elimizden gelen bütün çalışmaları yapmaya devam ediyoruz ve bu teveccüh karşısında şunu da bir not olarak söylemek istiyoruz ki biz tarih öncesi çağlardan bugüne kadar büyük, küçük bu topraklarda hangi medeniyet ve kültür tarafından üretilmiş olursa olsun bütün eserlere aynı ihtimam ve ihtiramla dokunuyoruz, müdahale ediyoruz ve korumaya çalışıyoruz" dedi.
Coşkun, Sümela Manastırı'nın günlük ziyaretçi sayısının açılışından itibaren her gün artan bir ivme ile 5 binin üzerine çıktığını vurguladı.
Yahya Coşkun, "Vatandaşlarımız müsterih olsunlar, biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak bütün çağlar boyunca bu topraklarda üretilmiş en küçük esere kadar ihtimam ve ihtiramla bakıyor ve muhafaza edip gelecek nesillere korunmuş bir şekilde bırakabilmek için gayret ediyoruz" dedi.